Devlet kendi varlığının sürdürme için eğitimi kendine uygun, insan yetiştirme sistemine göre planlar, uygular. En başta devlet kurallarını belirler. “Kederde ve tasada birlikte olma.” Devlete vergi verme, askere gitme. Üst davranışlardır. Devlet, kendine yeterli, sağlığını koruyan bireylerin olmasını da ister. İster de, verilen programlar devletin insan yetiştirme düzenine uymasını geliştirmelidir.

Gördüğümüz ve yaşadığımız eğitim sistemi: Adi adımla marş sistemi. Öğrenci ne kadar yeterli olursa olsun öğretim aşamalarını yılı doldurarak tamamlamak zorundadır. Yani 4+4+4 denen yılı. Bu yılların enflasyonudur. Herkesin rutinini zeki insan da yaşar. En kötüsü belirli bir ideolojinin zoraki giydirilmesidir. Çoğunluğun imam hatipli olması ön görülüyor. Vatandaşın severek okutacağı alan değil, bir dayatma. Herkes imam hatibi bitirince, ülke ahlaklı, vicdanlı mı olacak? Eğitim programları, teokrasi ile geçiştiriliyor.

Öğrencilerimizin girdiği sınavlarda aldıkları sonuçlar ortada. Neden diye bir soru sorarak ARGE çalışmalarını değerlendirilip tedbir aldınız mı? Yoksa ‘dediğim dedik, çaldığım düdük mü’ diyorsunuz?  Bu öğrenciler büyüyor. Ülkeyi yönetecekler. Formalar olduğu gibi kabul görürse, düşünme ortadan kalkacak. Programların içi boş. Okullara atadığınız müdürler, acaba yeterli mi? Eğitim yöneticiliği yapacak özellik var mı? Yoksa bir sendika üyesi mi? Bu bir tekke zaviyelerin kapatılması nedeni gibi. Tekkede molla ol savaşa gitme. İnsafınız olsun ey atama yapan milletini seven atama amirleri. Öğretmenleri denetleyecek kişi müdür ise yeterli olsun sendika ise yasal düzenleme yapın. Atama mercii sendikalar olsun. Parası olan okusun. Öğretmen yetiştirmeye önem vermeyin. Sadece bayrakçı olsunlar.

Bitmedi yarın büyüyüp yetişkin olan çocuklarımızla birlikte caddede yürürken yaşlıya saygıyı bırakın, omuz vurup gidecek. Sadece bireysel ihtiyaçlarını önemseyecek. Sadece dünyada kendinden yüce bir güç görmeyecek. Dayanışma, merhamet duyguları kendine mahsus olacak. Bakıyoruz aile birliği gittikçe zayıflıyor. Kimsenin kimseye itimadı yok. Hep kuşku. Zorda olana yardım yok.  İnsanı yozlaştırıyoruz. Saygı ve sevgi yoksa toplum zavallıdır.

Yapay zekadan söz edilirken hiçbir güzel sanatlar becerisi edinmemiş, müziğini, resmini bilmeyen, birlikte oyun oynamayan, tv ve telefona bağımlı çocuklarımızı biz seyrediyoruz. Başka ülkeler harıl harıl gelecekteki eğitimlerini şekillendiriyorlar.

En önemlisi çocuklar kendi kendine yeterli olabilme, bilgiden yeni bilgi üretmeye yönlendirilmiyor. Kendine özgüven veriliyor ama bu kaba güce dönüşüyor. “En büyük ben”  Peki sonuç: Ailede, çevrede toplumda şiddet. Güç olanın  aidiyetine tabi olma  davranışları da bir iki yenilgi ile perçinleniyor.

Gelin buna çare bulalım. Çocuklarımız dinini öğrensin. Yaz ve dinlenme tatilleri kısaltılıp dini eğitim verilsin. Diğer zamanlar herkes istediği okulda okuma fıratı verilsin. Öğretmen ve yönetici atamaları, yetiştirilmesi liyakate göre belirlensin. Denetim ehil insanlar tarafından yapılsın

Haydi geleceğimizi iltimasa bırakmayalım. Korkmadan özgüvenle, Atatürk Milliyetçiliğine dayalı, kendine yeterli, bilimsel düşünme becerisi edinmiş, dinini bilen kişiler yetiştirmeye var mısınız?