İklim krizi her geçen gün kendini gösteriyor. Kuraklık, düzensiz yağışlar, aşır sıcaklık artışları doğaya olan etkisini sürdürüyor. Antalya ve çevresinde bulunan su kaynakları son yıllarda hızla kurumaya devam ediyor. Antalya’da barajlarda ve göllerdeki kurumanın başlıca nedenleri arasında kuraklık yer alıyor. Ancak iklim krizi birlikte yağış rejimlerin düzensizleşmesi de barajların doluluğuna yetmiyor. Antalya, Türkiye’nin en önemli su kaynaklarına sahipken iklim krizi ve insan etkileri su kaynaklarını etkiliyor. Buna benzer bir durum Antalya’nın Kumluca ilçesi için de yer alan Alakır Barajı suyunu hızla kaybediyor. Öte yandan sık ve düzensiz yağışlarda barajı doldurmaya yetmiyor.
Konuyla ilgili konuşan AKDÜ Jeoloji Mühendisliği Arş. Gör. Dr. Koray Koç, Barajlar ve göllerdeki kurumanın nedenleri açıkladı. Arş. Gör. Dr. Koç, yağışların ani ve dengesiz bir biçimde yağdığını ifade ederek, yağışların barajları doldurmada yetersiz kaldığını vurguladı. Arş. Gör. Dr. Koç, Antalya’nın tüm su kaynaklarında kuruma yaşandığını belirtti.
ANTALYA’NIN ÇOĞU BARAJINDA KURUMA VAR
Antalya’da kurumaya yüz tutan baraj ve gölerin olduğundan bahseden Arş. Gör. Dr. Koç, yağışların yetersiz olduğunu ifade etti. Arş. Gör. Dr. Koç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Antalya bölgesinin çoğu barajında aynı sorun var. Baraj ve göllerde kuruma söz konusu bu kurumanın neden olduğunu artık biliyoruz. Her ne kadar yağışlar, en başta Antalya'da son bir haftada yağış durumu vardı. Ancak genele vurulduğunda yağışların çok yeterli olmadığını görüyoruz.”
YAĞIŞ MİKTARI AZALIYOR
Kurumanın iklim değişikliğiyle birlikte değerlendirmeye çalışıldığını belirten Arş. Gör. Dr. Koç, “Bu doğrudan büyük bir sistemle alakalı bir değişiklik değil. Genel olarak elimizdeki veriler dayanarak yağış miktarının mevsim şartlarına göre azalıyor” dedi.
Antalya için yağış sezonunun Aralık, Ocak, Şubat olmak üzere normal yağış miktarının yaklaşık yüzde 90'ı 3 ayda düştüğünü ifade eden Arş. Gör. Dr. Koç, “3 ay içine bakıldığında yağışların çok dengesiz bir şekilde ve hızlı gerçekleştiğini görüyoruz yağışın. Yağış hızlı gerçekleştiği zaman yeraltı suyu aslında toparlayamıyor. Yağmur süzülemeden yüzeyden akıp tekrar kayboluyor” diye konuştu.
“YERALTI SUYUNA KATKI VEREMİYOR”
Yağış rejiminde yaşanan dengesizlik bir nevi kuraklığa da neden olduğunu söyleyen Arş. Gör. Dr. Koç ani hızlı olması nedeniyle suyun depolanmadığını ifade etti. Arş. Gör. Dr. Koç, “Normalde suların ve yağışın sakin bir şekilde gerçekleşip süzülmeyi gerçekleştirip yeraltı suyunun beslemesi gerekiyordu. Ancak yağış miktarının algısal olarak bakıldığında günlerce çok yağmur yağdı ama yağışın daha uzun sürede yağması gerekirken daha kısa sürede yağıyor. Kısa sürede yağdığı için de süzülmesini tamamlayamadı ve yeraltı suyuna katkı veremiyor”
Arş. Gör. Dr. Koç konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bunlar özellikle verimsizdir. Çünkü yüzeyden kaybolup gidiyor, denize dökülüyor, farklı kanalizasyona dökülüyor ve buharlaşıyor. Bu nedenle içme suyuna olan katkısı azalıyor. Son 10 yılı göz önünde bulundurulduğunda Antalya'da gerçekleşen yağışlara baktığımızda genelde çok kontrolsüz bir şekilde gerçekleşiyor. Doğanın kendi dengesi içerisinde yağmıyor. Bu sebepten dolayı da görüntüde yağmur var ama içme suyuna katkısı olmuyor.”
“YAĞMUR SUYU HASADININ BAŞLAMASI GEREKİYOR”
Yağmur suyu hasadına değinen Arş. Gör. Dr. Koç, “Bölgede yıllardır vahşi sulama yapılıyor. Genel olarak en çok endişe edilen husus bu aynı zamanda Antalya'da yağmur suyu hasadının başlaması gerekiyor. Bu yağışlardan daha fazla verim elde edebilelim. Aksi taktirde hem yağmurun süresi kısaldı hem de katastrofik sonuçlar doğacak kadar hızlı yağıyor” şeklinde konuştu.
KONTROLSÜZ SONDAJLAR SORUN OLUŞTURUYOR
Antalya’da özellikle yağmur suyunu toplayıp verimli hale getirilmesini aktaran Arş. Gör. Dr. Koç, kontrolsüz sondajların yapılması su kaynaklarında sorun teşkil ettiğini söyledi. Arş. Gör. Dr. Koç, “ASAT gibi kurumların daha etkin çalışmaları olmalı. Ayrıca kontrolsüz sondaj yapılması büyük bir sorun. Yeraltı suyunu belli bir seviyede tutmamız gerekiyor ki gelecekte meydana gelebilecek kuraklıklara karşı hazırlıklı olalım. Bu stratejik bir hamle. Ancak kontrolsüz su çekimi yeraltı suyunu tüketiyor. Biranlar denize yakın olmayı bir avantaj olarak görebilir, ancak deniz suyunu içme suyuna çevirmek ne kolay ne de ucuz bir yöntemdir”
“ALAKIR BARAJI BUNUN SADECE BİR ÖRNEĞİ”
Antalya ve çevresindeki barajlarda kuruma, göllerde küçülme, hatta tamamen kuruma olayları yaşandığını ifaden Arş. Gör. Dr. Koç, “Alakır Barajı bunun sadece bir örneği. Bu durum, bölge genelinde ciddi bir su sorunu olduğunu ve acilen önlem alınması gerektiğini gösteriyor. Su kaynaklarının daha verimli kullanılması en temel çözüm. Aksi halde, gelecekte daha yoğun kuraklık dönemlerinde suya erişim çok daha zor hale gelecek” sözlerine son verdi.