Ege Denizi Santorini ve Girit Adaları yakınlarında meydana gelen deprem hareketliği endişeleri beraberinde getirdi. Santorini yanardağının hareketlenmesi gündemde yerini aldı. Ege Denizi’ne kıyısı olan ülkeler deprem hazırlığı yapmaya başladı. Özellikle Yunanistan üste düzeyde güvenlik önlemleri almaya devam ediyor. Söz konusu yanardağında oluşacak felaket karşısından Antalya’da etkilenmesi kuvvetle muhtemel.
Ege Denizi’ndeki deprem fırtınası ve bölgesel riskleri değerlendiren Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, AFAD verilerine göre bölgede 5,2 büyüklüğünde olmak üzere, 4,0'ten büyük 62 depremin de dahil olduğu toplam 400’den fazla deprem gerçekleştiğini dile getirdi. Başkan Karancı, Türkiye’nin kıyılarına yaklaşık 150 kilometre mesafede gerçekleşen sismik hareketliliğin deprem fırtınası olarak tanımlandığını belirtti.
AKDENİZ LEVHASINDA HARAKETLİLİK
Başkan Karancı, Girit Adası'nın güneyindeki Helen dalma-batma zonu boyunca Akdeniz’in okyanusal tabanı Ege ve Anadolu’nun altına daldığını ifade etti. Dalan levha üstteki Ege Bölgesi'ni güneye doğru çekerek yılda yaklaşık 3,5 santimetre genişlemesine neden olduğunu söyleyen Başkan Karancı, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu genişleme sebebiyle Ege Bölgesi'nde çok sayıda doğu-batı uzanımlı, neredeyse hepsi aktif olarak nitelenebilen faylar oluştu. Ayrıca Girit'in altına dalan okyanus levhası derinliklerde sıcaklık sebebiyle ergiyerek magma olarak faylar boyunca yüzeye yükselip Ege Denizi içerisinde bir dizi volkanı oluşturuyor. Bu bölgedeki adaların çoğu bu yolla gelişmiş volkanlardan oluşuyor. Bölge bahsedilen bu karmaşık jeolojik yapısı sebebiyle sık sık depremlerin ve volkanik faaliyetlerin gözlemlendiği yer olma özelliğini taşıyor.”
“VOLKAN MI FAY MI OLDUĞU HENÜZ BELİRLENMEDİ”
Egede görülen bu deprem fırtınası hem volkanların hem de fayların olduğu bir bölgede meydana geldiğini ifade eden Başkan Karancı, “Bu tür fırtınaların volkan mı yoksa fay kaynaklı mı olduğunu henüz belirlenememiş ve belirlenmesi oldukça zor. Deprem fırtınalarının zaman aralığı değişken olup, günler, haftalar olabildiği gibi aylar da olabiliyor. Deprem fırtınalarının bazılarının çok ender olarak daha büyük depremlerle sonuçlandığı da olabiliyor” dedi.
Bölgenin faylı yapısı nedeniyle geçmişte büyük depremler de yaşandığına dikkat çeken Başkan Karancı, “Bunlardan en son ve iyi bilineni 9 Temmuz 1956'da gerçekleşen Amorgos depremi. Bu deprem 13 dakika arayla gerçekleşen 7,7 ve 7,2 büyüklüğünde iki şok nedeniyle 53 can kaybına neden olmuştu” diye konuştu.
TSUNAMİ TEHLİKESİNE KARŞI ÖNLEM ALINMALI
Türkiye’nin kıyı şeridine yaklaşık 150 kilometre mesafede gelişen deprem fırtınasının nasıl sonuçlanacağı hem toplum hem de bilim camiası tarafından merakla izlenmekle birlikte kesin bir sonuca henüz varılmadığını ifade eden Başkan Mustafa Karancı, “Türkiye’ye göre uzak olan depremler sebebiyle zayıf olasılık da olsa en kötü senaryoların gerçekleşmesi ihtimali gözetilmeli, özellikle kıyı kesimlerinde buna karşı tedbirli olunmalı. Tsunami tehlikesine maruz kalabilecek yerler için bilgilendirme tabelaları bulunmuyor. Akdeniz ve Ege’deki deprem ve volkanik hareketlilik sürekli olarak izlenmeli ve kamuoyuna doğru bilgiler aktarılmalı” diyerek sözlerine son verdi.