Özellikle pandemiden dolayı büyük yoğunluk gören Antalya’nın Döşemealtı İlçesi’nde betonlaşma her geçen gün artarken, antik kentlerin yoğunlukta olduğu ilçede hasar büyüyor. Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde bulunan Eudokias Antik Kenti, ilçedeki kentleşme nedeniyle büyük tahribata maruz kalıyor.
BİR ZAMANLAR GEZİNLERİN UĞRAK NOKTASIYDI
Pisidia sınırdaki bir Pamphylia kenti olan Eudokias, Termessos’un da kontrolünde kalmıştır. 18. ve 19. yüzyıllarda gezginlerin uğrak yeri olan kentin bir zamanlar geniş bir alanda kurulduğunu belirtmiştir. Kalıntılar, kuzeyde Evdir Han, doğuda Eski Antalya yolu, güneyde Uzunkuyu Kahvesi ile batıda yer alan Kuruçay bölgesi ile sınırlanmıştır.
Günümüze ulaşan kalıntılar incelendiğinde Geç Roma dönemine ait olduğu görülmektedir. Kent yerleşkesinden belirgin özellikler göze çarpmaktadır. Kent surlarının bulunmaması ve bir akropolise (yüksekteki şehir) sahip olmaması bu şehrin farklı bir özelliğini ortaya koymaktadır. Yerleşmenin asıl amacının halkın gerektiğinde sığınabileceği, savunma amacı güden, tarımsal bir yerleşim alanı olduğu görülmektedir.
ANTİK TARIM KENTİ
Antik kentin tarımsal bir kent olduğu ve bu faaliyetleri yürüttüğü, 13 kilometre kuzeyinde yer alan Kırkgöz’ü kaynağından gelen suyun kanallar yolu ile taşınmasından anlaşılmaktadır. Kentin büyümesi, bu kanallar ile gelen suyun tarımsal faaliyetleri artırması sonucu olmuştur. Görkemli bir kome (köy) haline gelmesinin en önemli etmeni olmuştur. Bu gelişme çağının ikincisi ise Hıristiyanlık dininin yayılması ile gerçekleşmiştir. II. Theodosius döneminde imparatorun eşi Aelia Eudocia veya İmparator Arcadius’un eşi Aelia Eudoxia’nın onura ‘Eudokias’ adını almış ve Termessos’a bağlı bir kent statüsüne ulaşmıştır. M.S. 448-458 yılları arasında Termossos piskoposluğundan ayrılan kent, ayrı bir piskoposluk duruma geçmiştir. M.S. 7. yüzyılda önemini yitiren Termessos’u temsil eder duruma gelmiştir
ÖLÜLER ŞEHRİ DE BULUNUYOR
Tahribata maruz kalan kuzey-güney doğrultulu 800 metre, doğu-batı doğrultulu 650 metrelik bir 52 hektarlık alana sahip Eudokias, günümüzde izi dahi olmayan taş döşemeli bir ana cadde çevresinde kurulmuştur. Gezginlerin aktardığı bilgilere göre kentteki belli başlı kamusal yapıların bu cadde üzerinde konumlandığı bilinmektedir. Kentten günümüze kalan yapılar ise sınırlı olmuştur, bugün dahi işlevini koruyan su kanalları, profan (dinsel olmayan) yapıların yanı sıra Evdirhan’ın güneybatısında olan Korinth düzende yapılmış olan prostylos (önden sütunlu) planlı tapınaktır. Kentin nekropolisi (ölüler şehri/mezarlık) Evdirhan çevresinde ve Kuruçay dere yatağı çevresinde yer almıştır. Nekropollerdeki mezar tiplerine bakıldığında Termessos ile bağlantısından ötürü Pisidia kalkanı lahitler oluşturmaktadır. İlk kez İtalyan araştırmacılar Paribeni ile Romaneli tarafından bulgularına rastlanan büyüklü küçüklü Tümülüsler de yaygın mezar tipleri olarak kullanılmıştır.
ANTİK KENT KORUNMASIZ KALDI
Günümüzde antik kentten geriye kalan yapılara bakıldığında tahribata uğradığı gözlemlenmektedir. Kentin tapınağı yerleşim alanı içerisinde kalarak, yıkıntılarında ağaçların büyüdüğü görülürken, kentin zeytinyağı için üretim yaptığı zeytin içliğinin korunmasız bir şekilde yer alması dikkat çekmektedir. Kentin parçaları Evdir Han’ın yapımında kullanılmıştır. Kentin yakınından geçen ara yol, kent alanını da etkilemiştir. Kentin açık bir alanda olması define arayan kişilerinde ilgisini çekmiş ve mezarlar tahribata uğratılmıştır. Günümüzde kent korumasız olarak dursa da ayakta kalmış ve kullanımına devam edilen kanalları tarım için önem taşımaktadır. Antalya Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün uygulayacağı bir takım önlemler ve kazı çalışmaları ile kentin ayakta kalmasında büyük katkılar sunması olasıdır.