Dünyanın en gözde tatil yerlerinden biri konumunda olan Antalya, dünyanın her yerinden milyonlarca turist akınına uğruyor.  Ancak gelen yabancı turistler Antalya’da yaşamak ve Türkçe öğrenmek istiyor. Kimi yabancı Türk kültürüne hayran olduğu için kimisi de Türk vatandaşıyla evlendiği için Türkçe öğrenmeye yöneliyor. Antalya’da yaşayan Türkçe Öğretmeni Seher Emine Uygun açtığı çevrim içi eğitim şirketiyle yabancılara Türkçe alanında çeşitli çalışmalar yapıyor. Sosyal medya üzerinden, çevrim içi dersleriyle farklı milletlerden sayısız öğrenciye ulaşarak Türkçeyi, Türk kültürünü dünyaya duyurmaya devam ediyor. Uygun, dil öğretmekle kalmıyor “Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır” düsturuyla Türk kültürünü, örf ve adetlerini dünyaya tanıtıyor.

“BİR LİSAN BİR İNSAN”

29 yaşında olan Türkçe Öğretmeni Seher Emine Uygun, çok farklı milletlerden, kültürlerden insanlara Türkçeyi öğrettiğini ve Türk kültürünü dünyaya tanıtmaya çalıştığını belirterek, “Adım Seher Emine Uygun, 29 yaşındayım. Afyonkarahisarlıyım. Akademik olarak kendimi tanıtacak olursam; Uşak Üniversitesi ‘Türkçe Öğretmenliği’, Atatürk Üniversitesi ‘Çocuk Gelişimi’ bölümünden mezun oldum. Aynı zamanda Dumlupınar Üniversitesinde ‘Yabancılar İçin Türkçe Eğitimi Sertifika Programımı’ tamamladım. Şu anda da Dokuz Eylül Üniversitesinde ‘Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi’ alanında yüksek lisans yapıyorum. 2017'de lisans eğitimimi tamamladım. Üniversite son sınıfta Yabancılara Türkçe öğretimi alanına merak salmaya başlamıştım ve üniversite son sınıfta sertifika programına katılmıştım. Türkçe Öğretmenliği bölümünde okurken ‘Yabancılara Türkçe Öğretimi’ diye bir alan dersimiz vardı. Bu alan dersi diğer derslerden daha çok ilgimi çekmişti. Sonrasında içimde bir Türkçe öğretme ateşi yandı. Normal Türk çocuklarına Türkçe öğretmek de güzel bir şeydi tabii ki. Ama bu alan beni daha çok heyecanlandırdı ve halen de heyecanlandırıyor. Çünkü hem farklı kültürler öğreniyorsunuz hem de bir dili öğretiyorsunuz. Ben öğrencilerime Türkçeyi öğrettiğim gibi öğrencilerimden de çok güzel şeyler öğreniyorum. Bir nevi karşılıklı bilgi alışverişi. Hem ‘bir lisan hem de bir insan’ diyerek Türk kültürünü öğretmek çok güzel bir şey bence. Yani belki size ütopik bir hayal gibi gelebilir ama nasıl İngilizce şu an bütün dünyada konuşulan ortak bir dilse ben de istiyorum ki bütün dünya Türkçe öğrensin. Bu neden olmasın? ‘Türkçem benim ses bayrağım’ ve bu bayrağı her yerde en güzel şekilde dalgalandırmak da benim ve benim gibi yabancılara Türkçe öğreten bütün eğitimcilerin ortak vazifesi” şeklide ifadelere yer verdi.

Emine Öğretmen (1) (Small)

FARKLI KÜLTÜRLER FARKLI BAKIŞ AÇILARI

Yabancı öğrencilere Türkçe öğretirken, kültür alışverişi içinde olduğunu ve her bir kültürün kendisine bir bakış açısı kazandırdığından bahseden Uygun, “Türk olarak hem de bir Türkçe öğretmeni olarak üzerimde büyük bir yükümlülük hissediyorum. Çünkü sadece dil öğretmiyorum, kültürümüzü de aktarıyorum. Bu çok önemli bir vazife benim için. Türkiye'yi temsil ettiğimi düşünüyorum. Dil öğretmek demek sadece Türkçe öğretmek demek değil Türkiye’yi ve Türk milletini de öğretmek demek diyebilirim. Bu aslında karşılıklı kültürel iletişim. Kültürümüzü öğretirken onların da kültürünü öğreniyorum. Mesela ‘biz diyorum misafirperverizdir, evimize geldiğinizde ayağınıza terlik verip, elinize kolonya döker ve mutlaka çay ikram ederi’. Öğrenciler de diyor ki biz de bizim ülkemizde mesela ‘evimize geldiğinizde eve ayakkabıyla girebilirsiniz ve size kahve ikram ederiz’ gibi karşılıklı kültür aktarımı yapıyoruz. O yüzden bu ders için kültürlerin buluşması, farklı dinlerin ve dillerin buluşması diyebiliriz. Çünkü sınıfımda hem farklı dillerden hem farklı dinlerden hem farklı milletlerden birçok öğrenci var. Beni çok geliştiren, besleyen bir şey bu. Beni çok donatıyor aslında. Mesleğimden en üst düzeyde verim almamı sağlıyor. Bana çok farklı bir perspektif katıyor” diye anlattı.

Emine Öğretmen (5) (Small)

“DİLE MARUZ KALMADAN DİL ÖĞRENİLMEZ”

Uygun, dil öğrenmenin en etkili yolunun ‘o dile maruz kalmak’ olduğunu vurguladı. Uygun, “Çevreden şöyle bir soru çok sık geliyor bana ‘İngilizce bilmeden İngilizce konuşmadan öğrencilere nasıl Türkçe öğretiyorsunuz?’. Bu benim gibi Türkçe öğreten öğretmenlerin en sık karşılaştığı sorudur aslında. Bu sebeple herkese bu röportaj aracılığıyla toplu bir cevap vermiş olayım; Türkçe sınıflarımızda İngilizce ya da başka bir dili kullanmamaya gayret ediyorum. Çünkü bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Hem sınıflarımda farklı ülkelerden gelen öğrencilerimin tamamının İngilizce bilmemesi nedeniyle hem de dile maruz kalarak dil öğrenileceğini savunduğum için sınıfta Türkçe dışında dil kullanmıyorum. Tabii ki dil öğretimiyle ilgili birçok farklı yöntem teknik var. Bunu kullanan öğretmenlere de saygı duyuyorum ama ben tercih etmiyorum. Çünkü dile maruz kalmadan dil öğrenilmez. Türkiye'de neden İngilizce öğrenemedik sorusunun cevabı aslında bana sorulan bu sorunun da cevabını oluşturuyor. Maruz kalamadığımız için İngilizce öğrenemedik diyebiliriz. İngilizce öğretmenlerimiz bizimle Türkçe konuştuğu için İngilizce öğrenmekte problem yaşadık. Türkçe öğretmem için farklı bir dil kullanmam gerekiyorsa bu dil de Türkçe’dir. Sınıftaki herkes İngilizce bilmiyor. Mesela sınıfta Kazakistanlı öğrenci de var, Rus öğrenci de var, İranlı öğrenci de var, farklı farklı birçok milletten öğrenciler var. O zaman benim dersi Rusça, Kazakça, Farsça da anlatmam gerekecek. O nedenle bana sorulan bu soruyu çok yersiz buluyorum. Tek bir dilde ortak noktada buluşuyoruz. O da Türkçe olmak durumunda” dedi.

Emine Öğretmen (3) (Small)

TEMEL SEVİYE TÜRKÇE

Türkçe öğrenmek isteyen öğrencilerin seviyelerine göre gruplara ayrıldığını, temelden başlayıp ileri seviyeye kadar Türkçe öğretildiğini söyleyerek, “İngilizce ya da farklı dillerde olduğu gibi bizim de dilimiz A1, A2, B1, B2, C1, C2 diye seviyelere ayrılıyor. Yabancılara Türkçe öğretimi bizim kafamızda hayal ettiğimizden biraz daha farklı bir olay aslında. Çünkü biz Türk olduğumuz için Türkçe anadilimiz olduğu için Yabancılara Türkçe derslerini de normal bizim Türkçe derslerimiz gibi düşünüyoruz. Ama bambaşka bir şey. Temelden başlıyoruz. Önce ‘merhaba’ demeyi öğreniyoruz sonra alfabeden devam ediyoruz. Bizim alfabemiz Yeni Türk alfabesi. Örneğin İngilizce ve Almanca dillerinin alfabesi bizim alfabemize yakın bir alfabe. Ama mesela Rusça, Kiril alfabesi bizim alfabemize hiç benzemiyor. O zaman öğrencilerin ülkelerinin alfabeleri de Türkçe öğrenme hızlarını değiştirebiliyor. Alfabeyi bazı öğrenciler diğerlerine nazaran daha kolay öğrenirken bazı öğrenciler de daha zor öğreniyor. Alfabe deyip geçmemek lazım. Bir dilde girişte öğrenciyi ilk karşılayan şey bu aslında. O yüzden önemli bir adım. Öğrencileri, dil seviyelerine göre sınıflara ayırıyoruz. A1 seviyesinde olan da çıkıyor C1 seviyesinde olan da. Bunun için önce Türkçe seviye tespit sınavı yapıyoruz. Bu sınav konuşma, dinleme, okuma, yazma ve dilbilgisi olmak üzere dört temel beceri ve gramer bölümlerinden oluşuyor. Avrupa Dil Portfolyosu ölçütlerine göre tanımlanan A1, A2, B1, B2, C1, C2 düzeylerinden oluşan altı basamakta dil öğretimi gerçekleştiriyoruz bu da yaklaşık her seviye için 144 saate tekabül etmekte. Tabii bunun yanı sıra özel dersler verdiğim için öğrenmede “bireysel hız “benim için daha önemli. Çünkü her öğrenci aynı zamanda aynı hızla öğrenme gerçekleştiremiyor. Bu sebeple de saatler esnetilebilmekte. Öğrencilere öğrenmek için ihtiyaçları olan zamanı sağlamaya dikkat ediyorum.” şeklinde ifadeler kullandı.

ONLİNE TURKİSH LESSON

Uygun, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Instagram'da ‘Online Turkish Lesson’ adında bir hesabım var. Bu hesapta yabancılara Türkçe eğitimine yönelik çeşitli gönderiler paylaşıyorum, çeşitli içerikler üretiyorum. İnternet zamanımızın yadsınamaz bir gerçeği. Bunu en verimli şekilde kullanabilmek ve daha çok insana ulaşabilmek adına sosyal medyayı aktif kullanmaya gayret ediyorum. Mesela öğrencilerimle kültürel farklılıkların videosunu yapıyoruz ve bunu hesabımda paylaşıyorum. Ya da dil bilgisiyle ilgili, Türkçe ile ilgili bilgileri bu hesabımda paylaşıyorum. Öğrencilerime Türkçe derslerini çevrim içi olarak veriyorum. Böylelikle dünyanın her yerinden öğrencilere erişebiliyorum. Çevrim içi derslerimde etkileşimli Türkçe kitap seti kullanıyorum. Etkileşimli kitap seti de zaten yabancılara özel olarak Türkçe öğretmeye yönelik hazırlanmış bir kitap seti. İnteraktif olduğu için öğrencilerin ilgisini cezbediyor. Dinleme etkinliği de yapıyoruz konu ile alakalı video da izleyebiliyoruz. Kitabın içerisinde her şey mevcut olmuş oluyor. Okuma, konuşma, dinleme, yazma ve dilbilgisi. Özel derslerimde her öğrencinin ders programını ayrı klasörler halinde tutuyorum. Öğrencilerin gelişimini bu şekilde takip etmek çok daha verimli oluyor benim için. Bunun yanı sıra eğitimi desteklemek amacıyla Türkçe filmler izliyoruz, Türkçe müzikler dinliyoruz ve Türkçe etkileşimli oyunlar oynuyoruz. Instagram’dan yaptığım reklamlarla farklı ülkelerde yaşayan öğrencilerimizin bize ulaşmasını sağlıyoruz. Daha sonra bize ulaşan öğrencilere nasıl eğitim verdiğimizi, hangi içerikleri kullandığımızın ön bilgisini veriyorum. Ücretsiz bir demo ders yapıyorum. Demo dersi beğenen öğrencilerle Türkçe seviye tespit sınavının ardından derslerimize başlıyoruz. Grup ders istiyorsa online gruplarımıza dahil ediyoruz. Bireysel özel ders istiyorsa da bireysel ders yapıyoruz.”

ÖĞRENCİLER TÜRKÇE EKLERDE ZORLANIYOR

Türkçe öğrenmek isteyen öğrencilerin zorlandıkları yerlerden bahseden Uygun, daha çok eklerin kullanımında zorlandıklarını aktardı. Uygun, “Türkçe Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna mensup sondan eklemeli bir dil. Her dilin sistemi farklı. Bu nedenle her öğrenci için konuşamam tabii ki ama genellikle eklerden çok şikâyet ediyorlar. Eklerin sıralamasını çok fazla karıştırıyorlar. Şahıs eki, zaman eki, soru eki vb. Hatta memleketimden yola çıkarak ben onlara hep şu örneği veriyorum ‘Afyonkarahisarlılaştıradıklarımızdan mısınız?’ Şoke oluyorlar haklı olarak. Çünkü bunu okumak bizim için bile zor. Enteresan geliyor onlara. Hiç Türkçe bilmeyen bir öğrenci, Türkçe A1 seviyesinde ilk öğrettiğimiz zaman olan şimdiki zamanı öğrendikten sonra zaten yavaş yavaş konuşmaya, cümle kurmaya başlıyor. Öğrencilerin konuştukça özgüvenleri yerine gelmeye başlıyor. Türkçe öğrenmek için daha mutlu ve hevesli oluyorlar. Dilini bilmediğiniz bir ülkedesiniz diye düşünün. İster istemez utanıyorsunuz, sıkılıyorsunuz, anlaşamıyorsunuz. Her yerde İngilizce bilen de bulmak çok zor. O yüzden sosyal hayatta özgüvenleri gitgide kırılıyor insanların. Türkçe öğrendikten sonra da yavaş yavaş özgüvenleri geliyor. Biz Türkler çok sıcakkanlı bir milletiz. Yabancılara çok sempatik Türkçe konuşuyorsun falan diyoruz onlar da seviniyor. Türkçe öğrenmekte daha da yürekleniyorlar. O yüzden evet, dil öğrenmek insanı daha özgüvenli hale getiriyor diyebilirim” dedi.

Muhabir: ERDEM KILIÇ