Myra Antik Kenti Likya’nın kalbinde atan bir tarihi miras olarak yer almaktadır. Antik dünyada yer alan büyüleyici bir şehir olması onu gezginlerin durağı haline getirmiştir. Myra’da yapılan arkeolojik çalışmalar bizlere geçmiş ile ilgili yeni bilgileri de beraberinde getirmektedir. Bu antik kentin aurası insanın ruhunun derinliklerine kadar etki etmektedir. Bu kadim kent, gelen ziyaretçileri büyülü ve unutulmaz yolculuğa çıkaracaktır.
BİR ZAMANLAR LİKYA’NIN BAŞKENTİYDİ
Geçmişte Myra, Likya Birliği’nin en önemli şehri olma statüsüne sahipti. Başkent olduğu yıl ise gücünün zirvesini kabul ettiği yıldır. Bunun yanı sıra dini bir merkez olma özelliğini de korumuştur. Kent, zengin ve kültürel hayatın merkezi olmanın yanı sıra, o dönemin en çok nüfusuna ev sahipliği yaparak dikkat çekmiştir. Kentin içerisinde yer alan mezarlar, tiyatrosu ve hamamları şehircilik kavramını en iyi şekilde yaşadığını ve yansıttığını göstermiştir. Bu nedenle de üst düzey bir yerleşim yeri olduğu bilinmektedir.
MYRA’NIN SESSİZ TANIKLARI: KAYA MEZARLAR
Myra Antik Kenti, eski zamanlarda merkez bir kent olarak biliniyordu bugün ise en dikkat çekici antik kent olarak biliniyor. Bunu yanı sıra bu kenti önemli kılan bir özellik mevcut. Şehrin kayalıklarına devasa büyük mezarlar oyulmuştur. Nedeni ölümden sonra yaşama inanılmasıydı.
O dönemin dini inançlarını ve sosyal yapısına dair beklentileri görmek için mezarların üzerine işlenen süslemelere bakarak bilgi edinebiliriz. Bu mezarlar ziyaretçileri adeta büyülüyor. Üzerindeki işlemeleri görmek ziyaretçilerin zihninde ö döneme ait görüntülerin belirmesine neden oluyor adeta.
Kendinizi bu mezarların önünde bulduğunuzda kendinizi büyük bir sessizliğin içerisinde buluyorsunuz. Burada yer alan mezarların her biri sizlere tarihle yakın bağ kurma fırsatı sağlıyor. Eski zamanlara aitmiş hissine kapılıyor, kendinizi geçmiş hayatların nasıl olduğunu düşünürken buluyorsunuz. Acaba burada nasıl bir yaşam vardı? Görünüşleri nasıldı? Nasıl bir giyim tarzına sahiptiler?
AZİZ NİKOLAOS’UN İZLERİ
Myra Antik Kenti’ni özel kılan bir diğer unsurda Aziz Nikolaos varlığıdır. Dünyanın her bir köşesinde onu Noel Baba olarak tanırız. Bu kent için önemi ise burada yaşamış ve piskoposluk yapmış olmasıdır. St. Aziz Nikolas kilisesi ise Hristiyanlar için önemli olan bir ziyaret yeri haline gelmiştir. Klişenin içerisine girdiğinizde duvarda yer alan freskler güzelliği ile gözlerinizi kamaştırıyor. Günümüzde ise yapılan ayinler bizlere kentin geçmişten günümüze canlılığını koruduğunu gösteriyor. Binlerce ziyaretçi ise yıl içerisinde Aziz Nikolaos Kilisesini ziyaret için geliyor. Kilisenin içerisine girdiğinizde sizleri öyle yoğun bir atmosfer karşılıyor ki kendinizi büyüsüne kapılmaktan alamıyorsunuz.
ZAMANIN ÖTESİNDE BİR KENT
Myra, muhteşem bir yapıya sahip. Sahip olduğu tarihi yapılar bizlere geçmişin kapısını açıyor. Ama bununla sınırlı kalmıyor ve doğasıyla da bizleri büyülemeyi başarıyor. Doğası ile gözlerimizin kamaştığı bu kent hemen yanı başında uzanan dağları ile bir bütün oluyor. Yakınlarında akan Demre Çayı ise şehrin büyüsünü tamamlıyor. Myra, bizlere geçmişin tarihi dokusunu verirken bugün ise doğanın sessizliğini bahşediyor. Bu durum ise ziyaretçilere muazzam bir birleşimi izleme fırsatı sunuyor. Güneş atımına şahit olan ziyaretçiler ise oluşan manzara sayesinde zamanın durduğunu hissediyor.
Dokunduğunuz taş duvarlar gezintinizde sizlere zamanda yolculuk yapmanıza yardımcı oluyor. Görmekle dokunmak aynı hissiyatı vermez. Gördüklerinize dokunmak ise sizleri başka başka evrenlere yolculuk etmenize yardımcı olabilir. O yüzden geziniz sırasında dokunmaktan asla korkmadan hareket etmeniz, bizlere bırakılan bu eşsiz antik kentin surları arasında gizlenen sırları keşfetmemiz gerekir.
TARİH SADECE KİTAPLARDAN DEĞİL KALINTILARDAN DA OKUNMALI
Myra Antik Kenti hakkında kitaplardan çok fazla bilgi edinebilirsiniz. Ama bizzat görmek ve kentin içerisinde yer alan kalıntıları derinlemesine incelemek daha büyük bir haz verecektir. Bu kentin değeri kalıntılardan ibaret değil. Barındırdığı kültürel mirasta yatıyor. Bunu hissedebilmek isteyenlerin kenti derinlemesine gezmesi ve hissetmesi gerekir. Bu sayede kim olduğumuzun farkına varıp nereden geldiğimizi, geçmişimizi de unutmamamızı hatırlatıyor.