Kentteki içme sularının yüzde 99'unun yer altı sularına yapılan sondajlar ile temin edildiğini belirten Başkan Karancı, bu anlamda yeraltı sularının önemine değindi. Her geçen gün artan nüfusun yanı sıra tarımsal sulamada Antalya iklimine uygun olmayan tarım ürünlerine yönelmenin de su kaynaklarını tükettiğini vurgulayan Karancı, kentin geleceği için önlemler alınması gerektiğini ifade etti.
"ULAŞABİLECEĞİMİZ SU MİKTARI YÜZDE 1'İN ALTINDA"
Antalya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Mustafa Karancı, Antalya özelinde değerlendirmelerde bulunmadan önce dünyadaki suyun mevcut durumuna bakmak gerektiğini belirterek, "Dünya haritasına bakıldığında mavi alanların yoğunluğu bizde bitmez tükenmez bir su varlığımız var algısı yaratabilir. Ancak, bu suların yüzde 97'si tuzlu su ve kullanıma uygun sular değil. Dünya üzerindeki suların sadece yüzde 3'ü kullanılabilir suları oluşturuyor. Bu yüzde 3'ün de çoğunu kutuplardaki buzullar ile yeraltı suları oluşturuyor. Yani bizlerin kolaylıkla ulaşabileceği su miktarı yüzde 1'in altında." Dedi.
SU KITLIĞI YAŞAYAN BİR ÜLKE DURUMUNA GELDİK
Kullanılabilir su miktarının son derece az olduğuna vurgu yapan Başkan Karancı, "Su olmadan yaşam olmaz bu anlamda su stratejik bir değere de sahip. Türkiye'de 4-5 yıl önce kişi başına kullanılabilir su miktarı yıllık 1300 metreküpe kadar düştü. Açıkçası biz artık su eksikliği yaşayan bir ülkeyiz ve önümüzdeki yıllarda bu değerin 1000 metreküpün altına düşeceği öngörülüyor. Değişen iklim şartları ve nüfus artışı ülkemizi su kıtlığı yaşayan bir ülke durumuna getirdi." İfadelerine yer verdikten sonra Antalya özelinde açıklamalarda bulundu.
ANTALYA'NIN İÇME SUYU SONDAJLAR İLE KARŞILANIYOR
Devlet Su İşleri verilerine göre Antalya'nın, tüm Türkiye'deki suların yüzde 9'una sahip olduğunu aktaran Karancı, "Antalya'nın 25 km kuzeybatısında kentin beslendiği ana su havzası olan Kırkgöz su kaynakları var. Bizler bu havzanın beslediği yeraltı sularına yapılan sondajlar ile içme suyu temin ediyoruz. Kullandığımız içme sularının yüzde 99'u sondajlar ile karşılanıyor. Bu da suyu enerji ile yüzeye çıkardığımızı yani enerji tükettiğimizi ve başka bir alternatifin olmadığını gösteriyor. Yeraltı sularımız Düden kaynakları vasıtasıyla geldiği için yağışlar ile beslenir ve hiçbir etki ile karşılaşmadan yeraltı suyuna karışır ama aynı şekilde bir kirletici unsur da hiçbir etki ile karşılaşmadan yeraltı suyuna karışıp kirletebilir. Hem beslenmeye hem de kirlenmeye açıktır. Yeraltı sularında oluşabilecek bir kirlilik kentin su kaynaklarına doğrudan ulaşabileceği gibi bu şehrin susuz kalmasına sebep olabilir." Diyerek, önceliğimizin mevcut suyumuzun korunması ve sağlıklı bir şekilde işletilmesi olduğunun altını çizdi.
"TURİZMDE CİDDİ BİR SU TÜKETİMİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Başkan Karancı, "Diğer yandan Antalya, 2 milyon 700 bin nüfusa sahip bir şehir. Bu nüfusun üzerine gelen bir de 15 milyon civarında turist sayısı var. Kentin su kaynakları artık bu nüfus artışını kaldırabilir düzeyde değil. Bizler hane halkı olarak günde 230 litre su tüketirken 5 yıldızlı otellerde yapılan çalışmalar gösteriyor ki bir turist günde 700 litre su tüketiyor ve kente gelen turist sayısı yılda 15 milyonu buluyor. Turizmde ciddi bir su tüketimi ile karşı karşıyayız." İfadelerine yer verdikten sonra turizmin getirdiği bu baskının yanı sıra kentteki diğer sorunlara değindi.
MEYVE ÜRETİMİ KENTİN SUYUNU TÜKETİYOR
Mevcut sorunlara ek olarak tarımsal sulama gerçeğine vurgu yapan Karancı, "Kontrolsüz, kaçak sondajlar ile yapılan sulama var, atadan kalma zeytinin sökülerek yerine ejder meyvesi gibi tropikal meyveler yetiştirilmesi durumu var ki bu meyveler son derece su tüketiyor. Bu meyvelerin maliyet analizleri yapılırken kullanılan fidenin, gübrenin, işçiliğin maliyetleri hesaplanıyor ancak, su maliyetsiz ve bitmez tükenmez olarak düşünülüyor adeta. Dolayısıyla su maliyetlerini bu ürünler üzerinden hesaplarsak bizim ülkemiz için son derece yüksek maliyetli ürünlerdir bunlar. Bu konuda tarımın da imar planlarının yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda Antalya'yı ilerleyen dönemlerde artan nüfus ve turizm ile birlikte iklim değişikliği sıkıntıları bekliyor." Diye konuştu.
SU KAYNAKLARIMIZDA CİDDİ BİR DÜŞÜŞ VAR
Antalya'da Döşemealtı ilçesinde yer alan Kırkgöz kaynaklarının 17 metreküp saniyeden 5 metreküp saniyeye kadar düştüğünü belirten Karancı, "İçme sularımızı temin ettiğimiz sondajlardaki suyu besleyen havzalardaki bu ciddi düşüş önümüzdeki yıllarda bizleri çok ciddi etkileyecek. Hatta ben bu konuda şunu söylüyorum; bazen telefonlarımıza gelen eş zamanlı sms ile şu saat aralıklarında şu mahallede su kesintisi olacak uyarısı verilir, ilerleyen dönemlerde telefonlarımıza gelecek olan smsin şu saatler arasında şu mahalleye içme suyu verilecektir şeklinde çevrileceğini düşünüyorum." Diyerek, bu durumun yaşanmaması için gerekli önlemlerin ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından alınması gerektiğini belirtti.
Başkan Karancı, "Bu kapsamda bütün kurumların bir araya gelerek uyumlu çalışması gerekiyor. Devlet Su işleri, Belediyeler, ASAT, Üniversiteler, Meslek odaları bu noktada ciddi bir mücadele vererek Antalya'nın su kaynakları üzerindeki bu baskıyı azaltma ve suyu kullanılabilir, temiz halde tutmanın devamlılığını sağlamakla yükümlüdür. Alternatif su kaynakları kente kazandırılmalıdır. Bu noktada Karacaören-2 Barajı Antalya için önemli bir içme suyu kaynağı olabilecek bir barajdır. Bu bölgedeki kaynağın ileri teknoloji arıtmalar ile arıtılarak Antalya halkına temiz bir su sağlayabileceğini söyleyebiliriz. Çünkü yeraltı suları kirlenmeye açıktır ve olası bir kirlenmede b planımızın olmadığı da açıkça görülüyor. Bahsettiğimiz bölgeden gelecek hat ile beraber Antalya’mız bir b planını hazır etmiş olur." İfadelerine yer verdi.
RİSKE KARŞI ÖNLEMLER ALINMALI
Ancak, Karacaören-2 Barajı'nın da ilerleyen yıllarda kentimiz için yetersiz kalabileceğini belirten Başkan Karancı sözlerini şöyle sürdürdü: "Manavgat'ta yer alan Oymapınar Barajı'nda da bahsettiğimiz çalışmaların yapılıp en kısa sürede kentimize kazandırılması gerekir diye düşünüyorum. Diğer yandan bu kentin altyapısı için de yatırım yapılması gerektiğini düşünüyorum. Şehir içindeki şebekelerdeki kayıp kaçakların en aza indirilmesi Antalya'daki su kaynaklarının üzerindeki baskıyı azaltabilecek bir unsuru oluşturuyor. Öte yandan Denetleyici Kontrol ve Veri Toplama (SCADA) birimi dediğimiz sistem ile su kayıpları tespit edilebilir. SCADA biriminin ilçelere yayılıp birçok alanda kullanılabilir hale getirilmesi suyun yönetimi konusunda son derece önemli bir faktördür."