Samet İkibeş’in ele aldığı araştırma olan ‘Antik Olimpiyat Oyunları ve Ölüm Sporu Pankreas’ adlı çalışmada oyunlar ve ölüm sporu ele alınmış. Tüm antik dünyaya yayılan oyunlara dair bilgiler ise şaşırtıyor. Antalya’daki önemli antik kentlerde de bu oyunlar gerçekleştirilmişti.

Olimpia Kutsal Alanı, yalnızca Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapmakla kalmamış aynı zamanda ziyaretçilerin kutsal yapıları ziyaret ettikleri bir ibadet alanıydı. Bu yapılar arasında, dünyanın yedi harikasından biri olarak bilinen Zeus Tapınağı da bulunuyordu. Bazı araştırmacılar oyunun kökenlerinin Orta Doğu bölgesine dayandığını öne sürüyor, buradaki kültürlerden Helen dünyasına yayıldığını düşünüyor.

OLİMPİYAT OYUNLARI’NIN TARTIŞMALI KÖKENİ

Olimpiyat Oyunları’nın temelinde askeri eğitimlerin olabileceği düşünülüyor, oyunları kökeni Minos ve Miken uygarlıklarına kadar gidiyor. Bu uygarlıklarda ritüel olarak boğa güreşleri ve boks aktivileri düzenleniyordu. Oyunların M.Ö. 9.yüzyılda Kral İphitos’un, Delphi kahinine danışmasının ardından yeniden canlandığı rivayet ediliyor. En erken tarihli kayıt ise, Hippias’ın M.Ö. 776 yılına ait kazanan listedir ve bu tarih oyunların resmi başlangıç tarihi olarak kabul görüyor.

Pankreas Dövüşü (3)

HIRİSTİYANLIK TÜM OYUNLARI YOK ETTİ

Antik Olimpiyat Oyunları, zeytin hasadı öncesinde Olimpia’da yapılan ve başlangıçta yalnızca bir gün süren etkinliklerdi. M.Ö. 632’de oyun süresi yedi güne çıkarılmış, M.Ö. 472’deyse beş güne indirilmiş. Bu süre değişiklikleri, Antik Helenlerin refah ve savaş dönemleriyle ilişkilendirilebilmiş. Oyunlar dört yılda bir yapılırken, bu süre boyunca Helen bölgesinde ‘Ekecheiria’ adı verilen bir barış dönemi ilan edilirdi, böylece katılımcılar ve seyirciler Olimpia’ya güvenli ulaşabilirdi. Başlangıçta tüm spor dalları bulunmayan oyunlara zamana içerisinde yeni spor dalları eklenmiş. Antik Olimpiyat Oyunları, Helenlerin sanata ve bilime olan ilgisinin artması ve ardından Helen bölgesinin Roma İmparatorluğu’na girmesiyle birlikte önemini yitirmeye başlamış. M.S. 4. yüzyılda, I. Theodosius’un Hıristiyanlığı resmi din ilan etmesiyle pagan inançlarına dayalı etkinlikler yasaklanmış ve oyunlar tamamen kaldırılmış.

Pankreas Dövüşü (2)

‘PAN’ VE ‘KRATOS’

Antik Olimpiyat Oyunları’nda popüler bir spor olan pankreas (ya da pankration), boks ve güreşi birleştiren bir dövüş sporuydu. ‘Pan’ (tüm) ve ‘Kratos’ (güç) sözcüklerinden türetilen pankreas, rakipleri arasındaki sert mücadele ve kuralların az olması nedeniyle ‘tam güç’ anlamında kullanılırdı. Pankreas müsabakalarında, sporcular hem boks hem de güreş tekniklerini kullanarak, güç ve yeteneklerini sergiledi. Pankreasın ortaya çıkışına dair çeşitli teoriler bulunuyordu. Bunlardan biri, Herakles ve Theseus gibi mitolojik kahramanların mücadelelerinde pankreas tekniklerini kullandığı düşüncesidir.

Başka bir sava göre pankreas, Antik Mısır’daki gelişmiş dövüş sanatlarına dayanıyor. Orta Krallık dönemine ait Beni-Hassan mezarındaki dövüş sahneleri pankreasın Mısır kökenli olduğunu düşündürüyor. Antik Mısırlı tüccarların bu dövüş tekniklerini Helen coğrafyasına yaydığı da ileri sürülüyor.

Pankreas Dövüşü (1)-2

ANTİK OLİMPİYAT OYUNLARINA GEÇ GİRDİ

Antik Olimpiyat Oyunları’nda pankreas sporu, M.Ö. 648’de 33. Olimpiyat Oyunları’nda yer almış ve genellikle oyunların dördüncü gününde düzenlenmiş. Bu dövüş sporuyla ilgili bilgiler, antik yazarların aktarımları, mitolojik öyküler ve vazo resimlerinde elde edilmiş. Pankreas hakkında çok az bilgi günümüze kadar ulaşmıştır. Pankreas sporu, iki farklı formda yapılıdrı. İlki olan ano pankreas, ayakta yapılır ve el ile ayak tekniklerini içerirdi. Daha çok kik-boksu andırsa da daha tehlikeli oluyordu. Kato pankreas ise hem ayakta hem de yerde devam eden, daha sert ve riskli bir dövüş türü olarak biliniyor.

KURALLARI BULUNUYORDU

Pankreas yarışmaları ise oldukça şiddetli geçerdi, bazı durumlarda ölümler bile yaşanırdı. Rakiplerden biri korkup kaçarsa onursuz kabul edilir ve ceza alırdı. Buna en iyi örnek ise aktarılan bilgilere göre, M.S. 25’te Saparion adlı bir sporcu, böyle bir davranış sergilediği için para cezası almıştı. Kazanan sporcular ise şehirlerine döndüklerinde büyük bir şöhrete kavuşur adına heykeller dikilir ve ölümlerinden sonra da ise tanrı olarak anılırdı. Thasos’lu Theagenes bunlara en iyi örnek olarak gösteriliyor. Pankreas yarışmalarında raunt ya da sıklet farkı bulunmuyordu, karşılaşmaların süresi de yoktu. Bu oyunca bir oyuncu nakavt olduğunda ya da teslim olduğunda sona eriyordu.

Pankreas Dövüşü (1)

BELLİ YASAKLARI VARDI

Pankreas sporunda, ayak, tekme, kafa, yumruk, tokat, kasıklara vurma, boğmaz ve uzuv kırma gibi birçok hareket özgürce yapılıyordu ancak rakibin ağzına elini sokmak, ısırmak ve göz çıkarmak yasaktı. Yasağı ihlal edenler ise hakemler tarafından ‘Rhabdos’ adlı sopa ile uyarılırdı. Antik Sparta’lılarda ise göz çıkarma ve ölümcül teknikler bazı yerel festivallerde kullanılıyordu ancak bu eğitimlerden dolayı pankreas yarışmalarına katılamazlardı.

DÖNEMİN SPOR OKULLARINDA ÖĞRETİLİYORDU

En yaygın teknikler ise boğma, kol ve ayak kilitleme ile parmak kırmaydı. O dönemde ünlü olan pankreasçı Sostrasos bu tekniği kullandığı için ‘parmak uçları’ lakabını almıştı. Diğer teknikler arasında rakibin sırtına atlayarak boğma ve rakibi fırlatma tarzı hareketler bulunuyordu. Eğitimler, başlangıçta Agoralarda, sonrasında Gymnasionlardaki ‘palestra’ alanlarında yapılıyordu. Gymnasionlarda yalnızca sportif eğitimler değil, aynı zamanda birçok dersler de veriliyordu. Pankreas eğitimi, ‘korkykeion’ adlı özel bölümlerde kum torbalarına vurularak yapılıyordu. Sporcular, eğitim öncesinde bedenlerini yağlar, sonunda ise ‘strigilis’ ile temizlenirdi.

HIRİSTİYANLIĞIN YOK ETMESİNİN ARDINDAN 20. YÜZYILDA YENİDEN ÇIKTI

Antik Olimpiyat Oyunları’na olan ilginin azalması pankreas sporunun popülerliğini de etkilemiş, zaman içerisinde giderek azalan ilgi en sonunda Hıristiyanlık dininin gelmesiyle sonlanmış. 2 bin yıl kadar sonra 1960’lar ve 1970’ler de Amerika ile Avrupa’da pankreas sporuna ilgi yeniden canlanmaya başlamış. Bu sporun teknikleri, çağdaş dövüşleri de etkilemiş. Günümüzde karma dövüş sanatları (MMA), pankreas teknikleriyle büyük benzerlik gösteren, Brazilian Jiu-Jitsu ve Muay Thai gibi sporlara da ilham kaynağı olmuş.

İKİ FARKLI PANKREAS VE ANLAMI

Pankreas organının adını pankreas dövüş sporu ile iğli bir bağlantısı bulunmuyor. İkisi farklı kökenlerden geliyor.  Organ olan pankreas, bedende sindirim enzimleri ve hormonlar (özellikle insülin) üretiyor. Adı ise Eski Yunanca ‘Bütün et’ anlamına geliyor. Yapısı ve işlevleri, bu adın seçilmesinde etkin rol oynamış. Spor olan pankreas ise, antik dönemdeki dövüş sporuydu. ‘Pankration’ sözcüğünden geliyor, ‘her şey, tüm, tam’ anlamına gelen ‘pan’ ve ‘güç, mücadele’ anlamlarına gelen ‘kratos’ sözcüklerinin birleşiminden geliyor.

Muhabir: UĞUR FİDAN