Antalya Genç İşinsanları Derneği (ANTGİAD) üyeleri ile bir araya gelen Ekonomi Yorumcusu ve Yazar Barış Soydan, Türkiye ve Dünya ekonomisinde 2025 beklentileri hakkında detaylı açıklamalar yaptı.

2025’DE DURGUN GEÇECEK

Dünya’da ve Türkiye’de 2025 beklentilerini açıklayan Barış Soydan, Dünya’da özellikle Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi ile birlikte ciddi bir değişim yaşandığını söyledi. Türkiye ekonomisinde durgunluk yaşandığını belirten Soydan, “Geçen yılın ikinci yarısında çok sayıda sektörde işler durgun hale geldi. 2024’ün son çeyreğinde sıfıra yakın bir büyüme var ancak bu da büyüme değil. Hafif canlanma sinyalleri vardı ancak geride kaldı ve yılın sonunun getirdiği etki ile Aralık’ta sanayi üretimi fena değildi. Sektörlerden gelen haberler, 2025’in de durgunlukla geçmesi şeklinde bekleniyor” diye konuştu.

Ercan Yavaş-2

TÜRK EKONOMİSİ KREDİYE BAĞIMLI

Çok sayıda sektörün gerçekten zor durumda olduğunu ve bu tablonun bir süre daha böyle devam edeceğini belirten Soydan, “Türkiye ekonomisi krediye bağımlı. Bankalar kredi verdiğinde Türk ekonomisi hızlı büyüyor. Kredi musluğu kapanıp faizler arttığında ekonomi duruyor. Ticari kredi büyüme oranı enflasyonun altında ama kerdi büyümesi hala çok yavaş. Alım gücü çok düştüğü için insanlar kendi bütçelerini kredi kartları ile döndürmeye çalıştı. Bu da batığın çok artmasına neden oldu. Bir yandan durgunluk var, bir yandan da bireysel anlamda ödenemeyen kredilerin toplamında büyük artış oldu” ifadelerini kullandı.

SEÇİM SONRASI EKONOMU DURGUNLAŞTI

Türkiye ekonomisinin geçen dönem 2 çeyrek üst üste küçüldüğünü hatırlatan Ekonomi Yorumcusu Barış Soydan, ANTGİAD üyelerine şu bilgileri verdi: “Bunun nedeni; enflasyonla mücadele için Merkez Bankası faizi artırıp seçim öncesine kadar yüzde 50’ye kadar çıkardı, kredi faizleri yüzde 70’i buldu. Şu anda ihtiyaç kredisi yüzde 65, ticari kredi yüzde 57. Bu oranlar da hala çok yüksek. Bu oranlardan kredi kullanmak isteyenlerin oranı çok düşük, kullanmak isteyene de bankalar kredi vermiyor. Çünkü Merkez Bankası, bankaların kerdi büyümesini çok sınırlandırdı. Bankalar şu anda isteseler de kredi veremiyorlar. Para politikası çok sıkı bir hale geldi. Bu tablo 2023 Mayıs seçimleri sonrası ortaya çıktı. Çünkü Türkiye bir ödemeler dengesi krizinin eşiğine geldi. Bunun sonucunda Türkiye uçurumun kenarına geldi ve seçim sonrası ekonomide yönetim değişti. Merkez Bankası Yönetimi ve Ekonomi Bakanı değişti. Onların politikası da Türk ekonomisini durgunluğa itti”.

GÖZLER MERKEZ BANKASI’NDA

Aralık ayında Merkez Bankası’nın faizi indirmeye başladığını söyleyen Soydan, konuşmasının deamında, “Faizler yüzde 50’den yüzde 45’e indi. Bu da yüksek bir oran. Kredi büyümesine getirilen sınırlandırmalara hiç dokunulmadı. Şu anda bankalar hala çok sınırlı kredi veriyor. Ortalama oranlarda yüksek faizden kerdi veriyorlar. Bu da ekonomideki durgunluğun sürmesinin ana sebebi. Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini hangi hızda indireceği merak ediliyor” analizini yaptı.

ENFLASYON BEKLENDİĞİ GİBİ DÜŞMÜYOR

ABD JPMorgan Bankası tahminlerine göre yılsonuna kadar faizlerin yüzde 30’a kadar inmesinin beklendiğini belirten Barış Soydan, “Merkez Bankası Başkanı, son toplantıda otomatik pilot olmadıklarını ve enflasyon düşmezse her toplantıda indirim yapmayacaklarını söyledi. Türkiye’de enflasyon istenen hızda düşmüyor. Faiz indi ancak TÜİK Ocak ayı enflasyonunu yüzde 5’in üzerinde açıkladı ve bu çok yüksek. Her ay bu artış yaşanırsa yıllık yüzde 60 enflasyon olacak demektir. Enflasyon bu kadar yüksek olmaya devam ederse bizim tasarruf paramız enflasyon karşısında eriyecektir. Ocak ayında konut fiyatları yüzde 4,7 olarak açıklandı ve bu da çok yüksek. Ancak konut fiyatları enflasyonun altında. Konut fiyatlarında bu artış devam ederse, Türkiye’de enflasyonla mücadelenin başarılı olmadığını gösterir. Bu nedenle MB faiz indirimlerine ara vermeli” saptamalarında bulundu.

Barış Soydan (1)

FAİZLERİ KİM İNDİRİYOR?

Faiz indirimlerini MB yönetiminin mi yoksa ekonomideki durgunluk nedeni ile Cumhurbaşkanı’nın mı istediğinin bilinmediğini belirten Barış Soydan, “Faiz indirimlerinin arkasında Cumhurbaşkanı Erdoğan varsa bundan sonra da süreceğini söyleyebiliriz. Faiz indirimleri devam eder ve yılsonunda yüzde 30’a inerse, birçok sektörde fiyatlarda belli bir düşüş olacaktır” şeklinde konuştu.

YÜZDE 80’NİN ALIM GÜCÜ ÇOK DÜŞÜK

Türkiye’de üretilen gelirin yüzde 50’sinin toplumun yüzde 20’lik kesiminin aldığını belirten Soydan, gelir dağılım konusunda şunları söyledi: “Bu yüzde 20’lik kesim 17 Milyon insan demek. Bu rakam Hollanda nüfusu. Aslında Türkiye’de bir Hollanda nüfusu kadar varlıklı kesim yaşıyor. Bunların gelir seviyesi Avrupa ayarında ve tüketime devam ediyorlar. Durgunluğa rağmen konut satışlarında beklenen düşüş olmuyor. Çünkü yüzde 20’nin ekonomisi gelişmelerden etkilenmiyor. Ancak ülkenin yüzde 80’i çok sınırlı imkanlarla yaşıyor ve alım gücü çok düşük”.

GELİR DAĞILIMINDAKİ BOZUKLUĞUN ETKİLERİ

TÜİK açıklamasına göre Türkiye’de mutsuzların oranının yüzde 50’nin üzerine çıktığını ve bu tablonun nedeninin alım gücünün düşmesi olduğunu belirten Soydan, “Bu tablo iyi değil ancak toplumsal patlamaya da dönüşmedi. TÜSİAD Başkanı, ‘suç örgütü kurmak, şirket kurmaktan daha kolay hale geldi’ dedi. Sosyal medyaya baktığımızda, geçmişte Latin Amerika ülkelerinde gördüğümüz çeteleşme olayları görüyoruz. Bunun arkasında bu problem var. Türkiye’nin gelir dağılımındaki bozukluk, Enflasyon sebebi ile patlamaya sebep olmadı ancak kriminal anlamda bir patlamaya yol açtı” dedi.

Z KUŞAĞININ HAYALİ KALMADI

Z kuşağının umutsuzluğunun kendileri için çok önemli olduğunu belirten Soydan, “Z kuşağının kendi ev ve arabasının olması hayali kalmadı. 1990’lı yıllarda krediyle ev ve araba almak çok kolaydı. Türkiye’de bir kuşak. ilk kez çalışarak ev alma umudunu yitirdi. İstanbul ve Antalya’da merkezi konumda ev alma, hatta otomotiv alma umudu bile kalmadı. Hayali olmayan genç de gidip lüks kafelerde kısıtlı parasını harcayıp kısa süreli mutluluk yaşıyor. Aslında mutlu olmuyor, mutlu olmaya çalışıyor. Bu Türkiye için yapısal bir problem. Bu problem Türkiye’yi önümüzdeki dönemde çok uğraştıracak. Z kuşağının çalışarak ev ve araba alma umudunu yeşertmek gerekiyor” diye konuştu.

Barış Soydan (2)

YILSONU DOLAR KURU TAHMİNLERİ

Dövizin Türkiye’nin ikinci para birimi olduğunu belirten Soydan, ANTGİAD üyelerine konuşla ilgili şu bilgileri verdi: “Türkiye’de bankadaki toplam paranın yüzde 40’ı dövizde duruyor. Bir ara bu oran yüzde 50’nin üzerindeydi. Merkez Bankası faizi yüzde 50’ye çıkarınca insanlar dövizden TL’ye geçti. Böyle olunca da MB’nin rezervleri arttı. MB’nin kendi anketindeki yılsonu Dolar kuru, 42.89 TL. Bu rakam faizin getirisinin altında bir getiri demek. Yani Dolar bu yıl reel olarak düşecek. 2025’te Dolar çok kazandırmayacak. ABD’nin en büyük yatırım bankası olan JPMorgan tahminine göre yılsonunda Dolar 45,5 TL olacak. JPMorgan, geçen yıl Dolar/TL kurunu en yakın bilen bankaydı. Döviz kuru nedeni ile ihracat bundan olumsuz etkilendi. Bazı ürünler Türkiye’de Avrupa’dan daha pahalı hale geldi. Ocak ayında aylık enflasyon yüzde 5, Dolar yüzde 1,5 arttı. Yılın ilk yarısında Dolar, enflasyon kadar artmayacak. MB TL’nin reel değer kazanması için bunu yapacağını deklare etti. Yılın ikinci yarısında ne olacağını henüz kestiremiyoruz. MB’nin rezervi şu anda rekor seviyede ve bu rezervi artık istediği kadar kullanabilir. Vatandaşlar Dolar’a ilgi gösterdiğinde MB piyasaya döviz satarak Dolar’daki yükselişi durdurabilir. Geçen yıl bu imkanı yoktu”.

31.4 MİLYAR TEFECİ FAİZİ VERİLDİ

Türkiye’nin geçtiğimiz yıl çok fazla faiz verdiğini belirten Soydan, bu olayın yansımaları hakkında şunları söyledi: “Yurtdışından 31,4 Milyar Dolar sıcak para geldi ve tefeci gibi faiz dağıtıldı. Parasını faize yatıran insanlar, Dolar’ın enflasyon karısındaki düşüşünden de para kazandı. Bu faiz vatandaşın cebinden çıktı. ‘Türkiye iflas edebilir’ imajını bu sayede attı. Dünya’da Türkiye’nin Arjantin gibi batabileceği konuşuluyordu. Bunun bedeli ödediğimiz 31,4 Milyar tefeci faiz oldu. TL’nin reel değerlenmesinden TÜİSAD da şikayetçi. Tüm bunları enflasyonun düşmesi için yapıldı. Yüzde 60’lardan yüzde 40’a indi. 20 puanlık enflasyon düşüşü yeterli mi? TÜİK’in açıkladığı yüzde 42 enflasyon Dünya’nın çok az ülkesinde var ve çok çılgın bir oran. Ocak’ta yüzde 5, Şubat’ta da yüzde 3,5-4 bekleniyor. MB’nin sene sonu tahmini yüzde 29. Bu da yüzde 42’den aşağı inmiş olması anlamına geliyor”.

ERKEN SEÇİM OLMAZSA DURGUNLUK SÜRER

Yılın ilk çeyreğinde durgunluğun devam ettiğini belirten Soydan, “Yılın ilk yarısında da durgunluk devam edecek. Haziran’ın sonuna kadar ekonomide bir canlanma beklenmiyor. Erken seçim olmazsa durgunluğun devam etmesi kesin gibi. İkinci yarı için çok büyük belirsizlikler var. İkinci yarıda MB faiz indirimlerini yüzde 30’a kadar çeker, enflasyon da yüzde 35’e düşerse faizde duran vatandaş parasının eridiğini düşünecek. Enflasyon düşmezse, parası faizde olan insanın parası değer kaybedecek. O zaman faizde parası olan insanlar parasını bir yerlere götürecek. Bu para konuta gidebilir. Bu olursa konuttaki başlayan canlanma daha da artar. Antalya, Türkiye’nin konut fiyatlarını en az arttığı il konumunda. Bunun nedeni geçtiğimiz yıllarda Rus ve Ukraynalılar geldiğinde fiyatlar anormal artmıştı ve o artışlar nedeni ile yükselen konut fiyatları daha fazla artmadı” şeklinde konuştu.

TRUMP’IN SÖYLEMLERİ ÇOK RİSKLİ

Türkiye’de 2025 yılının en büyük bilinmezinin MB’nin faiz oranı olduğunu belirten Barış Soydan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bunu belirleyecek olan parametre de enflasyon ve Cumhurbaşkanı. MB yönetiminin veya cumhurbaşkanının faiz ile ilgili vereceği kararlar şu an kestirilemiyor. Karar ne olursa olsun yılın ikinci yarısı çok kritik olacak. Dünya ekonomisinde ise Trump ile değişim başladı. Trump öncesi ABD yönetimi, serbest ticaretten yanaydı. Trump ülkelere ve bazı ürünlere yüksek gümrük vergisi koydu. AB, Trump’ın koyacağı gümrük vergilerine karşı ABD’ye vergi koyacağını açıkladı. Bu olursa Dünya ekonomisi için çok etkili olacak. Trump Gazze’yi satın alacağını açıkladı ve bu Türkiye’ye çok yakından ilgilendiriyor. ABD’nin burnumuzun dibine gelmesi, Filistinlileri etnik temizlik yapması bölgede ve Dünyada gerilimi artırır. Böyle bir cümle kullandı ama ne yapacağı henüz bilinmiyor. Belki pazarlık için bunu söylemiştir. Kanada’yı ve Grönland’ı alacağını söyledi. Trump’un tüm bu söylemleri bir risk ve bu da altına yönelime neden oluyor. Endişeli ve riskli dönemlerde altın güvenli limandır. Bu yılın başından itibaren tüm Dünyada ve Türkiye’de en çok kazandıran altın. Altın son 1 yılda Dolar bazında yüzde 43 kazandırdı”.

Muhabir: ASLI ULUK