Antalya Sanayici ve İş insanları Derneği (ANSİAD) üyelerine “Değişen Dünya’da Milli Ekonomi başlıklı sunum yapan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, İstanbul Büyükşehir belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra ekonomide yaşanan dalgalanmalara dikkat çekti. Yaşanan süreçte muhalefetin hiçbir kaybının olmadığını ve yarın seçim olsa yüzde 80’e 20 muhalefetin kazanacağını belirten Baş, kendisinin yaptığı bu analizi ülkeyi yönetenlerin de yaptığını belirtti.
YAĞMU VEYA KUNDAKLAMA YOK
Avrupa’da yaşanan iç karışıklıkları basından takip ettiklerini belirten Baş, “Dükkanların yağmalandığı, araçların kundaklandığı haberlerini okuyoruz ve yaşanan olayların neticesinde polisin müdahalesini görüyoruz. Türkiye’de de polis müdahale etti. Ancak ülkemizde göstericiler yağma veya kundak yapmadıkları halde müdahale ile karşılaşıyorlar. Benim bu analizimi ülkeyi yönetenler de biliyor” ifadelerini kullandı.
3. DÜNYA SAVAŞI GELİYOR!
ABD’de Trump’ın kazanması ile birlikte Türkiye’de çok hızlı bir değişim yaşandığına dikkat çeken Hüseyin Baş, “Trump’ın kazanması ile birlikte Dünya’da büyük bir değişim ve dönüşüm başladı. Bu süreçte aslında Dünya kaçınılmaz bir 3. Dünya savaşına doğru hızla ilerliyor. Durum bu olduğu için bütün ülkeler kendi içinde iktidar hesapları ve otokraklaşma savaşı veriyor. Bir kavganın ne için yapıldığını algılayamadan o kavgayı bitiremezsiniz. Bence bunun altında Dünya’daki küresel para sistemi var. Merkez bankaları paraları üretir ve basar. Bu paraları devletlere borç olarak verir ve vatandaşları üzerinden kazanç elde edip bu paraları faiziyle birlikte geri öder. Dünya’da 45-50 yıldır bu sistem hakim. Şu anda bu sisteme bir itiraz başladı” ifadelerini kullandı.
Milli Ekonomi Modeli ile parayı üretip devletimizi faizle borçlandırıp vatandaşlara maaş ve yatırım olarak ödeyeceğine, onların emeklerinden para alıp parayı geri ödeyeceğine, Merkez Bankası’nın faizsiz bir şekilde devlete para sağlaması konuşuluyor. Bu sistemin 2005 yılından beri gündemde olduğunu belirten BTP Lideri Hüseyin Baş, “Trump’ın kavga ettiği kurumun FED denen sistem olması kavgayı körüklüyor. ABD’deki küreselci ve ulusalcılar bu işin içinde. Dünya’da paraya hükmeden, paranın nerede nasıl kullanılacağını ve faizleri belli eden kurumsal yapıdan bahsediyoruz. Bununla ilk kavga eden ABD Başkanı Kennedy idi. Kennedy bir suikasta kurban gitti. Trump, Kennedy’nin suikast olayını açmak istiyor ve dosyanın 3’te biri olan 80 bin sayfalık dosyayı açtı. FED ile ABD ulusalcı kanadının kavgası, Türkiye’deki AK Parti-CHP kavgasına benzemez. Bu kavga tüm Dünyayı etkisi altına alan bir kavga” ifadelerini kullandı.
Trump’ın ekonomi yönetimini yönetenlerin, ABD’nin para basma eğilimini ABD vatandaşına teslim ettiğini belirten Hüseyin Baş, “Bu devletlerin borçlanmadan paraya ulaşması anlamına geliyor. Biz Türkiye olarak yatırım yapabilmek için borçlanmak zorundayız. Dünya’daki kavga, borçlanmak istemeyenlerle alacaklı olanların kavgasıdır. Dünya’nın en borçlu ülkesi 34 Trilyon dolar ile ABD. Tüm dünya devletlerinin toplam borcu 350 Trilyon dolar. Bu paraların alacaklısı, paranın üreticileri. Bunlar özelleştirilmiş Merkez Bankaları. Liberal ekonomi, merkez bankasının bağımsızlığını kırmızı çizgi olarak görür. Devletin piyasadaki etkisini azaltmamız gerekiyor. AK Parti 2002’den beri bu söylemle yürüdü. Devletin elindeki firmalar özelleştirildi. Çünkü devlet rekabet etmemeli. Ancak bugün şirketlere kayyumlar atanıyor. Özelleştirilen büyük kurumlar, Türk ekonomisine büyük zararlar verdi” şeklinde konuştu.
Ülkelerin üretmesi gerektiğini, devletlerin de tüketecek vatandaşı oluşturmakla görevli olduğunu belirten BTF Genel Başkanı Hüseyin Baş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “En azından emekli ve asgari ücretle geçinen insanların refah payını artırıp üretilen ürünlerin daha çok tüketilmesini sağlayabiliriz. Tün Dünya milli ekonomiye giderken, Türkiye maalesef milli ekonomiden uzaklaşıyor. Faiz lobisinin en çok kime hizmet ettiğini hepimiz biliyoruz. Dün NAS denerek düşürülen faiz, bugün eskiye dönüyor. Bu tablo bizim yaklaşmakta olan dünya mali krizine hazır olmadığımızı gösteriyor. İnşallah olmaz ancak dünyada deli yönetici sayısı arttı. Bu da 3. Dünya savaşı ihtimalini güçlendiriyor”.
SAVAŞMAK ZORUNDA DEĞİLİZ
Türkiye olarak hiçbir ülke ile savaşmak zorunda olmadıklarını belirten Baş, konuşmasını şöyle tamamladı: “Suriye’de ve Rusya-Ukrayna arasında bir şeyler oluyor diye atlamak zorunda değiliz. Bizim herhangi bir yerde taraf olmamız ve savaşmamız, bu savaştan da galip çıkma mecburiyetimiz yok. Siyasi yanlışları birden fazla olan İsmet İnönü, Türkiye’yi 2. Dünya Savaşı’na sokmadı. Bugün Türkiye’ye böyle bir irade lazım. Ancak bütün rakiplerine de savaşırsa karşılığını gösterebileceğini göstermeli. Başka ülkeler savaş gücünü rakiplerine gösterirken, bizim ülkemiz kendi vatandaşına gösteriyor. Sanki kendi vatandaşı ile savaşacak gibi. Bu yanlış. ABD bizi İran ve Rusya ile savaştırmak isteyecektir. Ancak bu tuzağa düşmemeliyiz. Dünya’da büyük bir değişim yaşanıyor ve Türkiye burada oyun kurucu değil, kurulan oyunun bir parçası halinde.”