Özel Vitale Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ali Fuat Şengör, hamilelik döneminde dikkat edilmesi gerekenler ve gebelik yaşı hakkında açıklamalarda bulundu. Uzm. Dr. Şengör, üniversite okuyan kişi sayısındaki artışla beraber, gebe kalma ve çocuk sahibi olma yaşının ilerlediğini dile getirdi.
“34 YAŞINDAN SONRA YUMURTA KALİTESİNDE DÜŞMELER BAŞLIYOR”
Op. Dr. Şengör, “Yaşla beraber insanların üreme yeteneği azalıyor ama evlilik yaşı ilerlediği için, sosyal veya entelektüel sebeplerden dolayı evlilik yaşı giderek gecikiyor, buna bağlı olarak da gebe kalma ve çocuk sahibi olma yaşı ilerliyor. Yaşla beraber insanların üreme yeteneği azalır, çünkü farkına varmadan zararlı ajanlara maruz kalıyoruz. Radyoaktif durumlar, elektromanyetik dalgalar, kimyasal maddeler, beslendiğimiz gıdalar nedeniyle hücre yapımızda bozulma oluyor. 18 yaşından itibaren 34 yaşına kadar gebelik olabilir, 34 yaşından sonra yumurta rezervinde yumurta kalitesinde düşmeler başlıyor, özellikle 37 yaşından sonra daha da ilerliyor. En uygun yaş 20 ile 30 yaşları arasında. İdeal doğum yapı değişkendir, kişinin fiziksel ve genetik yapısı etkili olabilir, ailevi genetik hastalıklar ve erken menopoz durumu da göz ardı edilmemelidir, bir doktor muayene edip, gerekli hormon testi ve muayene neticesinde karar vermesi daha iyi olur" diye konuştu.
"GEBE BİR KADININ ALMASI GEREKEN KİLO DOKUZ İLA 12 KG ARASINDA"
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ali Fuat Şengör, gebelik durumunda beslenmenin önemine dikkat çekti. Şengör, gebeliğin birçok kadının arzu ettiği bir durum olduğunu belirterek, süreç içerisinde annenin kendisini 2 kişi olarak düşünmesi gerektiğinin önemine değindi. Şengör, şöyle devam etti: “Gebelikte anne adaylarının tek kişi değil iki kişi düşünmesi lazım, gebelik doğal bir süreç ama tabi anne adaylarına özellikle gebelik sırasında beslenme için bazı önerilerimiz oluyor. Mümkünse bir diyetisyenle mutlaka bir temasa geçmesinde fayda var, bunun dışında gebelerin özellikle sıcak yaz döneminde bol sıvı tüketmesi lazım. Tuz ve aşırı karbonhidrat dediğimiz şekerli mamullerden, hamurlu gıdalardan mümkün olduğu kadar uzak durması gerekiyor. Protein ağırlıklı taze sebze ve özellikle dönem meyvelerini tüketmesini diliyoruz, her gün bir avuç fındık ceviz gibi B vitamini içeren gıdalar, günlük yumurta, haftalık et tüketimi, ulaşabiliyorsa sağlıklı deniz ürünleri tüketmesini öneriyoruz. Her şeyden önce bol sıvı almak gerekiyor, dengeli belli aralıklarla beslenmeli. Gebe bir kadının alması gereken kilo dokuz ila 12 kg arasında, ilk üç ayda genelde iştahsızlık kilo kaybı yaşanıyor. Üçüncü aydan itibaren kadınlar kilo almaya başlar, ideal hali maksimum 12 kilo alır.”
“HAMİLELİKTE RİSK YOKSA FİZİKSEL AKTİVİTELERE DEVAM EDİLEBİLİR”
Gebeliğin bir hastalık olmadığının altını çizen Op. Dr. Ali Fuat Şengör, süreç içerisinde herhangi bir riskli durum yoksa olağan fiziksel aktivitelere devam edilebileceğini açıkladı. Şengör, “Gebelik, kadının fıtratında olan bir şey, eğer iyi bir doktor muayenesinden sonra herhangi bir riskli durumu yok ise normal spor aktivitelerine devam edebilir. Hamilelik pilatesi, yüzme, yürüyüş olabilir ama bir düşük tehlikesi, kanama riski veya kanama durumu varsa kendine dikkat etmesi gerekiyor. Hamilelik bir hastalık değildir, normalde atalarımız dedelerimiz tarlalarda çalışırdı, çocuklarını sağlıklı bir şekilde dünyaya getirdi. Bir düşük tehlikesi yaşanmıyorsa hastalık olarak görülmemeli, normal fiziksel aktivitesine devam etmeli. Kıyı bölgelerinde yüzmeyi önerebiliriz, aşırı zorlu fiziksel aktivite bisiklet motosiklet kullanımı gibi düşme veya travmaya maruz kalabilecek sporlardan uzak durması lazım” şeklinde konuştu.
“GENETİK VEYA KROMOZOMAL SEBEPLER DÜŞÜĞE NEDEN OLUYOR”
Hamilelik döneminde kadınların yüzde 5 ila 8 arasında düşük yapma riskiyle karşılaştığını kaydeden Op. Dr. Ali Fuat Şengör, şu ifadelere yer verdi: “Genelde düşüklerin yüzde 95 oranında sebebi genetik veya kromozomal bozukluk olarak adlandırdığımız nedenler. Döllenme anında hatalı bir döllenme olduğu zaman, bebek gelişimine devam etmiyor. Bu durumu erken gebelik kaybı olarak adlandırıyoruz. İfade ettiğim gebeliğin önüne geçmemiz çok zor. Bunun dışında hamilelik sırasındaki enfeksiyonlar, tiroit ve diyabet gibi dahiliye hastalıkları, ileri derecedeki ateşli hastalıklar düşüğe yol açabiliyor. Bunlardan korunabiliriz. Ama genetik veya kromozomal sebeplere bağlı düşükleri önlemek çok zor, tabii tıpta gelişmeler devam ediyor. Eğer bir genetik veya kromozomal bozukluk taşıyıcısı varsa son yıllarda bunu tüp bebek ile bu rahatsızlık tespit edip, sağlam embriyo seçilerek düşük önlenebiliyor.”
“KISIRLIKTA, ERKEKTEN KAYNAKLI SORUNLARLA KARŞILAŞILABİLİYOR”
Evli bir çiftin korunmaması halinde yüzde 85 oranında gebeliğin yakalanacağını ifade eden Uzm. Dr. Ali Fuat Şengör, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Evli bir çift korunmuyorsa bir yıl süre zarfında yüzde 85 oranında gebelik yakalanıyor, yüzde 15 civarındaki kişi de İnfertilite dediğimiz bebek problemi olan kişilerdir. Bu bozukluğu yaşayan kişileri genelde tedavi ediyoruz ama bazı hastaların tedavisinden yanıt alamıyoruz, bunlar daha ileri derecede bozukluk oluyor. Evlenme yaşı, zararlı alışkanlıklar, hastanın geçirmiş olduğu ameliyatlar önemli, bunlar kadınların gebe kalma sürecini bozabilen unsurlar. Erkek faktörü bayan faktörü var, daha çok bayan faktörü ön planda. Erkek faktörü biraz daha düşük olmakla beraber o tür sorunlarla da karşılaşıyoruz. Yüzde 55 60 civarında bayan, yüzde 40 oranında erkeğe bağlı bir oran verebiliriz.”