İYİ Parti Aksu Belediye Başkan adayı ve Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreter Yardımcısı Durmuş Ali Arslan, geçtiğimiz günlerde gittiği bir iş yerinde Hamit Sunbat’ı vurarak öldürmüştü. Arslan, polise verdiği ifadesinde alacak meselesini konuşmak için gittiği Sebahattin Sunbat ile görüşmek için iş yerine gittiğini ancak çıkan tartışma sonucu ruhsatsız silahını rastgele ateşlediğini ve daha önce tanımadığı Sebahattin Sunbat’ın babası Hamit Sunbat’ı vurduğunu ileri sürmüştü.
ÇARPICI İDDİALARDA BULUNDU
Olaydan iki gün sonra tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Hamit Sunbat’ın diğer oğlu Hayrettin Sunbat, olayın seyrini değiştirecek açıklamalarda bulundu. Olayın anlatılandan çok farklı olduğunu belirten Sunbat, “Biraderim iş yerini faizle açtı. Faizli bir alış verişi vardı. Bu süreçte cezaevine girip çıktık ve biraderim cezaevinde olduğu için ödemesini yapamadı. Cezaevinden çıktıktan sonra telefonla görüşmeler oldu. Biraderim de "Ben cezaevinden çıktım, ödemeni falan günü gel al" dedi. Bir gün önce de birlikte yemek yediler. Bir gün önce yemek resimleri, sohbetleri, telefon görüşmeleri ve para alışverişleri mevcut. Aralarındaki ilişki bu şekilde belgelenmiş” dedi.
CİNAYETİ PLANLI İŞLEDİ
Hayrettin Sunbat cinayetin planlı işlediğini de belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kişi olayı planlayarak gerçekleştirdiğini düşünüyoruz. Fabrikada aileyi bir araya toplayarak, 7-10 kişiyi öldürmeyi planlamış. Yedi el ateş ediyor. Vuramadıkları da var ama babama bir mermi isabet ediyor. Sonrasında kafasına ateş etmek istiyor. Önce kendi kafasına ateş etmek istiyor, vazgeçiyor, sonra babama yöneliyor. Babam ölmeden önce, içinde mermi olsa hem kendini hem de babamı öldüreceğini söyledi.
AMBULANSA İZİN VERMEDİ
Olaydan sonra gelen sağlık ekibinin de müdahalesine izin vermemiş. Silahla tehdit etmiş. Babama ilk müdahaleyi kendi çalışanımız yapmak zorunda kalmış. Bu arada çok vakit kaybedildi. Çalışanlar bunun şahidi. Hem polisin hem de ambulansın müdahalesine başına silah dayayarak engel oldu. Ambulans olay yerine normal süresinde geldi, ancak müdahalesi silah tehdidi nedeniyle gecikti.
GECİKME ÖLÜMÜNE NEDEN OLMUŞ
Kendisi hastanedeyken yoğun bakımdan çıktı. Terliklerini giyip birkaç adım attı. Sohbet ettik, gelinlerinin isimlerini söyledi. Bizden dikkatli olmamızı istedi. Gece saat 12'de abimi bırakıp eve döndüm. Sabah 6'da babam kalkıp "Benim karnım aç" demiş. Bizimkiler, "Doktor yasakladı, şu an sana yemek veremeyiz" demişler. Ancak sonrasında vefat etti. Bu durumu doktoru, ‘7.65 mermisi tüm organları yok etmiş, elimizden geleni yaptık. Zamanında müdahale edilemediği için mermi içeride gezmiş. Müdahale edilebilseydi içeride dolaşmazdı. Ancak müdahale edemediğimiz için mermi içeride kaldı’ dedi. Yani erken müdahale çok önemliymiş.
AKLİ DENGESİ YERİNDE
Bu bir anlık sinirle değil, planlanarak işlenmiş bir cinayet. Ayrıca, bu kişi babamın kafasına silah dayayarak cinayeti tamamlamak istedi. 112’yi kendisi aramış. Anayasanın 109. ve 77. maddelerine göre, 112’yi araması cezasında büyük bir indirim sağlar. Bu avantajı kullanmaya çalışıyor. Eğer o an buhran geçirse 112’yi aramanın kendisine avantaj sağlayacağını da düşünemezdi.
Tanıklarımız var. Çalışanlar ve aile üyeleri de dahil olmak üzere yaklaşık 12-13 kişi olayların tanığı. Çalışan personel olay yerinde ilk müdahaleyi yaptı. Bu dediklerimi doğrulayacak tanıklarımız mevcut.
BABAM KARDEŞİMİ KURTARDI
Babamın önceden hiçbir sağlık problemi yoktu. Sağlığı gayet yerindeydi. Bunu sağlık raporuyla da kanıtladık. Bazı basın kuruluşlarında, "Çocuğu için kurşunun önüne atladı" dediler. Bu doğru. Babam gerçekten çocuğu için kendini feda etti, bu bir gerçek. Bunu yalanlamıyoruz. Bir yandan rastgele ateş ederken, diğer taraftan da kardeşimi vurmak istemiş. Babam yaralıyken de başına silah dayayarak işkence yapmış. Tamamı ambulansın rehin alındığını ve müdahaleye izin verilmediğini söylüyor. Tanıklar, "Biz şahidiz. Kardeşiniz ve arkadaşı odadan çıkmak zorunda kaldı. Babanızla odada resmen oyun oynadı" dediler. Yani İşkence yaptı. 112’yi de aramamış ama aradım demiş. Telefonunu eline bile almamış.
Bu kişinin organ kaybından, hürriyeti yoksun bırakmaktan, cinayetten ve işkenceden ayrı ayrı ceza alması gerekiyor.”
