Doyran Göleti, Antalya’nın su kaynaklarından biri olması ve biyolojik çeşitliliğe sahip olması nedeniyle büyük bir önem taşımaktadır. Birçok kuş türüne, balıklara ve diğer sucul canlılara ev sahipliği yapmakta olan Doyran Göleti çevresinde ormanlık alanların bulunması ve sahip olduğu maki bitki örtüsü sayesinde doğal yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak da bilinmektedir. Ayrıca sürdürülebilir kullanımı için doğal yapısının bozulmaması gerekmektedir. Azalan yağışlar ve çevresel etkiler nedeniyle Doyran Göleti’nin su seviyesindeki azalma ise büyük bir tehdit oluşturuyor.
“HİDROELEKTİRK SANTRAL YAPILMASI DÜŞÜNÜLÜYORDU”
Antalya’nın yeraltı su kaynaklarının korunmasında büyük önem taşıyan Doyran Göleti’nin son durumu hakkında konuşan Başkan Karancı, son verilerin herhangi bir sitede yayınlanmadığını ve kamuoyu ile paylaşılmadığı belirtti. Konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Doyran Göleti’nin doluluğuyla ilgili şu anda son veri yok. Maalesef Devlet Su İçleri bu verileri internet sitesinde ya da kamuoyuyla paylaşmıyor. Doyran'da bir hidroelektrik santral yapılması düşünülüyordu. Biz meslek odaları olarak bu projeye karşı çıktığımızda böyle bir projenin fizibilite olmadığını söyledik. Doyran’da eğer bu proje gerçekleşmiş olsaydı şu halinde çok daha kötü olabilirdi. Dolayısıyla bütün su kaynaklarımızı yeraltı sularımız için de geçerli bitmez tükenmez bir kaynak olarak görmememiz gerekiyor.”
“TROPİKAL MEYVE ÜRETİMİNE SON VERİLMELİ”
Karancı, konuşmasında farklı bir konuya değinerek tropikal meyve üretimine bir an önce son verilmesi gerektiğini belirtti. Konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Özellikle tarımda kullandığımız sularımızı, bölgemizin iklimine uygun tarım ürünleri üreterek kullanmamız gerekiyor. Tropikal meyve üretimine bir an önce son vermemiz gerekiyor. Tropikal meyve üretiminde maliyetlerimizi yaparken işçilik, gübre, sera, kurulum ve enerji maliyetini düşünüyoruz. Ama yer altından çektiğimiz, sondajların aracılığıyla tükettiğimiz suyun hiçbir maliyeti yokmuş gibi düşünüyoruz” dedi.
“SUYUN SAHİBİ YOK”
Başkan Karancı, ülkenin su ile ilgili yeni bir kanuna ihtiyaç olduğunu söylediği konuşmasında: “Oysa ki bunlar bizim için stratejik değere sahip ve geçmişten bize bir emanet değil çocuklarımıza bir emanet. Dolayısıyla bu şehirde tarımın imar planları yapılmalı. Uygun alanlarda uygun tarım ürünleri üretilmeli. Bu noktaları çok önemsiyoruz. Burada bütüncül bir yaklaşım çok önemli. Su maalesef yedi ya da sekiz tane bakanlığımızın kontrolünde ve yedisinde maalesef bütüncül bir yaklaşım yok. Kurumlar arasında bir entegrasyon yok. Suyun sahibi yok. Yeni bir su kanunu yok. Bu ülkenin en önemli problemlerinden bir tanesi suyla ilgili yeni bir kanuna ihtiyaç olduğu. Meclisinde bu noktada çalışma yapması gerekiyor” ifadelere yer verdi.