“Türk Turizmine Kanat Gerenler" adı altında 6 cilt halinde yayımlanan ve Osmanlı’dan itibaren Türkiye’de turizm ve seyahat sektörlerindeki 262 öncünün biyografilerinin yer aldığı ciltlerin 5’ncisinde “Kemer turizmine pencereyi açan kadın” başlığı altında biyografisi ve yaşam öyküsüne yer verilen Kemer’in ilk pansiyon işletmecisi Şerife Alpasar, Türk Kadınlar Birliği Kemer Şubesi'nin kurucuları arasında yer aldı.
İngiliz acentası Ramplex’ten 1970 yılında ödül alan Şerife Alpasar, ünlü Amerikalı seyahat yazarı Tom Brosnahan’ın (1971) Günde 5 ABD Dolarına Türkiye (Turkey on 5 Dollars A Day) adlı kitabına misafirperverlikleri ve yemek kalitesi ile de konu oldu. Dünyada ilk kalp ameliyatını yapan Güney Afrikalı kalp cerrahı Christiaan Neethling Barnard tarafından plaketle ödüllendirildi. Turizme verdikleri hizmet nedeniyle, 1983 yılında Turizm ve Tanıtma Bakanlığı tarafından Talya Otel’de düzenlenen törenle dönemin Turizm Bakanı İlhan Evliyaoğlu tarafından Onur Belgesi ile ödüllendirildi. Kemer’de turizmin başlamasına öncülük ettikleri için Kemer Rotary Club tarafından 2007 yılında Meslek Hizmet Ödülü verildi. Kemer’de turizmi başlatan Şerife Alpasar’ın kızı Ayşe Alpasar, annesinin hayat hikayesini ve Kemer’in ilk dikiş makinesini Kemer Belediyesi Kültür Evi’ne bağışlamasını anlattı.
DİKTİĞİ ELBİSELER İNGİLTERE’DE ÇIĞIR AÇTI
Ayşe Alpasar, Mehmet Seyfullah’ın (Tatar Mehmet Efendi) kızı olan Şerife Alpasar, Ali Alpasar ile tanıştıktan sonra 1948 yılında evlendiğini ve Kemer’e gelin geldiğini söyledi. Ayşe Alpasar, annesi ve babasının zorluklar içerisinde yaşamlarını devam ettirdiğini ifade ederek, “Annem Kız Enstitüsü mezunu olduğu için dikiş öğrenmiş. Annem ve babam 1860’lı yıllarda turizme başlıyorlar. Kemer’deki ilk pansiyon annemle babama ait. Çok büyük savaş vermişler. Anneme Akif Şeker’den bir dikiş makinesi hediye geliyor ve annem terziliğe başlıyor. Köydeki kızların gelinliklerini dikiyor. 30’dan fazla öğrenci yetiştiriyor. Pansiyona gelen müşterilere şalvar ve şal gibi kıyafetler dikiyor. Soy adını hatırlayamadığım İngiltere’de Arthur adında bir yazar vardı. Eşi mankendi. O kadına bir elbise dikiyor ve siparişle 15-20 tane daha diktiriyorlar. Annemin diktiği elbiseler İngiltere’de Times ve diğer dergilerde yayınlandı. Annemin yaptığı elbiseler İngiltere’de çığır açmıştı.” dedi.
KEMER’E HER GELEN MİSAFİRİ EVİNDE AĞIRLIYORDU
Annesinin Kemer’in ilk pansiyonunun sahibi olduğuna dikkat çeken Ayşe Alpasar, “Annem, Kemer’e gelen vali olsun normal vatandaş olsun herkesi kendi evinde ağırlıyordu. Bir gün Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) hocaları tekneyle gezerken Kemer’i görüyorlar. Kemer’i çok beğeniyorlar ve Kemer’de tatil yapmak istiyorlar. Hocalara Kemer’de kalabilecek bir yer yok ama nahiye müdürüne mektup yazın belki köy evlerinde kalabilirsiniz diyorlar. Nahiye müdürüne mektup yazıyorlar ve “Para karşılığında 15 kişi Kemer’de kalmak istiyoruz” diyorlar. Nahiye müdürü de babam Ali Alpasar’a “misafirleri sen ağırla” diyor. Babam tamam diyor ama para karşılığı olmaz diyor. İçlerinden biri zar zor az bir miktar para veriyor. Gelen grup 15 kişi değil 30’un üzerindeymiş. Yatakları yeterli gelmemiş. Komşulardan temin etmişler. ODTÜ hocaları döndüklerinde öğrencilerine ve arkadaşlarına Kemer’i anlatmış. Bu iş daha sonra giderek büyümüş. Daha sonra küçük bir pansiyon yapmışlar. Babam hiçbir zaman müşteri demezdi, misafir derdi. Annem kendi yaptığı yiyecekleri misafirlere ikram ederdi. Mücver ve civge yemekleri İngilizlerin her zaman en çok beğendiği yemekler olurdu. Annem ve babam Kemer’de turizmin yayılması için çok savaş verdi. Turizm illaki Kemer’e gelecekti ama annem ve babam sabrederek ve azmederek 1960’lı yıllarda Kemer’e turizmi getirmiş.” diye konuştu.
ONUR BELGESİYLE ÖDÜLLENDİRİLDİ
Annesinin turizme yaptığı katkıların karşılıksız kalmadığını da anlatan Ayşe Alpasar, şunları söyledi:
“Annem ve babamın turizme verdiği desteklerden dolayı 1983 yılında Turizm ve Tanıtma Bakanlığı tarafından Talya Otel’de düzenlenen törenle dönemin Turizm Bakanı İlhan Evliyaoğlu tarafından Onur Belgesi ile ödüllendirildi. Çok gurur verici bir olay. Gazetelere de çıkmıştı. Annem ve babam çok başarılıydı. Hayata asla “at gözlüğü” ile bakmadılar. Gelenek ve göreneklerine bağlıydılar. Annem tam bir Cumhuriyet kadınıydı. Babam “inat edeceksin ama hayata karşı” derdi.
HAYAT HİKAYESİ DERS OLARAK OKUTULUYOR
Ayşe Alpasar, “Türk Turizmine Kanat Gerenler" adlı kitapta annesinin turizme yaptığı katkıların üniversitelerde ders olarak da okutulduğuna dikkat çekerek, “Yaklaşık 5 yıl önce annemin yanına geldiler. Annemin biyografisine bu kitapta yer verdiler. Bu kitap şu anda üniversitelerde ders olarak okutuluyor. Kendisiyle gurur duyuyorum. Müthiş bir başarı.” ifadelerine kullandı.
HATIRALARI YAŞASIN İSTİYORUM
Annesinin ve babasının hatırlarını yaşatmak için elinden geleni yapacağını aktaran Ayşe Alpasar, “Yeğenim Oliver Alpasar bana anneme ait olan ve Kemer’in ilk dikiş makinesini Kemer Belediyesi Kültür Evi’ne armağan edelim dedi. Ben de kabul ettim. Gelecek nesiller de bunları ve yaşanmışlıkları görsün istiyorum. Bu makineyi Kültür Evi Sorumlusu değerli ağabeyim Ramazan Kar’a emanet ediyorum. Genç kızlarımıza da hikayesini okuduğu zaman azim ve başarı örneği olsun isterim. Çünkü annem kızların okutulmasını ve elinde “altın bilezik” olmasını isterdi.” dedi.
Kemer Belediyesi Kültür Evi Sorumlusu Ramazan Kar ise Kültür Evi’nin Kemer’in ortak mirasının korunduğu ve yaşatıldığı bir yer olduğunu belirterek, “Rahmetli Ali Alpasar’ın eşi Şerife Alpasar’ın yıllarca kullandığı dikiş makinesini Kültür Evi’ne bağışladılar. Kendilerine çok teşekkür ediyorum.” dedi.