Geçtiğimiz günlerde bir kez daha alevlenen ve önemi bir kez daha ortaya çıkan Möntrö Boğazlar Sözleşmesi, bundan 86 yıl önce 20 Temmuz 1936 yılında imzalandı. Ukrayna- Rusya ilişkileri 24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle yeni bir boyut kazanmıştı. Başta ABD, AB ve NATO olmak üzere birçok ülke ve uluslararası kuruluş Rusya’nın bu girişimi kınarken bu ülkeyi küresel finansal sistemde izole etmek için yaptırım kararları da peş peşe gelmişti. Kimilerine göre savaş, kimilerine ise işgal hala sürüyor. Bu süreçte

Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının stratejik konumu ve önemi bir kez daha ortaya çıktı. Boğazlar coğrafi olarak iki kıtayı birbirinden ayırırken siyasi ve ticari olarak iki kıtayı ve denizleri de birbirine bağlıyordu. Bu nedenle Osmanlı Devleti ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin Boğazlar üzerindeki egemenliği 19. yüzyıldan bu yana önemli bir uluslararası konu olarak öne çıktı.  

Türkiye’nin Boğazların statüsünü değiştirmek iki savaş arası dönemde dile getirdiği talepler sonucu Montrö Boğazlar Sözleşmesi 1936 yılında imzalandı. Sözleşmeyle savaş ve barış zamanlarında İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi trafiğini düzenleyen kurallar belirlendi.

SÖZLEŞME İSVİÇRE’DE YAPILDI

Sözleşme İsviçre’nin Montreux kentinde Fransa, İngiltere, Bulgaristan, Japonya, Sovyetler Birliği, Türkiye, Romanya ve Yugoslavya devlet temsilcileri tarafından 20 Temmuz 1936’da imzalandı. 15 Ağustos 1936 itibarıyla da Türk ordusu tarafından boğazlar askerileştirildi. 

SAVAŞ GEMİLERİ GEÇİŞ REJİMİ

Montrö Boğazlar Sözleşmesi savaş gemileri geçiş rejimi barış zamanı, Türkiye’nin savaşan olduğu savaş zamanı, Türkiye’nin savaşan olmadığı savaş zamanı ve Türkiye’nin kendini savaş tehdidi altında saydığı zaman olmak üzere dört farklı durum için düzenlenmiştir. Anlaşmanın genel ilkesi serbest geçiş olsa da özellikle Karadeniz’in güvenliği için Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin lehine düzenlemeler yapılmıştır. 

BARIŞ ZAMANI

 Savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi için Türk Hükümeti’ne diplomasi yoluyla bir ön bildirimde bulunulması şarttır. 

 Karadeniz’de Karadeniz’e kıyıdaş olmayan devletlere ait savaş gemilerinin toplam tonajı 30 bin  tonu aşmamalıdır. 

 Karadeniz’e kıyıdaş olmayan devletler Karadeniz’e giriş tarihlerinden itibaren 21 günden çok kalamazlar.

 Karadeniz’e kıyıdaş olma durumlarına bakılmaksızın tüm devletlerin hafif su üstü gemileri, küçük savaş gemileri ve yardımcı gemileri belli şartlar dahilinde Boğazlardan geçiş özgürlüğünden faydalanır. Bu sınıflar dışındaki hattı harp gemileri ve denizaltıların geçişi ise Karadeniz’e kıyıdaş ülkelere serbesttir. 

 Boğazlardan transit geçişte yabancı deniz kuvvetlerinin en yüksek toplam tonajı 15 bin tonu aşamaz ve en fazla 9 gemiyi içerir. 

Savaş zamanında ise Türkiye savaşta değil ise savaşta olmayan devletlerin gemileri Karadeniz’e kıyıdaş olsun veya olmasın Boğazlardan barış zamanı koşullarına bağlı olarak geçebilirler. Savaşan devletlerin gemileri ise üç istisna haricinde Boğazlardan geçemezler. Eğer savaşan ülkelerin gemileri bağlama limanlarına gidiyorsa, Birleşmiş Milletler tarafından alınan zorlama önlemlerini uygulayacaklarsa ya da Türkiye’nin taraf olduğu bir yardım antlaşması çerçevesinde geçiyorlarsa Boğazlardan geçebilirler. 

Türkiye’nin savaşan bir taraf olması ya da savaş tehlikesi tehdidine kanaat getirmesi durumunda ise Boğazlardan savaş gemisi geçişi Türkiye’nin takdirine bırakılıyor.