Antalya Sanayici ve İşinsanları Derneği (ANSİAD) üyeleri ile bir araya gelen gazeteci, yazar, belgeselci Nebil Özgentürk, “Memleket, Sanat, Tarih ve Edebiyat” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Başkanlığını ANSİAD Şeref Üyesi Prof. Dr. Yusuf Örnek’in yaptığı oturumda Nebil Özgentürk, Kurtuluş Savaşı, Nazım Hikmet, Yaşar Kemal ve sanat dünyasının önemli isimleri ile ilgili yaptığı belgesellerden kesitler izletip anekdotlar aktardı.

Nebil Özgentürkk (6)

BELGESELCİ OLMANIN ÖYKÜSÜ

Konuşmasına kendi hayatından örneklerle başlayan Özgentürk, Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olduğunu belirterek, bir holdingde iyi bir iş bulmasına rağmen nasıl belgeselci olduğunu şöyle anlattı: “Babam, 1940’lı yıllarda 22 yaşındayken okuma-yazma öğrenmiş ve bütün çocuklarını okuttu. Babam hem İsmet İnönü ile tanışmış, hem de Sakıb Sabancı’yı sünnet etmiş birisi. Babam 13 yaşındayken bana kitaplar getirdi. İşletme fakültesini bitirip bir holdingde iyi iş buldum ama benim hayalim, bir sinema setinde çaycı olmaktı. O dünyaya girmek istiyordum. Evin son çocuğuyum ve babam çalışmamı istiyordu. İşletmeci olarak holdingde işe başlayacağım gün, babamın elini öpüp, adamı üzüp garajdan İstanbul’a gittim. Ertesi gün Atıf Yılmaz, Türkan Şoray, Yaman-Meral Okay çifti ile aynı masadalar. Ağabeyim Ali Özgentürk beni sanatçılarla tanıştırdı ve setlerde çay taşımak istediğimi söyledi. Atıf Yılmaz, sinemada iş olmadığını ve işime geri dönmemi istedi. 1984 yılında bir gazetede muhabir olarak işe başladım. Bunun sonunda yıllarca yazdım ve bugün 1002 belgesel ile halkın karşısındayım”.

TEMELİNDE YAZI OLAN BİR İŞ

Temelinde “Yazı” olan bir iş yaptığını belirten Nebil Özgentürk, asıl işinin metin yazarlığı olduğunu belirtti. Çetin Altan’ın ‘Bir orkestra şefi, orkestrayı yönetirken aldığı haz, o ay elde ettiği geliri harcarken aldığı hazdan daha çoksa, gerçek anlamda insanlığa katkı sunmakta ve mutlu olmaktadır’ sözünü örnek aldığını belirten Nebil Özgentürk, bir orkestranın 18 farklı parçayı yönetip alkış almasının parasal karşılığının olmadığını ifade etti.

Nebil Özgentürkk (2)

NAZIM HİKMET’İN HAYATI

Hazırladığı belgesellerden ayrıntılar aktaran Özgentürk, Nazım Hikmet ile Orhan Kemal’in cezaevindeki öykülerinden şöyle bahsetti: “Nazım Hikmet Bursa cezaevindeyken, şair Orhan Kemal’i öykü yazmaya ikna eder ve öyküler sayısız filme konu olur. Bugün hala yayımlanan diziler Gurbet Kuşları ve Hanımın Çiftliği dizilerinin yazarı Orhan Kemal’dir. Nazım Hikmet, 4 yıl önce hayatını kaybeden ressam Balaban’ı da Bursa cezaevinde yetiştirdi. Yaşar Kemal, Nobel edebiyat ödülünü defalarca hak etti ancak alamadı. Ancak İsveç’teki provokatörler bunu engelledi. Kendisi buna çok kırılmıştı”.

Nebil Özgentürkk (4)

TÜRKİYE’DE BELGESEL YAPMAK

Türkiye’de belgesel yapmanın kolay olmadığını belirten Özgentürk, bu kadar çok belgesel yapması hakkında ise şunları söyledi: “Başka ülkelerde bu kadar belgesel yaptırmazlar. Biz 1998 yıllarından itibaren kendimizi ispat etmek için bu işlere girdik. O yıllarda Banu Alkan’dan, Fatih Ürek’ten kalan zamanlarda ekranlarda yer bulabiliyorduk. Sevdiğimiz önemli insanların hayatlarını belgesel yaparak unutulmaz yaptık. Dolandırıcılar Kralı Raki diye bir adam vardı. Çetin Altan, Rıfat Ilgaz’ların arasında bunun belgesellerini yaptık. Bu belgeseli, dolandırıcılar bir daha böyle ahlaksızlık yapmasın diye yaptık. Ertesi hafta da Rıfat Ilgaz belgeseli çekerek, ‘Bu insanların haklarını yemeyin’ mesajı veriyorduk. Ben her şeye rağmen bu ülkeden çok umutluyum. Bu belgeselleri de bu nedenle yazdım. Bu ülkede bu kadar acı çekip, bu kadar sevmek böyle bir şey”.

Muhabir: NİHAT TOKLU