Türkiye’de çocuk olmak her geçen gün dahada zorlaşıyor. Bir yandan eğitimin dışına itilen yüzbinlerce çocuk, diğer yandan iş cinayetlerine kurban giden, istismara maruz kalan, sokakta hayata kalan milyonlarca çocuk. Çocuğa yönelik koruyucu politikaların yetersizliği çocukları istismar, yoksulluk, emek sömürüsü ve suç döngüsüne mahkum ediyor. Çocukları korunması gerekirken çocuk istatistikleri gerçekleri gözler önüne serdi.

Rapor Gerçekleri̇ Gözler Önüne Serdi̇ (3)

MESEM’de bugüne kadar 14 çocuk hayatını kaybederken, yüzlerce çocuk yaralandı. Ayrıca okulda olması gereken çocukları sermayeye teslim eden Milli Eğitim Bakanlığı, adeta çocuk işçi bulma kurumuna dönüştü. Sınıfta olması gereken çocuklara günde bir öğün yemek verilmezken çocukları ucuz iş gücü olarak kullanılıp kamu kaynaklarını sermayeye aktarılıyor.  Okul çağında olmasına rağmen yaklaşık 1 milyon 584 bin öğrenci eğitim dışında kaldı. Sadece 2022-2023 yılları arasında 437 bin 169 öğrencinin örgün eğitimi bırakması, eğitim sisteminin niteliği konusunda endişeler doğuruyor.  Ayrıca sokaklarda, tarlada, fabrikada çalıştırılan, şiddetin, istismarın, zorla ve erken yaşta evliliklerin kurbanları olan milyonlarca çocuk bulunuyor. 

TÜİK’in verilerine göre 2024 yılında 16-17 yaş grubunda bulunan 9 bin 354 kız çocuğu farklı yaş gruplarındaki erkekler ile evlendirildiği belirtildi. TÜİK’in verilerine göre 2024’te, kayıtlı toplam çocuk işçi sayısı 1 milyon 474 bine ulaşırken kayıt dışı çalıştırılan çocuklar da dikkate alındığında çocuk işçi sayısı 3,5 milyona yaklaştığı öngörülüyor.

TÜİK 2023 yılı verilerine göre ise güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 537 bin 583 oldu ifade edildi.

Rapor Gerçekleri̇ Gözler Önüne Serdi̇ (2)

ÇOCUK İŞÇİLER ÖLÜYOR

Çocuk işçi cinayetleri ise her geçen gün yaşanıyor.  İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi güncel verilerine göre 2010 yılında 83 bin 393 çocuk suça sürüklenirken 2024 yılında bu 3 buçuk katı artarak 285 bin 292 çocuk suça sürüklendiği görüldü. İSİG verilerine göre 2013-2024 yılları arasında en az 742 çocuk işçi hayatını kaybetti.  Sadece 2025 yılı mart ayında 15-17 yaş arası 6 çocuk/genç işçi iş kazasında öldü.

7 MİLYON ÇOCUK YOKSUL

Yakın tarihte ortaya çıkan veriler gerçekleri sert bir şekilde gözler önüne sererken ülkede çocukların yoksulluk çektiği gerçeği de unutulmamalı. AB ülkeleri arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranına sahip olan Türkiye'de oran yüzde 30'un üzerindeyken, 27 AB ülkesinin ortalaması yüzde19 seviyesinde.

Rapor Gerçekleri̇ Gözler Önüne Serdi̇ (1)-2

TEPAV tarafından yapılan çocuk yoksulluğu araştırmasına göre, 2023 yılında Türkiye'de 22,2 milyon çocuğun 7,6 milyonu göreli yoksulluk sınırının altında yaşadığı ortaya çıktı. Yetişkin yoksulluğu yüzde 17-18 civarında seyrederken, çocuk yoksulluğu oranı yüzde 33- 34 aralığında değişiyor. Verilere göre ise çocuk yoksulluğu yetişkin yoksulluğunun iki katına ulaşmış durumda.

ÇOCUKLAR CİNSEL ŞİDDETE MARUZ KALIYOR

Türkiye’de istismar vakalarında çocukların yüzde 24,7’si fiziksel, yüzde 49,4’ü cinsel şiddete maruz kalıyor.  TÜİK verilerine göre, 2023 yılında 25 bin 685 çocuk cinsel suç mağduru olarak kaydedilmiş, 2022 yılında ise bu sayı 31 bin 890 olarak kayıtlara geçmişti. 2021 yılında ise cinsel suç mağduru olan çocuk sayısı 27 bin 739'du. 2021 ila 23 yılları arsında toplam 85 bin 314 çocuk cinsel suçlardan mağdur olduğu iddiasıyla güvenlik birimlerine getirildi. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye genelinde başsavcılıklar tarafından çocukların cinsel istismarına ilişkin açılan dosya sayısı 2015 ile 2023 yılları arasında yaklaşık iki katına çıkmıştır. 2023 yılında yürütülen 66 binden fazla soruşturmanın her birinde en az bir çocuk mağdur olarak yer aldı. Adalet Bakanlığı’nın yayınladığın Adalet İstatistikleri 2024 raporuna göre 2015 ila 2024 arasında Çocukların cinsel istismarına yönelik açılan dosya endeksi 100’den 184’ yükseldi.

Rapor Gerçekleri̇ Gözler Önüne Serdi̇ (1)-1

Konuyla ilgili konuşan Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCIM) Antalya Şube Başkanı Füsun Ergün Öztürk, 2017 yılından bu yana 5 bin’den fazla çocuk istismarı ihbarı aldıklarını Türkiye genelinde her gün ortalama 6-7 ihbar geldiğini ifade etti. Öztürk, aslında ihbarların aratmasının nedenini çocuklara yönelik cinsel istismar farkındalığının artmasına yol açtığını söyledi. Yani ihbarların artması demek çocukların ebeveynlerin bilinçlendiğini ortaya koydu.

FARKINDALIK ARTIKÇA İHBAR ARTIYOR

1990’lı yılların başından beri Türkiye’de çocuk haklarına dair istatistikler tutulduğunu belirten Öztürk, aynı dönemde Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalayarak bu alanda önemli bir taahhütte bulunduğunu vurguladı.

Avrupa’da bile çocuk haklarının tanınması ve öğretilmesi 1950’lerde başlamışken, ülkemizde bu konuda uzun yıllardır süregelen bir süreç olduğunu dile getiren Öztürk, konuşmasında şu sözlere yer verdi:

Rapor Gerçekleri̇ Gözler Önüne Serdi̇ (6)

“Çocuk istismarı, küresel bir problem güçlünün güçsüzü bir şekilde istismar ettiği gerçeği dünyanın her yerinde görülmektedir. UCIM olarak fark ettiğimiz önemli bir nokta, farkındalık arttıkça istismarın değil, ihbarların arttığıdır. Eldeki veriler, çocuk istismarının arttığını göstermiyor farkındalığın arttığını gösteriyor. Dijital ortamdaki istismar vakalarının arttığını söyleyebiliriz. Özellikle dijital zorbalık, çocuklar arasında yaygınlaşmakta”

Suça sürüklenen çocukların sayısındaki artışın en büyük sebebi ekonomik faktörler olduğunu vurgulayan Öztürk, konuşmasında “Aileler, maddi imkansızlıklar nedeniyle çocuklarını erken yaşta çalıştırmaya yönelmekte. Çalışmaya zorlanan çocuklar, sokakta büyüyerek suça karşı savunmasız hale gelmekte ve bu durum, onların suç ortamına sürüklenmesine neden olmaktadır. Suça sürüklenme sürecinin başlangıcı, erken yaşta çalışmaya başlamakta” ifadelerini kullandı

İSTİSMARIN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR

UCIM olarak farkındalık yaratmak adına birçok faaliyet yürüttüklerini, dava süreçlerine katılım sağladıklarını, bu davaları basında yayımlayarak kamuoyuna duyuruyor ve alınan cezaların caydırıcı olmasını sağlamak amacıyla paylaştıklarını aktaran Öztürk, bu adımların toplumda önemli bir etkisi olduğunu Öztürk, konuşmasında şu sözlere yer verdi:

“Öncelikle, istismara maruz kalan çocuklar bu haberleri okuyarak cesaretleniyor, ‘UCIM’de bize destek olacak ablalarımız, avukatlarımız var. Yalnız değiliz, korkmamalıyız, konuşmalıyız’ diyerek ihbarda bulunmaya yöneliyorlar. Ayrıca, basında büyük puntolarla yazılan cezalar, istismarcıları durdurabilir ve onları suç işlemeye teşvik eden ortamdan uzaklaştırabilir. Bu nedenle basının etkisi bizim için çok kıymetli. Farkındalığı arttırmak amacıyla ebeveynlere ve çocuklara eğitim vererek istismarın önlenebileceğine inanıyoruz ve uygulamalarımızda bunun mümkün olduğunu görüyoruz.” 

ÇOCUKLARIN CESUR DAVRANIŞI UMUT OLMALI

Son yıllarda farkındalığın artmasıyla birlikte çocukların, ‘UCIM’in ihbar hattına doğrudan ulaşarak yaşadıkları istismarı bildirme cesareti gösterebildiğine değinen Öztürk, “Örneğin, ‘Bana böyle davranılıyor, evde şu kişi tarafından istismara uğruyorum’ diyerek bizzat ihbarda bulunuyorlar” dedi.   

Devletin bu sürece verebileceği desteklerden biri, aile ve sosyal politikaları ön plana çıkarmak olduğunu söyleyen Öztürk, “UCIM’e gelen ihbarların ilgili birimlere yönlendirilmesi sağlanabilir. Nihayetinde, aile ve sosyal politikalar birimleri olmasa biz bu süreci tek başımıza yönetemeyiz. Çocuğu koruyup onu istismarcılardan uzaklaştırabilecek en büyük güç devlettir” diye konuştu.

Rapor Gerçekleri̇ Gözler Önüne Serdi̇ (5)

UCIM avukatlarımız nöbet usulü çalışarak gelen ihbarlara 24 saat içinde geri dönüş yaptığını söyleyen Öztürk, konuşmasında “Hukuki yönlendirme ihtiyacı olan ailelere, çocuklara veya öğretmenlere destek sağlıyoruz. Gerekli durumlarda doğrudan mahkemeye müdahillik talebimizi sunuyoruz. Ayrıca UCIM bünyesinde bir hukuk komisyonu bulunmakta olup, tüm ihbarlara yönelik değerlendirme süreci bu komisyon tarafından yürütülmektedir” ifadelerine yer vererek sözlerine son verdi.

Muhabir: ABDULREZZAK KILIÇ