Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ile ilgili açıklamada bulundu. Meclis, şu sözlere yer verdi:
"Kadınlara yönelik şiddet toplumsal bir yaraya çözüm arayışı. Kadınlara yönelik şiddet, ne yazık ki dünyanın her köşesinde süregelen ve çözülmesi gereken ciddi bir toplumsal sorundur. Bu durum yalnızca bireylerin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü değil, aynı zamanda toplumsal adalet ve eşitlik ilkelerini de tehdit etmektedir. Kadına yönelik şiddet, fiziksel saldırı, psikolojik baskı, ekonomik kısıtlamalar ve cinsel taciz gibi birçok kendini gösterebilir. Bu çeşitlilik, sorunun çok yönlü bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini ortaya koymaktadır.
KADINA ŞİDDETİN TEMELLERİ
Kadına yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği yatmaktadır. Patriarkal kültürlerin derinleştiği bu eşitsizlik, kadınları ikinci plana iten bir anlayışa dayanır. Şiddet, kimi zaman ekonomik zorlukların, kimi zaman da bireysel çfke ya da güvensizliklerin bir dışavurumu olarak ortaya çıkar. Ancak bu bireysel nedenlerin ötesinde, toplumsal normların, eğitim eksikliğinin ve hukuki yaptırımların yetersizliğinin büyük bir payı vardır.
ŞİDDETİN SONUÇLARI
Kadına yönelik şiddet, mağdurlar vüzerinde yalnızca fiziksel hasar bırakmaz; aynı zamanda ruhsal travmalara, özgüven kaybına ve sosyal izolasyona yol açar. Toplum geneline baktığımızda, kadınların aktif rol aldığı alanlarda azalma, ekonomik üretkenlikte düşüş ve genel huzursuzluk gibi olumsuz etkiler gözlemlenir. Bu nedenle, şiddeti önlemek bireysel bir mesele olmanın ötesine geçer; toplumsal bir zorunluluktur.
ÇÖZÜM YOLLARI
Kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için çok yönlü bir yaklaşım gereklidir:
1. Eğitim: Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi, çocuk yaşlardan itibaren verilmelidir. Erkek çocuklara empati ve eşitlik anlayışı kazandırılmalı, kadınların toplumdaki değeri vurgulanmalıdır.
2. Hukuki Düzenlemeler: Şiddeti önleyecek caydırıcı yasalar oluşturulmalı ve mevcut yasalar etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Kadınlar için adalet sistemine erişim kolaylaştırılmalıdır.
3. Ekonomik Destek: Kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları, şiddet döngüsünden çıkmalarını sağlar. Bu nedenle, kadın istihdamı artırılmalı ve girişimcilik desteklenmelidir.
4. Farkındalık Kampanyaları: Medya ve sivil toplum kuruluşları, şiddetle ilgili farkındalık yaratmalı ve bu konuda sessiz kalınmamasını teşvik etmelidir.
5. Sığınma Evleri ve Psikolojik Destek: Şiddet mağdurlarının güvende hissedeceği sığınma evleri yaygınlaştırılmalı ve mağdurlara psikolojik destek sunulmalıdır.
SONUÇ
Kadına yönelik şiddetin son bulması, bireylerin ve kurumların ortak çabasını gerektirir. Bu mücadele, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun özgürleşmesi ve ilerlemesi için gereklidir. Daha adil ve eşit bir dünya için, kadınların haklarını korumak ve onlara yönelik şiddeti sona erdirmek bir seçenek değil, bir zorunluluktur.
Kadına yönelik her türlü şiddete sessiz kalmak şiddeti onaylamaktır. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliğini ve şiddetsiz bir toplumu inşa edebilmek için dayanışmamızı ve mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”