Son dönemlerde yapı denetiminde tartışmalar gündemde yerini alamaya devam ediyor.2019 yılından itibaren yapı denetim havuz sisteminden geliyor ve denetlenenle denetleyen arasındaki ticari bağ koparılmıştı. Ancak söz konusu durum Resmi Gazetede yayımlanan karar kapsamında müteahhitler 500 m2’ye kadar kendi yapı denetim kuruluşunu seçebilecek. 500 m2 üzeri yapılarda ise müteahhitler havuz sistemi tarafından belirlenen iki yapı denetim kuruluşundan bir tanesini tercih edebilecek. Konuyla ilgili konuşan İMO Antalya şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, yapı denetimiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Başkan Akdoğan, denetlenen kişinin, denetleyeni seçemeyeceğini aktardı. Başkan Akdoğan, aynı zamanda yapı denetim sisteminde ekonomik kaygıların ön planda tutulduğunu vurguladı.
“HAVUZ SİSTEMİ GELİNCE İŞLER TAM TERSİNE DÖNDÜ”
İMO Başkanı Akdoğan Çevre Şehircilik Bakanlığının, yapı denetim kuruluşları tarafından bunu yapmaya mecbur kılındığını ifade ederek, “Yetkiyi eline alan bu yetkiyi doğru kullanmıyor. Havuz sistemine geçilene kadar müteahhitler, yapı denetimlerinden istediği işi istediği rakama yaptırıyordu ve bu durum serbest piyasa koşulları içerisinde tabiri caizse yapı denetim kuruluşlarının canını okuyordu. Minimum ücretlere denetim yaptırıyorlardı ve bu da şekli bir denetim oluyordu” şeklinde konuştu.
Başkan Akdoğan Konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Yapı denetim kuruluşları, müteahhitlerden çok çekiyordu o dönemde. Ancak 2019 sonrası havuz sistemi gelince işler tam tersine döndü. Burada müteahhitler, yapı denetimlerinden çekmeye başladı. Yapı denetim kuruluşları, "İş seçmeye; şu işi alırım, bu işi alırsam şu kadar parayı alırım. Bugün beton dökemezsin, yarın gelirim" gibi bir tutum sergilemeye başladı. Artık tabiri caizse bu sefer yapı denetim kuruluşları müteahhitlerin canını okumaya başladı.”
“DENETLENEN KİŞİ, DENETLEYENİ SEÇEMEZ”
Asıl sıkıntı yetki alanın, yetkiyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmasıdır. Yetkinin kamu yararı gözeterek kullanması gerektiğine vurgu yapan Başkan Akdoğan, “Maalesef ki bu çok gerçekleştirilmiyor. Bakanlık böyle bir adım attı ve bunu çok doğru bulmuyoruz. Çünkü denetlenen kişi, denetleyeni seçemez. Eğer bugün gerçekten işini doğru yapmayan, müteahhitte kendi yetki ve sorumluluklarının dışında ekstra taleplerde bulunan yapı denetimleri varsa, bakanlığın bunları denetleyip gereğini yapması gerekirdi. Bakanlığın denetimini artırması gerekirdi. Yapı denetimin kuruluşu müteahhitten ekstra para istiyorsa veya inşaata beton döktürmüyorsa, fazladan taleplerde bulunuyorsa, bunun tespitini bakanlık yapmalı ve görevini kötüye kullanan yapı denetim kuruluşuyla ile ilgili gereğini yapmalıdır. Son değişiklikle birlikte yine denetlenenin denetleyenin seçtiği bir sisteme dönüş oldu. Bu durum 2019 yılından önceki gibi denetim zafiyetlerine sebep olacaktır” şeklinde konuştu.
“MALİ KAYGILAR ÜZERİNE KURULMUŞ BİR SİSTEM”
Yetki alanın, yetkisini kendi çıkarları doğrultusunda kötü niyetli kullanmasından kaynaklandığını söyleyen Başkan Akdoğan, “Bir diğer husus da bakanlık için geçerli istediği denetleme kıstaslarını, bakanlığın vermiş olduğu fiyat tarifesiyle gerçekleştiremezsiniz. Bugün bakanlık “Yapının yaklaşık maliyetinin yaklaşık yüzde 1.5'ine siz bu binayı denetleyin” diyor.Onlarca teknik insan çalışıyor, yerlerine ziyaretler yapılıyor, vergisel boyutları var. Bunları üst üste koyduğunuzda bakanlığın belirlemiş olduğu ücrete sağlıklı bir denetim mekanizması kurulamaz. Bunu bakanlık da biliyor. Yapı denetim kuruluşları açısından sıkıntının en temeli buradan başlıyor. Yapı denetim sistemi, mali kaygılar üzerine kurulmuş bir sistemdir. Mali kaygılar üzerine kurulmuş bir sistemden sağlıklı bir denetim elde edemezsiniz” diye konuştu.
“OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ DENETLENMİYOR”
Belediyeler, meslek odaları ve birçok kurum bu denetimin bir parçası olduğunu dile getiren Başkan Akdoğan, “Deprem bölgesinde yapı denetimli binaların kötü bir performans vermediğini söyleyemeyiz. Deprem bölgesinde, yıkılan yapı denetimli bina oranı çok düşük. Burada yapı denetim kuruluşları tüm payeyi kendilerine çıkarıyor ancak yapı denetimli binalardaki yıkım oranının düşük olmasında 2000 sonrası beton, inşaat demirindeki gelişmeler ve yönetmelik revizyonları da en az yapı denetim sistemi kadar etkili. Tüm bu gelişmeler ışığında, biz doğru bir denetim sistemini nasıl oluşturacağız? Bu, ekonomik kaygı temelli bir denetim sistemi olmamalıdır. Bunun önüne geçmemiz gerekiyor. Ekonomik kaygıların olduğu bir sistemde yapılar olması gerektiği gibi denetlenemez. Günümüzde tüm yapı denetim kuruluşları taşıyıcı sistemi denetliyor. Ancak, mimari kısma geçtiğinizde elektrik ve makine gibi alanlarda denetim yapılmıyor” diye konuştu.
“YAPI DENETİMLERİ DENETLENİRSE BU SORUNLAR”
İMO Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, taşıyıcı sistemle ilgili denetim, yapı denetimleri neredeyse tamamı tarafından yapıldığını ifade ederek “Mimari ve elektrik-makine kısımlarındaki denetimlerde yetersizlikler var. Eğer ekonomik kaygılar bir kenara bırakılırsa, yüzde 1,5 denetleme payı artırılır ve yapı denetimleri denetlenirse bu sorunlar çözülebilir” sözlerine son verdi.