Antalya’nın spiritüel yaşam koçu Nezahat Yalman Güneri, özel yollarla insanlara yol göstermeye devam ediyor. Aura konusunda konuşan Güneri, auranın önemine değindi.
“AURASI NE KADAR KÜÇÜLMÜŞ”
Güneri, “Birisinin yanından geçtiğimde ne kadar mutsuz, içinde hangi fırtına var acaba diye hissediyorum. ‘Aurası ne kadar küçülmüş, acaba ne sorunu var ki içinden çıkamıyor’ diyorum ya da ‘Ne kadar neşeli, aurası çok geniş çok mutlu, bugün mutlu bir güne uyanmış’ diyebiliyorum. Kişiyle konuştuğumuzda aurasını görüyoruz ya da problemini anlayabiliyoruz. Kişi derdini anlattığında daha iyi çözüm bulmuş oluyoruz. Bunun yanı sıra kişinin her şeyi kendinden kendine olduğuna inanıyorum. Biz sadece aracıyız burada” sözleriyle auraya değindi.
“DOĞRU-YANLIŞ DİYE BİR ŞEY YOK”
Güneri ayrıca, güzel-çirkin gibi zıtlıklara da değindi; “Aslında hayatta iyi kötü, güzel çirkin, doğru yanlış diye bir şey yok. İyinin içinde ne kadar bir sürü iyi varsa, kötünün içinde de iyi var aslında. Bunu görebilmektir önemli olan. Doğru olan her şey doğru ama yanlışın içinde de bir doğru var, önemli olan onu görebilmek.
Ben iyiyi kötüyü, güzeli doğruyu, Güzeli çirkini doğruya yanlışı görebiliyorsam, onun içindeki güzellikleri görüp geçmişe bakmadan hayatımı o an yaşayabiliyorsam, çünkü geleceği de bilmiyoruz. Hani ben buradan kalkıp giderken ne olacağını bilemiyorum. Tamamen bir belirsizlik içerisindeyiz ve o belirsizliğe hakim olup o anı yaşamamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
“O ZAMAN BAKIŞ AÇIMIZ DEĞİŞECEK”
Güneri, “O zaman hayatımızdaki farkındalıkları göreceğiz. O zaman bakış açımız değişecek. Önce kendimiz, sonra bir başkaları. Çünkü biz değiştikçe çevremizdeki insanlar da değişecek. Biz değiştikçe ailemiz, o bakış açısı değişecek ve seni olduğun gibi kabul edecek. Bir insan bir farkındalık yakalıyor. Yola çıkıyor aslında burada o yolda kendi bulma yolu oluyor. Spiritüel dediğiniz bu oluyor biz kişinin kendisini bulmasına yardımcı oluyoruz” diye belirtti ve sözlerine devam etti.
“ÖNCE TABİİ Kİ DOKTORU”
“Şimdi şöyle, onu en başta yazarsan çok sevinirim. Asla kötü durumu olan, kendini kaybeden kişilerle çalışırken doktor muhakkak görmesini istiyorum ben. Doktorumuzla birlikte çalışmayı tercih ediyorum. Ama her zaman tıp da buna sağlık durumundan önemli olarak düşünüyorum ben. Yani işte kişi benim böyle bir psikolojik sorunum var. Bunun için geldim dediğin de doktorunuz var mı diye soruyorum. Bir doktorla görüştünüz mü bu konuda ne dedi diye soruyorum. Tabii ki benim elimden gelen bir şey varsa yapıyorum ama önce tabii ki doktoru...
Bir bağımlı kişinin bana geldiğinde ben ona ne verebilirim? Ben sadece ona konuşabilirim. Anlatabilirim. Yaptığı şeyin yanlış olduğunu anlatabilirim. Ama bir tıp onu iyileştirmek için gereken ilacı verir. Ne yapması gerekiyorsa ben ona sadece koştuk yapabilirim. Yani yanımda yürüyebilirim. İşte anlattıklarını dinleyebilirim. Farkındalık yaratabilirim. Ama diğer tedavisini yapamam” diye belirtti.
“ALTIN MELEK ÖDÜLÜ ALDIM”
Altın Melek ödülü aldığına değinen Güneri, “Geçmiş yıllarda Altın Melek ödülü aldım. Bu zamana kadar seanslar ve eğitimler verdim sürekli. Bundan sonra bir konuşmacı olarak yüzlerce kişiye dokunmamı istiyorum. TEDX ya da bir okulda bir seminer, konferans ve sempozyum gibi bir yerde bunu anlatmak istiyorum. Daha çok kişiye ulaşmak istiyorum. Çevrem hep benim onlara şifa olduğumu söyler. Bu onların görüşü, onların takdiri. Böyle bir şifam da varsa neden daha çok kişiye ulaşmayayım ?” diyerek sözlerini sonlandırdı.