Yeni yılın ilk günlerinde spor salonlarına yapılan üyelikler, diyet listelerinin düzenlenmesi ve daha sağlıklı bir yaşam için alınan kararlar, motivasyonun en yüksek olduğu döneme denk gelir. Ancak bir süre sonra, bu hedeflere ulaşmanın göründüğü kadar kolay olmadığı fark edilir. Bu noktada, beden algımız ve kendimize nasıl baktığımız devreye girer.

“BU ALGI, YALNIZCA FİZİKSEL GÖRÜNÜME DAYANMAZ”

Konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı'na konuşan Onma Psikoloji'den Psikolog Buse Şimşek, “Beden algısı, bireyin kendi bedenine dair zihinsel ve duygusal değerlendirmelerini ifade eder. Bu algı, yalnızca fiziksel görünüme dayanmaz; aynı zamanda kişinin kendisiyle kurduğu ilişkiden, çevresinden aldığı geri bildirimlere kadar pek çok faktör tarafından şekillenir. Yeni yıl kararları kapsamında hedeflediğimiz değişimlere ulaşamamak, zaman zaman beden algımız üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir” ifadelerini kullandı.

Birçok insanın yeni bir egzersiz veya diyet programıyla hedeflerini gerçekleştiremediğini belirten Psikolog Şimşek, daha sonra şunları söyledi:

“Birçok insan, yeni bir egzersiz veya diyet programına başladıktan kısa bir süre sonra hedeflerini gerçekleştiremediğinde hayal kırıklığı yaşayabilir. Bu hayal kırıklığı, bedenle ilgili olumsuz düşünceleri artırabilir ve özsaygıyı zedeleyebilir. Ancak burada önemli olan, değişim sürecinin iniş ve çıkışlarla dolu olabileceğini kabul etmektir. Alışkanlıklar, beynimizin otomatik pilot sistemiyle işler. Yıllardır süregelen bir davranış kalıbını değiştirmek, beynin direnişiyle karşılaşabilir. Yeni bir egzersiz rutinine başladığımızda, kaslarımızın ağrıması, alışkanlıklarımıza bağlı olarak motivasyonumuzun azalması ya da "bırak" sinyalleri gönderen bir iç sesle mücadele etmemiz çok normaldir.”

Kişisel bakım rutinlerinin sevgi ve özeni ifade ettiğine değinen Psikolog Buse Şimşek, “Kişisel bakım rutinleri, bireyin bedenine gösterdiği sevgi ve özeni ifade eder. Ancak bu süreç, bir zorunluluk veya dış baskılara boyun eğmek yerine, öz değerin bir yansıması olmalıdır. Kendine şefkat yaklaşımı, "eksikliklerime rağmen değerliyim" düşüncesini benimsememize yardımcı olur. Bu yaklaşım, yalnızca daha iyi bir beden algısı değil, aynı zamanda daha güçlü bir psikolojik dayanıklılık sağlar. Yeni yıl hedefleri sürdürülebilir ve gerçekçi olmalıdır. Küçük, ulaşılabilir hedeflerle başlamak ve bu hedefleri kişisel değerlerle ilişkilendirmek, uzun vadede daha sağlıklı sonuçlar doğurur. Örneğin, haftada bir gün yürüyüş yapmak gibi basit bir karar, bir süre sonra alışkanlığa dönüşebilir ve kendimizle olan ilişkimizi olumlu yönde etkiler” diye konuştu.

“YENİ YIL, YENİ HEDEFLER DEĞİLDİR”

Öte yandan Onma Psikoloji'den Psikolog Buse Şimşek, yeni yılı insanların her haliyle kabul etmesi gerektiğini vurgulayarak, “Yeni yıl kararlarınızı alırken unutmayın kendinize verdiğiniz değeri yalnızca dış görünüşünüz üzerinden ölçmek, uzun vadede hem beden algınızı hem de psikolojik sağlığınızı olumsuz etkileyebilir. Bunun yerine, kendinizi olduğu gibi kabul ederek, özşefkatle hareket etmek, hem bedeninize hem de ruhunuza iyi gelecektir. Unutmayın, gerçek değişim dışarıdan değil, içeriden başlar. Yeni yıl, yeni hedefler değil, yeni bir bakış açısı kazanma fırsatıdır” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA