Sürücü deyince insanın aklına hemen bilgili, karşısındaki saygılı sürücüler geliyor.
Ama nedense ülkemizde böyle sürücülere rastlamak mümkün değil sanırım.
Neden mi?
Çok basit,
Gidin ülkemizin neresine olursa olsun yollarda bir hız kesme açısından tümsekler var.
O kadar ülke görüyoruz TV’lerde izlediğimiz filmlerde kesinlikle böyle bir uygulama yok.
Ama bizde?
En dik alası var.
Hem de geceleri de kendiliğinden aydınlatmalı.
Gidin yabancı ülkeye bir bakın bakalım bunlar var mı?
Hayır yok kesinlikle.
Olacağını da sanmıyorum.
Neden mi?
Sürücülerin birbirine ve insanlara saygısından olsa gerek.
Avrupa ülkesinde bir yaya, yaya geçidinin başına gelsin, sürücü onu metrelerce öteden gördü mü hemen ayağını gazdan çekiyor, yaya geçidine inse de, inmese de yavaşlıyor.
Türkiye’de ise insanın yaya olma şansı kocaman bir SIFIR.
Denemesi bedava.
Çıkın caddelere, sokaklara bir bakın bakalım.
Oralardaki kavşaklarda yaya geçitleri nasıl.
Yaya geçidi değil mübarek otomobil park yeri.
Geliyor sürücü abiiim. Hop duruyor hemen yaya geçidinin üzerinde.
Çünkü Yaya geçidi hemen hemen yer yerde aynı.
Araçların durması gereken kırmızı ışıktan önce de ondan.
Efendim koyun ışıkları yaya geçitlerinden önce.
Dikin polisi de başına.
Yaya geçidinde duran sürücüye basın cezayı.
Aha ceza yazarken acımayın lüks arabaymış, ceza yazılmazmış diye.
Bakın bakalım yayalara saygı nasıl olurmuş görürsünüz.
Bir de araç sürücülerinin birbirine saygısı olmadığını söylersek kızmayın bize.
Kavşaklarda yolların önem derecesini bilmeyen çok sürücümüz var.
Tali yoldan çıkıyormuş, anayoldan gidiyormuş hiç takmıyor.
Burnu aracının burnu girdi mi yola, sanki o yolun fatihi o aracın sürücüsü.
Kimseyi takmıyor ve yürüyor.
Kaza oldu mu da, hemen çığrınıyor.
“Ben kavşağı girmiştim”
Ne fayda polis kuralları uygulamak zorunda.
Tali yoldan çıkan hatalı.
Veriyor kusuru ona, bu kez de polis ana caddeden giden sürücünün adamı oluyor hemen gözlerde.
Yok beyler-bayanlar olmuyor.
Önce sevin. Sonra saygı duyun. En sonunda da kurallara uyun ki, yasalar sizi de yakmasın.
