Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM tarafından düzenlenen 12. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi-TSRM 2024, geçtiğimiz günlerde Antalya Belek'te gerçekleştirildi. 27 ülkeden 100’den fazla yabancı katılımcı, toplam 800’den fazla katılımcıyla gerçekleştirilen kongrede, “Bir Kadının Üreme Sağlığı Genel Sağlığıyla Bağlantılı Mıdır?, Transfer Edilecek Doğru Embriyo Nasıl Seçilir?, Tüp Bebek Başarısını Artırma Arayışında Teknoloji Ve Biyoloji, AI (Yapay Zeka) İle Embriyo Seçimi, Üreme Genetiğinde Yeni Teknolojiler, Doğurganlığın Korunmasının Psikolojik Önemi” gibi önemli konu başlıkları her yönüyle tartışılıp, güncel veriler sunuldu. Basın toplantısına; Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkanı ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Barış Ata'nın yanı sıra Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gürkan Bozdağ, Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Genel Sekreteri Prof. Dr. Yaprak Üstün, Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği'nin yönetim kurulu üyeleri ile basın mensupları katılım sağladı.
ÜREME SAĞLIĞI VE İNFERTİLİTE DERNEĞİ'NİN PROJELERİ TANITILDI
Hem sürekli eğitim ihtiyacını karşılayan, hem de en üst düzey akademik tartışmaların yer aldığı kongrede, Türkiye’den 168 konuşmacı ve oturum başkanının, 12 ülkeden 30 yabancı bilim insanının görev aldığı oturumlarda yeni gelişmeler katılımcılarla paylaşıldı. 10 Bilimsel Oturum, 76 Yuvarlak Masa Toplantısı, 3 Uydu Sempozyumu, 3 Hemşirelik Oturumu ve ASRM Kursu’nun yapıldığı bilimsel programda; 55 Sözel Bildiri, 4 Video Bildiri sunuldu. Kongrede, 21. yılını kutlayan derneğin yeni kurumsal kimliği ile üreme sağlığı ve kısırlıkla ilgili bilgiye ihtiyacı olan bireylere bilimsel, objektif, ticari kaygıdan uzak bilgi sağlamakla ilgili projeleri tanıtıldı.
EN ÖNEMLİ SORUN DOĞURGANLIK HIZINDAKİ DÜŞÜŞ KONUŞULDU
Kongrenin açılışı, tüm dünyada ve ülkemizde en önemli sorunlardan birisi olan doğurganlık hızındaki düşüşe karşı, International Federation of Fertility Socities tarafından hazırlanan global farkındalık ve savunuculuk kampanyası “More Joy” un tanıtımı ve Türkiye ayağının başlangıcıyla yapıldı.
Kongrede, doğurganlığın azalmasının sadece ülkemizle sınırlı olmadığı ver global bir sorun olarak tanındığına değinildi. Kongrenin basın toplantısında konuşan Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği'nni yönetim kurulu üyeleri, "OECD’nin Glance at Society 2024 raporuna göre doğurganlıktaki düşüşün en önde gelene nedeni ekonomik sorunlar ve gelecek endişesi olarak görünüyor. Çocuksuz çiftlerin büyük kısmı çocuk sahibi olmamayı seçtikleri için doğurmadıkları görünüyor. Devletlerin bu çiftlere sağladığı önemli maddi destekler veya haklar, Güney Kore ve Finlandiya gibi ülkelere baktığımızda doğurganlığı istendiği gibi artırmıyor. İnsanların gelecek beklentileri ve tercihlerini değiştirmek tıbbın elinde olmasa da çocuk sahibi olmak istediği halde çocuk yapamayan bireylere verilecek desteklerin daha etkin olacağı görünmekte. Kısırlığın her 6 kadından birini etkilediği düşünüldüğünde nüfusun yaklaşık %17’sine ulaşmak mümkün." açıklamalarında bulundu.
ÜREMEYE YARDIMCI TEDAVİLER İÇİN VERİLEN DESTEK ARTIRILMALI
Türkiye'deki doğurganlığı artırmak ve çiftlerin nüfusu koruyacak en az 3 çocuk sayısına ulaşabilmesi için önerilerini paylaşan derneğin yönetim kurulu üyeleri, şu açıklamalara yer verdi:
"Öncelikle üremeye yardımcı tedaviler için verilen desteğin kapsamının genişletilebileceğini düşünüyoruz. 3 çocuk hedefine ulaşabilmek için tedavi desteğinin hiç çocuğu olmayan çiftlerden 1 hatta 2 çocuğu olup da kısırlık sorunu yaşayan çiftleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi faydalı olacaktır. Ayrıca doğum yapma oranı tedavi sayısıyla sürekli arttığından halen 3 siklusla sınırlı olan tüp bebek desteğinin, en azından ileri yaş veya düşük rezervli çiftler için 6’ya veya arzulanan çocuk sayısına ulaşan kadar sınırsız hale getirilebileceğini düşünüyoruz. En az üç yıllık evlilik ve önceden aşılama tedavisi gibi koşulların hafifletilmesiyle etkin tedaviye erişen ve çocuk yapan çiftlerin artacağını öngörüyoruz."
"Ayrıca ileride doğum yapmak isteyen kadınların yumurta dondurabilmesi için mevcut sınırlamaların azaltılmasını, işlemin etkin olması için daha genç yaşta ve yumurtalık rezervi yüksekken yapılmasına imkan verildiğinde geri dönüş ve başarı oranının artacağı açıktır. Doğurganlık koruyucu yöntemler için de maddi destek sağlanmasının bu teknolojilere erişimi ve doğum hızının artmasına katkıda bulunacağı açıktır."
"Üremeye yardımcı tedavilere verilen toplumsal maddi desteklerin bu tedaviler sonucu doğan çocukların ileride ülke ekonomisine üretim ve vergileriyle sağladıkları katkıyla karşılandığı çeşitli çalışmalarca gösterildiğinden erişimin artmasının ilave yükü olmadığı da açıktır."