1927-1928 yılları arasında kaleme aldığı ‘Anadolu Aşiretlerinin Anane ve Adetleri: Antalya Vilayetinde Yörükler’ adlı çalışmada Tevfik Macid, Antalya Yörükleri hakkında bilgiler veriyor. Yörüklerin yaşamı ele alınıyor.
KARAKOYUNLU YÖRÜKLERİ
Karakoyunlu Yörükleri, akrabalık bağlarıyla bir araya gelmiş küçük bir topluluk olarak biliniyor. Zamanla diğer Yörükler gibi kabile geleneklerini kaybetmişlerdir. Yalnızca adları kalmıştır. Onlarda; Honamlı, Adıgüzelli, Karakoyunlu gibi özelliklerden türemiştir.
Karakoyunluların tarihteki Karakoyunlu Türkleriyle bir alakası yoktu, araştırmalara göre, bu topluluk Adana’nın batısından ayrılan 15-20 haneden oluşuyordu. Kara koyun besledikleri için bu adı almışlardır. Günümüzde 90 hane kadar bulunuyor. Yazın Şarkikaraağaç’ın Çayır yaylasında, kışın Manavgat, Serik ve Antalya çevresinde yaşamışlardır.
HACIESELİ (HACIİSALU) YÖRÜKLERİ
Antalya’nın Manavgat ilçesi ile merkezinde iki mahalle bulunmaktadır. Bu iki mahallenin bir zamanlar tek bir mahalle olduğu da düşünülüyor ancak ayrılıkları ise çok daha eskiye dayandığı biliniyor çünkü iki mahalle de birbirini tanımıyor. Bu mahallelerde de yaşayanlar zamanla tarla ve evsahibi olmuş, yerleşik yaşama geçiş yapmışlardır. Sahilin sıcaklığı, hayvanların besleyip otlama gereksinimi ve eski göçebe gelenekleri, onların hala çadırlarda yaşamalarına ve yaya olarak göç etmeye devam etmelerini gerektirmiştir. Köylüleşmiş olmalarına rağmen hala eski alışkanlıklarından tamamen kopmadıkları da görülmüş.
TÖNGÜŞLÜ YÖRÜKLERİ
Serik ilçesinde 60 kadar haneden oluşan bu Yörükler toplu oturmakta, Eğirdir’deki ‘Ağıllı’ mevkiindeki tarlaları bulunuyor. Diğer Yörük ve köylülerden ayrılan Töngüşlü Yörükleri, hakiki bir Türk oymağı olarak biliniyor.
ÇAKAL YÖRÜKLERİ
Çakal Yörükleri kalabalık bir oymak olarak biliniyor, bir parçası çiftçilik yaparak yerleşik yaşama geçmişken diğer bir kısmı ise o dönemde sıcak iklimin getirdiği hayvanların otlatma gereksinimi ve göçebe gelenekleri onları mevsimsel göçe zorlamıştır. Özellikle Manavgat, Alanya ve Antalya çevresinde bulunan Yörükler yazın Konya, Isparta ve Burdur yaylarına giderlerken, kışın ise sahil bölgelerine iniş yaparlar.
Bazı inançları da bulunur, gün batımından sonra evden soğan ya da tütün gibi eşyaların verilmesi uğursuzluk olarak görülür, çadırın kapısına doğru süpürülmesinin hayvanların dağılmasına neden olacağı inancı yaygındır. Doğanın işaretlerinden hava durumunu anlama konusunda bire beceriye sahip oldukları da biliniyor. Örneğin; gün batımındaki kızıllık havanın açık, sabahki kızıllık ise yağmurlu olacağının işareti olarak değerlendiriyorlar.
Baharın gelişi ise Yörükler için bir dönüm noktası kabul ediliyor, cemlerin suya, toprağa ve hayvan düşmesinden sonra Yörükler, açık alanlara göç ederek özgürlük duygularını canlandırıyor. Mart ayında dağlara yönelen Yörükler Nevruz’u yenilenme günü olarak kabul eder. Hayvanların süt vermeye başlaması, doğanın canlanması Yörükler için mutluluk kaynağı olarak görülür. Yörükler, kışın kumsal bölgesinde daha uysal davranır ancak baharları göçle birlikte yeniden özgürlükleri başlar.
Antalya bölgesindeki Yörükler ile ilgili yapılan araştırma, Yörüklerin yaşam tarzlarını, davranışlarını da ortaya koyuyor.