Bu corona denen virüs bizim psikolojimizi bozdu gerçekten.

Daha doğrusu akıl dengemizi…

Kimin enfekte veya taşıyıcı olduğunu bilemediğimiz bir hastalık bu. Karşımızdaki kişinin yüzünden, yürüyüşünden, konuşmasından coronalı mı değil mi anlayamıyoruz. Yani beynimizin düşünen mantık yürüten korteks kısmı iptal.

Veri yok çünkü.

Mantık kısmı devre dışı kalınca, otomatik olarak ilkel beyin devreye giriyor. Düşünmeyen, veri ile çalışmayan, doğal veya sonradan edinilmiş reflekslerimizle hareket eden kısmı yani. Şu anda onun kontrolündeyiz bu konuda.

Nasıl mı?

Mesela karşımızdaki kişi sevdiğimiz birisi ise “ondan zarar gelmez” diyor ilkel beyin. Şimdiye kadar gelmemiş çünkü.

Veya iyi olarak bildiğimiz insanları güvenliymiş gibi hissediyoruz.

Sanki onlarda corona olamaz.

Bizden ya onlar. Tanıdık…

Sokaktaki herkeste olabilir covid19 ama Şemsettin dayıda olmaz mesela. O Şemsettin dayı. Seviyoruz adamı.

Ama görünen o ki, biz virusu Şemsettin dayılardan kapıyoruz hep. Genelde filyasyon sonuçları da bunu söylüyor.

İstatistik bilimine göre bütün oklar Şemsettin dayıyı gösteriyor yani.

Evet geçenlerde ziyaret ettiğin dayın. Evine gidip yengenin enfes yemeklerini gövdeye indirdiğin, beraber televizyon seyredip muhabbet ettiğin gün var ya İşte o gün kaptın sen Şemsettin dayıdan virüsü. Oysa güzel zaman geçirmiştin. Sevdiğin insanlarla keyifli bir akşam yaşamıştın.

Evet evet onlar da iyi insanlar. Hele Şemsettin dayın. Şeker gibi adam. Ve tabiki farkında değil sana ne bulaştırdığının. Şemsettin dayın da senden hiç kuşkulanmadı zaten yemeğe çağırırken. O da seni çok seviyor çünkü.

İlkel beynimiz sevdiklerimizin kirli olmadıklarını söylüyor bize devamlı. Hastalıklı olmadıklarını…

Ama olabilirler.

Hatta her zaman gittiğimiz marketteki şirin kasiyer kızın enfekte, nemrut olanınsa temiz olduğuna inanmamız bile zor gelir bize, geçtik Şemsettin dayıyı. İyi insanlar, sevdiğimiz insanlar temizdir der ilkel beyin. Onlardan zarar gelmez.

Oysa o güvendiğimiz dağlara karlar yağıyor her gün.

Çember daralıyor.

Çok yakınlarımız, sevdiklerimiz hastalanmakta. Ve başkalarına da bulaştırmakta. Bu işin iyisi kötüsü, şirini nemrutu, yakını uzağı yok.

Bunu anlamamız lazım artık.

Son günlerde, değerli doktor ve bilim insanlarımızdan öğrendiklerimiz, açıklanan rakamlarla ilgili dinlediğimiz yorumlar da ayrıca can sıkıcı olmaya başladı. Aşı veya ilaç bulunmasından çok bu virüsün değişim geçirerek daha az zararlı bir forma dönüşmesini bekliyorlar gibi geliyor bana. Yani öyle kolay bitmeyecek bu iş. Net söylemeseler de umutları “doğal seleksiyon”da. Yani bu virüsün, insanı öldürerek onunla beraber ölmek yerine, bedende beraber yaşamanın yolunu bulmasını bekliyorlar.

Haksız da değiller aslında, muhtemelen zamanla corona da, şu anda vücudumuzda bulunan sayısız tip virüs gibi bizimle kardeş kardeş yaşamayı öğrenecek.

Ama ne zaman ? Bütün mesele o zaten.

Sonuçta şimdilik korunmaya, el yıkamaya, maske ve mesafeye devam.

Ne kadar geç yakalanırsak o kadar iyi.

Ama lütfen dikkat. Çember gitgide daralıyor.

Ha unutuyordum. Şemsettin dayının da selamı var.

“Özlediyse telefondan görüntülü konuşalım” diyor.

Yengenin de yemekleri kaçmıyormuş.

Az daha sabır…