Turizmin geliştiği ülkelerde özellikle bireysel turizmde karavan ile seyahat önemli yer tutmaktadır. Türkiye ise turizmde büyük ataklar yapmasına rağmen karavan turizmine birkaç yıl öncesine kadar çokta önem vermemiştir. Geçmişi kırk yılı bulan turizm endüstrisi için ülkemizde tercih “her şey dahil” üzerine kurgulandığından, yat turizmi dışında bireysel turizme yatırım yapmadığı gibi herhangi ciddi bir teşvikte uygulanmamıştır. Sınır komşumuz Yunanistan ise bu konuda oldukça iyi durumdadır. Neredeyse tüm turizm alanlarında çok sayıda kamp alanları bulunmaktadır. Genel olarak “Mocamp” olarak adlandırılan bu alanlar, kullanıcıların mutfak-bulaşık, wc-duş ve günlük ihtiyaçlarını karşılayacak alışveriş ünitelerinden oluşmaktadır. Verilen hizmetin de ciddi miktarda bedeli vardır.

İLGİ ARTTI

2020’de başlayan ovit salgınıyla birlikte karavanlara ilginin arttığını görmekteyiz. Başta Konyaaltı olmak üzere kıyılara yakın yerlerde artmaya başlayan karavanlar otoparkları, sokakları, boş arazileri doldurmaya başladılar.  Kısa sürede anlaşılmıştır ki karavan ile kent içinde yapılan konaklamalar, turizm eyleminden çok salgın korkusuyla kente gelenlerin ikametine ve kentlinin deniz kenarına yakın yerlerde ucuz yazlık gereksinimine yöneliktir. Park edilen yerlerde karavanlara ait hiçbir alt yapının olmadığı gibi uzun süreli ikamet için yetersiz bu araçlar, kısa süreye kadar kent yöneticilerini rahatsız etmemiştir. Sağlık, güvenlik, kamu alanlarının ve otopark alanlarının işgali gibi birçok sorunu beraberinde getirdiği halde hiçbir önlem alınmadığı hatta göz yumulduğu ve teşvik edildiği görülmektedir. Ayrıca karavanların bu şekilde konumlanması diğer insanları da çok ucuz hatta bedava ikamet fırsatı vermesi nedeniyle cezbetmektedir. Tekerkondu yada Karavankondu. Kimler izin verdi, buranın temizliğinden kimler sorumlu. Antalya, dünyada sayılı turizm bölgelerinden birisidir. Konyaaltı ve Lara ise Antalya’nın dünyaya açılan önemli vitrinlerindendir. Burada turizm ve kent yaşamı bütünleşmiş haldedir. Bu ve benzeri olumsuzluklar hem kentliyi hem de turizmi olumsuz etkilemektedir. İvedi olarak önlemler alınmazsa sorun hızla içinden çıkılamaz hal alacaktır.  Kısa başlıklarla sorunları şöyle özetleyebiliriz:

SOSYAL DONAT

*Karavanların çoğu toplu otopark ve sosyal donatı alanlarını bedelsiz işgal etmektedir. Bu alanlar imar uygulamaları sonucu vatandaşlardan ücretsiz alınmış yerlerdir. Amaçları dışında kullanılmaları yasalara aykırı olduğu gibi etik de değildir. Örneğin Konyaaltı Sahil Projesi alanında bulunan ve deniz kullanımı için buraya gelenlere yetmeyen otopark alanları karavanların işgalindedir. Geçtiğimiz yıllarda Konyaaltı’na yazın gelenlerin sayısı 60 bin/güne ulaşmıştır. İki yıldır Büyük Şehir Belediyesi’nin ve Milli Emlak Müdürlüğü’nün göz yummasıyla kaçak olarak neredeyse on katı büyütülen tesislere gelen sayısı artacaktır. ABB insanların nerede park edeceklerine çözüm getireceğine bu alandaki otopark alanını ise karavan parkı haline getirmektedir. Sahile açılan ara yollarda araçların geçmesi imkânsız haline gelirken, karavancıların işgali nedeniyle de tretuvarlar yayalar için kullanılamaz hale gelmiştir. Yeşil alanlarda iş o noktaya varmıştır ki karavan görünümlü evler haline dönüşmüştür. Önünde bahçesi, saksıları, terasıyla bu yazlık konutları bir görevliler bir de yetkililer görmemektedirler, ya da görmek istememektedirler.

İŞGAL BAŞLADI

*Bir yerde ikamet etmenin ya da konaklamanın olmazsa olması hijyen sorunun çözülmüş olmasıdır. Günübirlik amaçlı da kullansanız her mekânın bir mutfak nişi, bacası ve duş-wc si olmak zorundadır. Aksi taktirde siz orada bırakın ikamet etmeyi konaklayamazsınız. Oysa karavanların çoğunda hiçbirisi yoktur. Bazılarının içlerinde benzeri kısımlar olsa da bunların kent kanalizasyonu ile bir bağlantısı yoktur. Karavan altındaki giderler ile pissular bir naylon kap içinde toplanmaktadır. Koku, sinek, bulaşıcı hastalık gibi sorunlara olanak sağlamaktadır ve hiçbir denetim söz konusu değildir. Örneğin Gürsu mahallesi, 333 sokakta yol boyu bu olumsuzluklara şahit olabilirsiniz. Semt sakinlerinin şikayetleri sonuçsuz kaldığı gibi 400 metreyi bulan yolun diğer tarafı da işgal edilmeye başlamıştır.

*Önemli bir sorunda güvenliktir. Kentte ikamet eden olarak görülmeyen karavan sahiplerinin kontrolü nasıl yapılmaktadır, yapılsa dahi yer değişikliği kontrolü yapılabilmektedir? Ayrıca güvenlik dendiği zaman akla sadece asayiş gelmemelidir. Geçen Kasım ayında patlayan mutfak tüpü ile bir karavanın nasıl yandığı bir kadının ağır şekilde yaralandığı, karavanın bırakıldığı yerdeki ağaçların nasıl alev aldığı hala hafızalardadır.

*Standart özelliklere sahip araçlar bulunmasına rağmen çok sayıda minibüs, kamyonet vb. bozması, derme çatma hatta üzerine kat çıkılmış birçok araca da rastlamak mümkün. Önlerinde asılmış çamaşırlar, çeşit çeşit güneşlik benzeri bezler, tretuvarlar üzerine yayılmış masalarla yapılan yemekler ve kokuları yaratılan görsel kirlilik ise ülkenin göz bebeği Antalya’ya yakışmamaktadır.

 Yerli ve milli Türk işi 2023 model karavan örnekleri

Sonuç olarak karavan ile seyahat yapılacaksa Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinasyonunda kent çeperlerinde standartlara uygun kamp alanları yaratılmalı, alternatif turizm olarak teşvik edilmelidir. Karavan adı altında yapılan “tekerkondular” ile kamusal alanlar kullanılmamalıdır. Özellikle de kentin önemli odak noktalarına karavan parkı yapmak bu rezilliği teşvik etmenin ötesinde kamu kaynaklarıyla kentlinin sosyal donatı alanlarını işgal etmekten öte bir şey değildir.