Karun hazinesi aslında dillerde bir pelesenktir. Halk arasında da Karun kadar zengin sözü, bir kişinin zenginliğini ifade eder. Peki Karun hazinesinin Türkiye’ye gelişini biliyormusunuz? Karun Hazinesi, çoğu MÖ 560-546 yılları arasında Lidya ülkesini yöneten Kroisos veya Krezüs (Karun) dönemine ait olan ve Uşak‘ın 25 km batısında ve İzmir Karayolu üzerinde bulunan Güre Kasabası yakınlarındaki tümülüslerden 1960’lı yıllarda çıkarılarak ABD’ye kaçırılan ve 1993 yılında uzun bir hukukî süreç sonucunda geri alınan eserlerin toplu adıdır. Bu hazine 1965-66-68 yıllarında Türkiye’den kaçırılmıştır. Hazinenin tamamı New York’taki Metropolitan Müzesi’nde 1985 yılında bir sergide gazeteci Özgen Acar tarafından görülmeleriyle bulundu. 1987’de 40 milyon dolarlık masrafla dava açıldı. 19 Temmuz 1990, yani tam 32 yıl önce bugün New York Federal Mahkemesi, Karun Hazinesi‘nin Türkiye’ye iadesi için açılan davada Türkiye lehine karar verdi. Metropolitan Museum of Art yetkililerinin 363 parçalık hazineyi Türkiye’ye iade etmek istemesi üzerine anlaşmaya varıldı ve hazine, Ekim 1993’te Ankara‘ya getirildi. 1996’dan beri Uşak Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Karun Hazineleri’ni son beş yılda 769 yabancı turistin ziyaret ettiği ortaya çıktı. Yer sıkıntısından dolayı onlarca eserin üst üste istiflendiği müzede, 35 bin 573 tarihî eser bulunuyor. Bu eserlerin yüzde 10’u sergileniyor. Müzede Karun Hazineleri’ne ait 450 adet eserden 300’ü sergileniyor.

İBRETLİK HİKAYESİ

Lidya’nın son kralı olan Karun M.Ö 560-540 yılları arasında Lidya’nın kralllığını yapan Karun zenginliği ve bolluğu ile ün salmıştır. Lidyalılar parayı bularak tarihte bir çığır açmış ve adını tarihe yazdırmayı başarmıştır. Paktalos Deresi adı verilen dere kenarında bulunan altın rezervleri Lidya’yı zengin bir duruma getirmiştir.

KARUN KİMDİR?

“Karun kadar zengin” deyimi ile bildiğimiz zenginliğin sonu olmadığını anlatan halk edebiyatında bahsi geçen çok zengin kişi olan Karûn adı, efsanelerde, Tevrat’ta, Kur’an’da ve Halk edebiyatında görmekteyiz. Kârûn antik ismi ile Krezüs bir Lidya kralıdır. Antik Çağda ondan daha zengin birisi söz edilmemiştir. Mitoloji de Karun o kadar çok altın meraklısıdır ki her tuttuğunun altın olması için yalvardığı ve Tanrıların onun bu isteğine cevap verip kabul ettiği söylenir. Bu isteği ona pahallıya patlar ve çok zengin olmasına rağmen, acı içinde kıvranarak öldüğü söylenir. Parayı ilk defa Lidyalılar bulmuştur ve bu parayı basan ise zamanın Kralı Krezus, Ortadoğuda onun ismi Karun olarak bilinmektedir. Yahudilere indirilen Tevrat ise Karun hakkında, Hz. Musa ile mücadele eden fakat zenginlik konusunda bir bilgi olmayan Korah ismi geçmektedir. Tabi değişmeyen Tevrat’da durum farklı olabilirdi.

En güzel bilgi ise Kur’an’da geçen Kârûn ismi, Kasas, Mü’min ve Ankebüt Sürelerinde görülmektedir. İsrailoğulları’ndan olduğu ve çok zengin olduğu söylenir. Kur’an’da serveti “Biz ona, anahtarlarını (bile taşımanın) güçlü bir topluluğa ağır geleceği hazineler verdik.” şeklinde tanımlanır. Serveti ile böbürlenir ve “Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir” der. Hz. Musa’nın mucizelerine inanmaz ve onun bir sahtekar olduğunu, sihirbazlık yaptığını söyler. Bunun sonucunda Allah’ın gazabına uğrar ve tıpkı Firavun ve Hâmân gibi helak edilir. (Kuran, Elmalılı Hamdi Yazır meali)

Tevrat’da Hâmân, Babiller zamanında sürgün halinde yaşayan Yahudileri sevmeyen ve onlara eziyet çektiren Babil Kralı Ahaşveroş’un yardımcısı olarak söz edilirken, Kur’an’da Firavunun veziri olduğu, Hz. Musa’ya karşı mücadele eden olarak görülmektedir.

Peki o Karun Lidya Kralı Krezüs olabilir mi? Sorusuna tarihi kaynaklar ile bakıldığında Anadolu Medeniyetlerinde en eski Yahudilerin yaşadığı yer Lidya toprakları olduğu görüldüğünden, zenginlik ve para hırsı da göz önüne alındığında benzer kişilerdir denilebilir. Bu hikaye dilden dile Ortadoğu halkları içinde yayılmıştır.

Diğer taraftan Yahudilerin para sevdası da birçok örnekler ile çoğaltılabilir. Diğer taraftan Babil ve Mısır İmparatorlukları Yahudilerden nefret ettikleri için, Lidya Toprakları onlar için korunaklı, gelişebilecekleri ve ticaret yapacakları bir alan gibi gözükmekte.

Kârûn ile ilgili “Karun kadar zengin” deyimi bu hikayelerden gelmekte olup, Gaziantep yöresine ait bir türküde ise Kârûn’dan bahsedilir