Bugün size Türkiye tarihinin en acımasız katliamlarından birini anlatmak istiyorum. Türkiye tarihindeki bir katliamdır. 8 Ekim 1978 günü Ankara’nın Bahçelievler mahallesinde Türkiye İşçi Partisi üyesi Latif Can, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar, Serdar Alten, Faruk Ersan ve Salih Gevence isimli gençler öldürülmüştür. Olayın failleri Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz ve Kadri Kürşat Poyraz’dır. Kurbanların biri havluyla boğularak, dördü kafa hizasından kurşuna dizilerek, diğer ikisi de Eskişehir yolunda öldürülmüştür. Abdullah Çatlı liderliğindeki ülkücü militanlar Bahçelievler bölgesindeki en önemli eylemlerini 8 Ekim’i 9 Ekim’e bağlayan gece gerçekleştirdi. Çatlı ekibinde yer alan Duran Demirkıran Bahçelievler 15. Sokak’ta gözcü olarak bekliyordu. 56 numaralı apartmanın kapısında ise Ömer Özcan nöbet tutuyordu. Haluk Kırcı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz ve Kürşat Poyraz 2 numaralı dairenin kapısını çaldıkları sırada ekibin lideri Abdullah Çatlı, apartmanın dışında park halindeki araçta beklemekteydi. Kırcı ve ülkücü militanlar önce kapıyı zorlar, ancak açamazlar. Bunun üzerine zili çalarlar ve kapı aralanınca yüklenerek içeri girerler. 2 numaralı daireye girdiklerinde içeride önceki gün Ankara’da yapılan Türkiye İşçi Partisi İl başkanları toplantısına katılmak için çeşitli şehirlerden gelen, TİP ve TİP’in gençlik örgütü Genç Öncü üyesi 5 üniversite öğrencisi vardı: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik Bölümü öğrencisi Serdar Alten, Ankara Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi öğrencisi Hürcan Gürses, AİTİA Gazetecilik öğrencisi Efraim Ezgin, Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü öğrencisi Latif Can ve Osman Nuri Uzunlar. Evdekilerin sayısı ülkücü militanların beklediklerinden fazlaydı. Yapacaklarını danışmak için dışarıda arabada bekleyen Reis’in yanına gittiler. Çatlı, Kürşat Poyraz’ı yanına alarak gittiği yerden bir şişe eter ve biraz pamuk ile geri geldi. Yerde yatan gençler eter ile bayıltıldıkları sırada kapı çaldı. Eve iki TİP’li daha gelmişti: Faruk Erzan ve Salih Gevence. Reis Çatlı olaya tekrar müdahale etti. Son gelenler otomobile götürüldüler. Kürşat Poyraz şoför koltuğunda, Çatlı yanında, Kırcı ve iki TİP’li arabanın arkasında oturdu. Bahçelievler’den Eskişehir yoluna yönelen araç 13. kilometrede durdu. İki TİP’li yol kenarındaki tarlanın 600 metre içine kadar götürüldüler. Araç Bahçelievler’e dönerken Faruk Erzan’ın ve Salih Gevence’nin kafalarına üçer kurşun sıkılmıştı. Aynı sırada karşı apartmanda oturan ve komiserlik sınavları için hazırlanan polis memuru Tuncay Özkul silah seslerini duydu ve ev arkadaşı Komiser Seyfi Eroğlu ile birlikte eve geldiler. Cesetleri bulan onlar oldu. Yerde yatan dört kişi ilk anda ölmüştü. Serdar Alten ise hala can çekişiyordu. Yerde yaralı olarak yatarken, saldırganları tarif etti ve çağırılan cankurtaran ile Hacettepe Hastanesine kaldırıldı. Hastanede, vücudunda 9 kurşun çıkartılan ve bir akciğeri alınan Alten, buna rağmen savcı Mehmet Bağış’a ifadesini verebilmişti. Alten, saldırganları ayrıntılı şekilde tarif etmiş, kendisine saldıranların Ülkücüler olduğunu ve “Reis” diye hitap ettikleri birisinden söz ettiklerini anlatmış, evden çıkartılan arkadaşlarının 34 PD plakalı bir araca bindirildiğini söylemişti. Alten, 8 gün ölümle pençeleştikten sonra 17 Ekim 1978’de saat 11.30’da hayatını kaybetti. Abdullah Çatlı, 8 Kasım 1978 günü Adapazarı’nda yakalandığında aracı kullandığını kabul edecek, katliamın gerçekleştiği gün Sivas’ta cezaevinden salıverilen Muhsin Yazıcıoğlu’nu almak için kullanıldığını söyleyecektir. Bu açıklamanın ardından Çatlı, arandığı Ankara Emniyeti yerine İstanbul Emniyetine gönderilecek ve kısa süre sonra serbest kalacaktı. Aracı Sivas’a götüren şoför Selahattin Sarı ise aracı Sivas’tan getirdikten sonra anahtarları 9 Kasım 1978 akşamı Ülkücülerin derneğine bıraktığını söylemişti. O grup içerisindeki polis memuru Recep Oktay durumu meslektaşı Selami Ünal’a aktaracak, o da polis komiseri Dürüst Oktay’a bildirince saldırganlar teşhis edilebilecektir. Teşhis edilen kişi ünlü ülkücü Duran Demirkıran’dır. Demirkıran, 18 Aralık 1978 günü yakalanacak ve Bahçelievler Katliamı çözülecektir. Ayrıca Numune Hastanesi Başhekimi Dr. Turhan Temuçin yaptığı açıklamayla olayda kullanılan eterin ülkücü İbrahim Çiftçi’nin talimatıyla hastanede çalışan bir sempatizan tarafından çalındığını belirtecektir. Bahçelievler Katliamı ile ilgili yargılamalar, 1986 yılında tamamlandı. Ankara 1 no’lu Sıkıyönetim Mahkemesi kararıyla Haluk Kırcı ve Ahmet Ercüment Gedikli yedişer kez ölüm cezasına Duran Demirkıran ve Ömer Özcan 28’er yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Kürşat Poyraz, Mahmut Korkmaz, Abdullah Çatlı, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı hakkında, kararın verildiği tarihte yurt dışında oldukları için gıyabi tutuklama kararı verildi.