Hayatın bir pratiği var.
Teoriden farklı çalışır.
Mesela
Hastanelerde camilerden daha çok dua ederiz
Veya otogarda düğününüzden daha çok kucaklaşmış ve öpüşmüşsünüzdür
Hatta dünyanın en kötü adamı bile masum bir futbol hakemi kadar küfür yememiştir. Böyle bir sürü örnek sayılabilir.
Gerçekleşenle teorik beklenti farklıdır bazen.
Yani, gerçekler anlık ihtiyaçlara dayanır. Pratik de gerçeklere…
İçinde bulunulan durum teorik öğretilerin dışına çıkmayı gerektiriyorsa sonuç kaçınılmaz olur.
Bugün toplumumuzda yaşanan siyasi gelişmeler de buna iyi bir örnek oluşturmaya başladı.
Düne kadar aklımızın ucundan geçirmediğimiz siyasi bir ittifak kuruldu mesela. CHP-İYİ Parti-Saadet Partisi.
Sol-Milliyetçi sağ-Muhafazakarlar yanyana geldiler. Eski alışkanlıklar, eski teoriler çöpe gitti. Evet, önceden de bir kez CHP ile MSP koalisyonu kurulmuştu Ecevit ve Erbakan arasında, ama seçim sonunda mecbur kalınarak verilmiş bir karardı o. Şimdiki ise seçim öncesi başlayan bir birliktelik. Ve uzlaşma kültürü içinde yürüyor.

Toplumun ortak noktaları üzerinden başlayan bu beraber hareket etme isteği, eğer sokağa da yansırsa çok büyük bir kazanç olur Türkiye için. Sol görüşlülerin muhafazakarları anlaması, milliyetçilerin sola bakışlarının değişmesi, hele hele muhafazakarların solcular ile omuz omuza hak ve adalet peşine düşmeleri, sadece bugün için değil, gelecek nesiller için bile örnek olabilecek bir ortam yaratabilir.
Tabi bu birleşme henüz çatıda oluştu. Sokakta, seçmenler arasında uyum nasıl olur bilemeyiz. Ama bu karışımdan bir hamur çıkar ise, ondan yapılabilecek ekmeğin tadına doyum olmaz. Bu ülkenin fakirini de, işçisini de, memurunu da, çiftçisini de doyurur.
Ama yürümezse de büyük hayal kırıklığı, ilerisi için kötü bir referans olur.
O yüzden Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaktan daha değerli bir oluşum bence Millet İttifakı.
Seçim sonrasında da mecliste beraber hareket edebilmeleri halinde hem bu partiler, hem de ülke kazanır. Bu nedenle Sayın Kılıçdaroğlu’na, Sayın Akşener’e ve Sayın Karamollaoğlu’na tarihi bir görev düşüyor bugün: Bu birlikteliği sürdürmek ve sahaya yaymak. Farklı siyasi görüşlerin ortak noktalarına vurgu yaparak ayrışmayı değil beraberliğin gücünü ve hoşgörüsünü göstermek.
Bunu becerebilirlerse, bu ülkenin geleceğine büyük katkıda bulunmuş olurlar.

Emin olun önümüzdeki seçimleri kazanmaktan çok daha değerli bir şeyden bahsediyorum.
Tabi ki seçimleri, özellikle de meclisteki çoğunluğu, kazanırlarsa bu birlikteliğin ilk zaferini ilan ederler. Ama yüzde 49’da kalsalar da bölünmeyerek sağlam bir muhalefet oluşturabilirler 51’e karşı.
Yeter ki lider egosunu ve “küçük olsun benim olsun” mantığını yenebilsinler…

Yeter ki “Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır” diyebilsinler…