Tarih hocasının ağzından ‘Atatürk din ve devlet işlerini birbirinden ayırmıştır’ sözleri döküldü. Bu cümleleri ilk kez ilkokulda duymuştum. Tabi İslamiyet’i benimseyen bir ülkede yaşadığımız için ailem beni dinine de bağlı bir şekilde yetiştirdi. Tarih hocasının bu cümlesi beni inanılmaz sinirlendirmişti ve Atatürk’ün din düşmanı olduğunu düşünmüştüm. Çocukluk işte. Daha sonra bu cümle kafamda dönmeye başladı. Sonra Atatürk’e sinir olmuş bir halde niye böyle bir cümle kurduğunu anlamaya çalıştım. Tabi bu cümleden dolayı Atatürk’ün nasıl bir lider olduğunu anladım. Atatürk’ü her araştırdığımda hayranlığım bir kat daha arttı. Tabi hayranlığım sarı saçlarına mavi gözlerine değildi. Benim hayranlığım öngörüsü, zekası yaptığı yeniliklereydi.

Bunlar zamanla ülkenin nasıl yönetildiğine dair merakımı arttırdı. Hiç ilgimi çekmeyen konulara daha derinden bakmaya başladım. Sonra FETÖ’nün başının televizyonlarda adının sık sık geçtiğini gördüm. Lise yıllarımda yakın bir akrabamız babama bizi FETÖ’nün yurtlarına göndermesi gerektiğini söyledi. Babamın sözlerini hala hatırlıyorum. Babam, “Ben asla onlara çocuklarımı göndermem. Onlar dindar gibi görünen ancak ülkeye bela olacaklar. Onlar darbeye kadar gider” dedi. Bunun üzerine babam ve akrabamız babamla tartıştılar. Hatta tartışma o kadar büyüdü ki babam o akrabamızı evden kovdu.

Lisede Atatürk’e hayranlığım giderek büyüdü. Çünkü dedikleri tek tek çıkıyordu. Yıllar geçti ve 2016 yılında tam da babamın dediği gibi FETÖ darbe girişiminde bulundu. Atatürk’ün neden din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması gerektiğini daha da iyi anladım.

Yaptığım meslek gereği birçok konuda araştırmalar yapıyorum. Din ve devlet işleri o kadar birbirine girmiş durumda ki. Sinir bozucu boyuta gelmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde yaptığım ufak bir araştırmayla bulduğum kadarıyla Türkiye’de 86 tane tarikat ve cemaatin olduğunu gördüm. Daha ismini bulamadığım birçok tarikat ve cemaatin olduğunu düşünüyorum. Yetkililer din ve devlet işlerini birbirinden ayırmak için bence çok da bir şey yapmıyor.Daha sonra kısa bir araştırma daha yaptım. Tarikat ve Cemaatlerde yaşanan olayları görünce boğazım düğümlendi. Zaten internete tarikat ve cemaat yazdığınızda orada skandalların ardı arkası kesilmiyor. Sol TV tarikat ve cemaatlerde yaşanan olayları tek tek ele almış bende iki gün boyunca bunları yazacağım. Daha sonra size Türkiye’deki yetkililerin nelerle uğraştığı ile ilgili tespitleri yazacağım. Hadi bakalım tarikat ve cemaatlerde neler yaşanmış ona bakalım.

2011: Tarikatta kaset kavgası

Karagümrük çetesi olarak bilinen suç örgütüne ilişkin güvenlik güçlerinin 5 aylık takibinin ardından, Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ünlü’nün gizli çekimle kaydedilmiş seks görüntülerinin bulunduğu ve bu görüntüleri yaymakla tehdit ederek kendisinden para isteyen eski koruması Hamit Duysak için, bağlantılı olduğu mafya üyelerinden yardım istediği ortaya çıktı.

2011: Cennet vaadiyle badeleme

Bursa’da dergahına gelenlerle “cennet vaat ederek” cinsel ilişkiye giren ve kendisini tarikat şeyhi U.K. davası Türkiye’nin karşılaştığı belki de en mide bulandıran davalardan biriydi. Tarikat içinde bu eyleme “badeleme” deniyordu. K. Memat şeyhiydi. Onlarca müridi U.K.’ya hem kendilerini hem de eşlerini sunmuşlardı. 2011 yılında bir ihbar sonucu yakalanan Bademci Şeyh ve 2013’te cinsel istismar suçundan 188 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

2012: Uganda’da tecavüz

Uganda, Fethullah Gülen okulunda öğretmenlik yapan E.B. aracılığıyla taciz ve tecavüz olayı ile tanıştı. Uganda’da küçük yaşta kızları taciz edip, görüntülerini satan E.B. tutuklandı. Mahkemede suçunu kabul eden B.’ye 2 yıl hapis cezası verildi, ardından bu ceza 4 bin lira para cezasına çevrildi. E.B., böylece serbest kaldı. Ancak mahkemenin kararı ülkede büyük tepkiye neden oldu. Hukukçular ve sivil toplum kuruluşları ayaklandı. Bu gelişmeler üzerinde Uganda Başbakanı Amama Mbabazi devreye girdi. E.B. yeniden yakalandı ve tutuklandı. İdam cezası verilebileceği belirtilen E.B. Uganda’da Fethullah Gülen’in Işık Koleji’nde öğretmenlik yapıyordu.

2012: Güdül’de Süleymancılar var

Ankara’ya 80 kilometre mesafede bulunan 3 bin nüfuslu Güdül İlçesi, Süleymancıların kontrolündeki özel bir yurtta kalan 13 öğrenciye taciz ve cinsel istismarda bulunulduğu ortaya çıktı. Güdül Belediyesi’nde çalışan evli 2 çocuk babası M.K.S.’nin Güdül’de 60 öğrencinin kaldığı yurttan, evci iznine çıkan 13 liseliye taciz ve cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklanarak cezaevine kondu. DEVAMI YARIN…