14 Şubat yaklaştığında kalbim acır, üzülürüm. Ne zaman köfte yesem, ne zaman dondurma yesem üç kere boğazım düğüm düğüm olur zor yutkunurum, gözlerim dolar

Bir gün Cem bey odasında toplantı yaparken, “Mustafa Nuri Aloğlu diye eski çalıştığım meslektaşımı işe aldım. Yarın başlıyor. Çok asabidir, bağırır kızar işinin ehli bir o kadarda disiplinlidir” dedi. Ertesi gün kapıdan içeri girdi gülümseyerek direk Cem beyin odasına. Cem bey bize şaka yapmış. Biz korkuyla beklerlerken suratsız sıfatsız birini beklerken, pamuk gibi kalbi olan güler yüzlü Mustafa geldi. İşinin ehliydi gerçekten. İşini bitirmeden asla laklak yapmaz, kimseye de yaptırmazdı. Stajyerler ve muhabirlerimizin haberlerini kontrol eder, sayfaya haberleri atardı.

Gazete bittiği an eline tespihini alır halay çeke çeke yanıma gelir “Bitti komutanım” derdi. Tekbir verirdi. “Hadi dondurma yiyelim ya da helva kavuralım” derdi.  Muhabirlerimizi sık sık yanına çağırır, “Bakın etimden sütümden yararlanın. Korkmayın sorun yapamadınız mı yapamadım de ben yol göstereyim.  Konu bulamadın mı? Ben bulurum sana. Sen yeter ki bu mesleği sev, seviyorum yapacağım de. Gazetecilik emek ister sabır ister yürek ister etimden sütümden yararlanın” derdi.

Arkadaşları ziyaretine gelince ‘Daha ölmedin mi? Helvanı ne zaman yiyeceğiz Mustafa’ diye sorduklarında “Dünyaya kazık çakacağım ölmedim ölmeyeceğim” derdi. Eski çalıştığı iş yerinde soluduğu gaz yüzünden ciğerlerinde sorun oluşmuştu. Kronik akciğer hastalığının kısaltması olan KOAH hastası oldu. Ara ara hava kesecikleri dolan bronşların daralması sonucu nefes darlığı, öksürük ve hava alamazsa hastaneye kaldırılıyordu.

1966 doğumluyum bu yaşıma geldim bu kadar pozitif bu kadar ince düşünen bu kadar çalışma arkadaşlarını düşünen birini görmedim. Ara ara kıyma alır. “Haydi köfte yapalım bugün hep birlikte yiyelim” derdi. İşini bitirir Cem beyi yeneceğim geleceğim sırf sizin için derdi. Hiç boşuna tavla oynamazdı. Köftesine, dondurmasına oynardı. Bizi mutlu ederdi. Ben kendi başıma gidip bir kase sütlaç yerim, ekmek arası köfte yerim. Ama kalabalık da sizle beraber yemesi çok güzel derdi. Sabah ofise girerken bugün sütlaç günü deyip, süt şeker parası verirdi. Yedirmeyi çok severdi eli açık biriydi.                                                                                                                                      Sağlık nedeniyle işten ayrıldı.

Bir gün sabah beni aradı “Ben hastanedeyim yanıma gelmedin” diye fırça attı. Naci abi geldi ben gelemedim geleceğim söz dedim ama gidemedim. Çok pişmanım çok. “Bugün çıkacağım hastaneden.  Sevgililer Günü’nde 14 Şubat’ta yanına geleceğim köfte getireceğim” dedi. Ben de yuh sevgililer gününde yanına geleceğim diyorsun köfte diyorsun çiçek alır insan köfte ne dedim. “Çocuklarımla köfte yemeği özledim. Onun için kıyma sana çiçek alacağım” dedi. Ama gelemedi, 12 Şubat’ta  acı ölüm haberi geldi. Her 14 Şubat’ta da kalbim acır hüzünlenirim. Köfte ve dondurma onun bize bıraktığı miras gibi oldu. Her yediğimizde rahmetle anarız.  Aloğlu mekanın cennet olsun çok özledim. Saygıyla ve özlemle…