Dünyanın birçok bölgesinde mağara tedavisi amacıyla kullanılan mağaralar bulunuyor. Mağara tedavisi için en çok Avrupa ülkelerindeki mağaralar kullanılıyor. Bu mağaralar en fazla Almanya, Polonya, Avusturya, Macaristan, Romanya, Beyaz Rusya, Ukrayna, Rusya ve farklı ülkelerde de bulunuyor. Mağara tedavisi amacıyla kullanılan mağara sayısı diğerlerine oranla ilk sırada Romanya geliyor.

Türkiye’de ise ilk sırada Alanya’da bulunan Damlataş Mağarası bu tedavi için en çok ziyaret edilen mağara olma özelliğini taşıyor. Bu amaçla kullanılmakta olan diğer mağaralar ise; Çankırı Tuz Mağarası, Iğdır Tuzluca Mağarası ve Tokat Ballıca Mağarası önemli mağaralardır. Antalya’nın Alanya ilçesinde şehir merkezinde ve denizin kenarında, Alanya Kalesinin arka tarafındaki eteklerinde bulunan mağara 30 km uzunluğa sahip olmasıyla tanınıyor.

Damlataş Mağarası (4)

ALANYA DAMLATAŞ MAĞARASI’NIN BULUNUŞU

Alanya Damlataş Mağarası, 1948 yılında Alanya iskelesi yapımı sırasında dinamit patlatılması sonucu tesadüfen keşfedilmiştir. Patlama sonrasında açılan delikten içeri giren işçiler, mağaranın güzelliklerine hayran kalmış ve deliği hemen kapatmışlardır. İskelenin inşasına başka bölgelerde devam edilmiş. Keşfin ardından, merhum Galip Dere, mağaranın Alanya'ya kazandırılması için yetkilileri göreve çağırmış. Mağaranın astım hastalığına iyi geldiği, Almanya’daki Klukert Mağarası örneğinden yola çıkılarak yapılan incelemelerle ortaya konmuş.

Arkeologlar, Damlataş Mağarası’nın 5000-15000 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu tahmin ediliyor. Mağara, bölgenin bol yağmur alması ve bu yağmurların kireç taşını eritmesi sonucu oluşan boşluklarla şekillenmiş. Zamanla sızan damlalar donarak sarkıtlar ve dikitler oluşturmuş, bu yapıların birleşmesiyle sütunlar meydana gelmiş. İç kısmının hacmi 2500 metreküp olan mağaraya, damlamalarla oluşan yapıları nedeniyle "Damlataş Mağarası" adı verilmiş.

Damlataş Mağarası (5)

MAĞARANIN TIBBİ ÖZELLİĞİ

Damlataş Mağarası'nın havasında %0,5 oranında karbondioksit, %90-100 nem, 22-23°C sıcaklık ve düşük seviyede radyoaktif maddeler bulunuyor. Bu özelliklerden özellikle karbondioksit ve yüksek nem oranının astıma iyi geldiği, sıcaklık ve radyoaktif maddelerin de yardımcı olduğu biliniyor.

Almanya'daki Klukert Mağarası'na kıyasla Damlataş Mağarası'nın sıcaklığı daha yüksek olduğu için, burası astım ve KOAH hastaları için daha avantajlıdır. Mağaranın zemininde bulunan kum, mağaranın denizle bağlantısını göstermekte, içerdeki yosun kokusunun ise hastaların balgam çıkarmasını kolaylaştırdığı düşünülüyor. Tedavi amacıyla gelen hastalar, mağaraya alışmak için ilk günlerini üst katta geçirir ve sonraki günlerde mağaranın içindeki banklarda oturarak tedaviye devam ediliyor. 10 yıl ve üzeri süredir hasta olanlar geçici bir rahatlama hissederken, 40-60 yaş arası ve hastalık süresi 10 yıldan az olanlar ise eski sağlıklarına kavuşabiliyor. Bu hastalar için mağarada 21 günlük bir tedavi süreci uygulanır ve her yıl 21 gün boyunca sabah saatlerinde mağarada 4 saat geçirmeleri öneriliyor. Tedaviye başlamadan önce doktor raporu alınması gerekiyor ve bu raporla mağara görevlisine başvuruluyor. Tedavi süresince mağaraya girişte sembolik bir ücret alınıyor.

SAĞLIK TURİZMİ POTANSİYELİ

Alanya, yılın 8-9 ayı boyunca deniz tedavisi (thalassoterapi) ve iklim tedavisi (klimaterapi) için uygun koşullara sahip bir ilçedir. Damlataş Mağarası ise Türkiye’de turizm amaçlı açılan ilk mağara olarak bu alanda öncüdür. Mağaranın hem turizm hem de sağlık için kullanılması, sağlık turizmi açısından önemini artırıyor. Yaz ve kış dönemlerinde, hem yerli hem de yabancı birçok ziyaretçi, ilginç jeomorfolojik oluşumları görmek ve mağaranın ikliminden faydalanarak tedavi olmak amacıyla buraya geliyor. Yıllık ortalama 300.000 ziyaretçi, Alanya Damlataş Mağarası’nı ziyaret ediyor.

Damlataş Mağarası (2)

KOAH, ASTIM VE KAYGI BOZUKLUĞU OLANLAR İÇİN ŞİFA DOLU

Bir mağaranın turizm amaçlı kullanılabilmesi için turistik merkezlere yakın olması ve kolay ulaşılabilir bir konumda bulunması gerekiyor. Damlataş Mağarası, ulaşılabilir konumu, tarihi önemi, tıbbi özellikleri ve farklı jeolojik yapıları sayesinde hem turizm hem de sağlık turizmi açısından değerlendirilen önemli bir merkezdir. Mağarada uygulanan speleoterapinin (mağara tedavisi) solunum hastalıklarına, özellikle astım ve KOAH hastalarına, olumlu etkileri olduğu 1955 ve 1994 yıllarında yapılan araştırmalarla kanıtlanmış. Bu çalışmalarda, mağara tedavisinin solunum fonksiyonlarını iyileştirdiği, nefes darlığı belirtilerini azalttığı, yaşam kalitesini artırdığı ve kaygı bozukluğunu hafiflettiği göstermiş. Bu nedenle, uzman hekimler tarafından kontrolünde belirli koşulları taşıyan astım ve KOAH hastaları, tedavi amacıyla Damlataş Mağarası’na yönlendirilebiliyor.

UZMANLAR GÜNDE 4 SAAT AYDA İSE EN FAZLA 21 GÜNLÜK TEDAVİ DİYOR

Alanya Damlataş Mağarası’nda uygulanan mağara tedavisi (speleoterapi), solunum fonksiyonlarını önemli ölçüde iyileştirirken, yaşam kalitesini artırmakta, nefes darlığı (dispne) şiddetini azaltmakta ve kaygı bozukluğu belirtilerini hafifletiyor. Bu sonuçlar, astım ve KOAH hastalarının Damlataş Mağarası’nın tedavi edici etkilerinden güvenle faydalanabileceğini gösteriyor.

Alanya Damlataş Mağarası, mağara tedavisinin olumlu etkileri nedeniyle sağlık turizmi açısından önemli bir merkez olarak değerlendiriliyor. Mağara tedavisi için günde 4 saat olmak üzere en fazla 21 günlük bir tedavi süreci öneriliyor ve bu tedavinin etkilerinin bir yıl boyunca sürdüğü gözlemleniyor. Mağarayı, mağara tedavisi amacıyla tercih eden kişilerin çoğunlukla arkadaş ve aile tavsiyeleri üzerine geldiği ve daha önce mağara tedavisi deneyimi olanların tekrar geldikleri biliniyor. Mağaranın tedavi edici etkileri hakkında yapılan tanıtımı yetersiz kalıyor.

Damlataş Mağarası (3)

UZMANLARIN ÖNERİLERİ BULUNUYOR

Uzmanlar, mağara tedavisi için yapılması gerekenleri açıklıyor. Uzmanlar bunları öneriyor;

Alanya Damlataş Mağarası’nın sağlık turizmine yönelik bilgilendirme ve tanıtım çalışmaları artırılmalı, mağara tedavisi için gelen hastalara tedavi öncesinde detaylı bilgi veriliyor.

Mağaranın, mağara tedavisi etkisini daha kapsamlı bir şekilde incelemek için, hastalardan tedavi öncesi ve sonrası kan örnekleri alınarak ileri düzey moleküler araştırmalar yapılmalıdır.

Mağara tedavisi, sedef, egzama gibi cilt hastalıkları; bronşit, alerjik rinit, zatürre, hırıltı, nezle gibi solunum yolu hastalıkları ve uyku bozuklukları üzerindeki etkilerini belirlemek için daha geniş kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır.

Muhabir: UĞUR FİDAN