Yıl: 1934.

Aylardan, Haziran.

Yer: Batı Anadolu

Uludağ’ın zirvesinden gelen birkaç kartal Bursa Orhangazi’de bir leylek yuvasını gözlerine kestiriyorlar. Amaçları belli, rakip zayıf, şartlar uygun…

Sonuç, anne ve baba leylekler ölüyor, yavrular kartallar tarafından alınıp götürülüyor. 

Bir gün sonra yine…

Ertesi gün ve devam eden günlerde de benzer kartal saldırıları ve leyleklerin yavrularını koruma kavgaları yaşanmaya devam ediyor bölgede. 

Günler geçiyor, leyleklerin kayıpları artıyor.

Aralarındaki güç farkı her seferinde aynı sonucun çıkmasına neden oluyor. 

Savunmasız leylekler bir bir ölüyorlar.

Kartallar yine galip, yine güçlü, yine üstün.

Ve hep böyle devam edeceği zannedilirken, dünya tarihinde ender rastlanabilecek bir şey oluyor bu topraklarda.

Leylekler kartallara saldırmaya başlıyorlar. 

Hem de topluca, hem de organize olarak, hem de önce kendi yavrularını koruma altına alarak.

Bir tarafta güçlü gaga ve pençeleriyle kartallar, diğer tarafta narin bacakları uzun ince gagalarıyla leylekler…

İnanılması güç ama gerçek bir olaydan bahsediyorum. Leyleklerle kartalların meydan muharebesinden. 

1934 yılında, yaklaşık 3 ay süren ve Aydın Germencik’ten Bursa’ya kadar olan bölgede yaşanan bu hava savaşı, o günlerde, orada yaşayan insanlar tarafından izlenmiş hatta yerel ve ulusal basına da yansımıştı. İlgili gazete küpurlarını internetten bulabilirsiniz.

Olay öyle boyutlara ulaşmıştı ki, Ege Bölgesinden 50 kartal, Trakya ve İstanbul taraflarından ise 400 kadar leylek savaş meydanına günlük olarak gidip gelmekteydi. O günlerde, İstanbul basınında “Bu sabah şu kadar leylek Bursa yönüne savaşa gitti, akşam şu kadarı dönebildi” türünde haberler yayınlanıyordu. Bildiğiniz seferberlik ilan olmuştu. 

Sayıca fazla ama zayıf yapılı leyleklerin, önden gençleri gönderip kartalları havada yorduktan sonra, tecrübeli gagalarla saldırı yapma taktikleri, daha sonra Kara harp okulunda bir süre ders olarak bile okutulacaktı.

Bu arada gökyüzündeki bu meydan muharebesini seyreden ve kendileri de yenice düşmanı denize dökmüş olan Türk halkı hemen tarafını seçmişti. 

Tabi ki leylekler…

Yaralanıp yere inmek zorunda kalan leylekler yöre halkı tarafından tedavi ediliyor, kartalların pençelerinde can verenlerin yavrularına yiyecek tedarik ediliyordu. Bildiğiniz bir lojistik destek ekibi çalışıyordu aşağıda. Hatta ellerindeki tüfeklerle kartallara ateş edenler bile vardı halkın içinde.

Günlerce devam etti bu inanılması güç mücadele. 

Sonuç ne oldu peki derseniz, Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkmış bu topraklar, yeni bir destana daha şahit oldu.

Büyük kayıplar da verseler leyleklerin zaferiyle bitti bu tarihin en ilginç savaşlarından biri. 

Kartallar uzun bir müddet kayboldular ortalıktan. 

Gökyüzü eski sakinliğine döndü.

Leylekler de barışçıl yaşamlarına.

Şimdi bu eski hikayeyi neden anlattığıma gelince, bu topraklar bildiğimiz bilmediğimiz, yerde gökte eski yeni çok savaş gördü, geçirdi. 

Ve bu savaşların içinde olan halk, hep mazlumu hep haklıyı hep kendini savunanı tuttu. 

Ve hep onun tuttuğu taraf kazandı.

Hep de öyle olacak.

Kartal olmanın zevkini uzun süre yaşatmazlar bu topraklarda…