Yaşadığımız şu günlerde hangi yöne baksak olumsuz ve tutarsızlık var. Devletin birçok kurumu bu şekilde yönetiliyor. Onunla yaşam savaşı verenlere devlet yöneticilerimiz kâbus gibi üzerlerine çökerken, öte yandan yasa dışı iş yapanlar bu boşluktan yararlanarak adeta cirit atıyorlar. Bu kurumlardan biri de Milli Emlak…

Antalya Yat Limanı 1988’li yıllarda TURBAN tarafından restore edilerek adeta bir devrim yaratıldı. Kaleiçi Yat Limanı’nın her karesi elden geçerek restore edildi. Tarihi antik yat limanı, insanlarla dolup taştı. Yapılan proje Dünyada Altın Elma ödülünü aldı. O yıllarda Antalya Yat Limanı tarihi güzellikleriyle en güzel günlerini yaşadı. Güzel günler çabuk geçti. Daha sonra TURBAN ülke genelinde yozlaşarak, yolsuzluklara karışınca yok olup gitti.

İşte Yat Limanı için talihsiz günlerde bu tarihten sonra başladı.  Liman, Milli Emlak’ın eline kaldı. Yıllar içinde bakımsızlıktan harabeye döndü. Tinerci ve berduşların barınağı haline geldi. Bu girdaptan limanı kurtarmak isteyen belediye devreye girerek tadilat girişiminde bulundular. Önce Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, ardından da Mustafa Akaydın, Kaleiçi ve Yat Limanı için tadilat çalışmalarına başladılar. Zaman zaman müteahhitler değişti, belediyelerin maddi imkanları yetmediği için ağır aksak da olsa bu tadilat çalışmaları devam etti. Bu arada belediyeler, özellikle Mustafa Akaydın döneminde kiraları da toplamaya başladı. Kirasını ödemeyenler icraya verildi.  Daha sonra 2016 yılında Milli Emlak belediyeyi devre dışı bırakarak limana sahip oldu. Yıllarca limana tek çivi çakmayan, bir karış onarıma girişmeyen, sefalet içinde uzun bir zaman geçiren Yat Limanı esnafının hatırını sormayan, kendi mülkünü bile sahiplenmeyen milli emlak, şimdilerde esnafın başına kâbus gibi çökerek yüz binlerce liralık kira bedeli değil, işgalci parası istemektedir. Oysa bu insanlar yıllardır Turizm belgeli yasal kiracı. Yıllardır yasal kiracılar işgalci olurken, kanun dışı devletin alanlarını kullananlar ise baş tacı oldu.

Öte yandan kentin en güzel yerlerinde mülkü olan Milli Emlak bu yerlerinde değişik insanlar ticaret yaparak avuçlar dolusu para kazanırken, Milli Emlak bu insanlardan hiçbir talepte bulunmadıkları gibi, vatandaşların bu duyarsızlıklara yaptıkları şikâyetleri de değerlendirmiyor, görevlerini yapmıyor ve vurdumduymazlık yaparak adeta bu çeteleri ödüllendiriyor.

Düşünün bir yanda devletin kurumları tarafından mağdur edilen yasal namuslu insanlar, bir yandan şehir çeteleri. Bu duyarsız devletin kurumu kimilerini ödüllendirmiş gibi görevini yerine getirmez iken bir yandan da onurlu, namuslu küçük esnafa adeta kan kusturuyor.

Bu konu hakkında bu kentte duyarlı bir gazeteci olarak konuyu baktım kişisel çabam yetersiz ve geçersiz kalıyor, CİMER vasıtası ile devletin topraklarına sahip çıkılması gerektiğini çetecilere yemlik olarak kullanılmasına engel olunması gerektiğini yazdım. Çevre ve şehircilik Bakanlığına ilettim. Ama kimin umurunda.

Devletin kurumlarının adeta çivisi çıkmış…

İşte bu boşluktan yararlananlar bu boşluğu kendi çıkarları için doldurarak kanunları hiçe sayarken devlet yetkilileri de boşalan devlet boşluğunu doldurmak için namuslu insanları sıkıştırarak adeta cezalandırıyor.

 Maalesef Türkiye gerçeği bu.

Kimin eli kimin cebinde belli değil…

Bu günlerde Milli Emlak Liman ve bölgesinde esnafın tepesinde kabus gibi gezinirken, Devlete ait alanları kirasız, beş kuruş ödemeden kullanan çeteler ise keyif çatıyor…

Haydi hayırlısı…