Bugün size insanların son dönemde yoğunluk gösterdiği bir spor dalının nasıl bulunduğunu anlatmak istedim. 1895’de, eğitmen William G. Morgan, YMCA’ da (Young Men’s Christon Association), işadamları sınıfları için basketbol, beysbol, tenis ve hentbol öğelerini harmanlayarak basketboldan daha az fiziksel güç gerektiren bir oyun geliştirmeye karar verdi. Voleybol oyunu mintonette adıyla yarattı. 1895’de, eğitmen William G. Morgan, YMCA’ da (Young Men’s Christon Association), işadamları sınıfları için basketbol, beysbol, tenis ve hentbol öğelerini harmanlayarak basketboldan daha az fiziksel güç gerektiren bir oyun geliştirmeye karar verdi. Voleybol oyunu mintonette adıyla yarattı. Morgan tenisten fileyi aldı ve bunu zeminden ortalama bir erkeğin boyunun biraz üstünde kalacak şekilde 2.10 m yüksekliğe yerleştirdi. Mintonette oyunu, en kısa söyleyişle, “topu yere düşürmeden karşı alana atmak” diye tanımlanabilirdi. Yani topa havadayken vurmak. Oyunu izleyenlerden Profesör Albert T. Halstead “Mintonette” yerine “volley Ball” adını önerdi. “Volley ” tenis ile futbolda kullanılan bir terimdi. “Topa yere değmeden vurmak” anlamına Mintonette oyununun temel özelliğine çok uygun düştüğü için bu ad hemen benimsendi. (1952 yılında, yani elli altı yıl sonra, A.B.D Voleybol birliği bu iki sözcüğü birleştirerek “Volleyball” diye yazılmasına karar vermiştir.) Voleybol Kronolojisi: “1895: William G. Morgan voleybol oyununu yarattı, 1900: Oyun için özel bir top kullanılmaya başlandı. 1916: Filipinler’de, hücüma dönük pas ve smaç organizasyonu tanıtıldı. 1917: Set sayıları 21 sayıdan 15 sayıya değiştirildi. 1920: Üç vuruş ve arkadan hücum kuralları eklendi. 1930: İlk iki kişilik sahil oyunu oynandı.”

TÜRKİYE’DE VOLEYBOL

Başlangıç Dönemi (1919-1951) Voleybol Türkiye’ye Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen Mütareke günlerinde geldi. 1919-1925 yılları arasında İstanbul’da YMCA’in müdürlüğünü yapan Dr. Deaver adlı Amerikalı, derneğin spor salonunda voleybol oynatmaya başlamış, kısa zamanda beden eğitimi öğretmenlerimizin ilgisini bu yeni spor oyununa çekmeyi başarmıştı. 1919’da voleybol daha Avrupa’ya yayılmış değildi. Bulunalı topu topu yirmi dört yıl olmuş, hele smaçla oynanmaya başlanışının üstünden daha ancak altı yıl geçmişti. Calaloğlu’ndaki Erkek Muallim Mektebi’nin beden eğitimi öğretmeni olan ünlü spor adamı Selim Sırrı TARCAN, YMCA’de görüp oynadığı voleybolu, bedensel yetenekleri geliştiren, temiz bir spor oyunu olarak benimseyip öğrencilerine öğretmeye başladı. 1920-1924 yılları arasında Erkek Muallim Mektebi’nden çıkan beden eğitimi öğretmenleri de bu sporu kısa sürede okullarımız yaydılar. Kabataş, Vefa, Pertevniyal, Galatasaray, İstiklal, Haydarpaşa, İstanbul liselerinde yoğunlaşan çalışmalar, önce okullar arası turnuvalara yol açtı. Voleybol oynayan çocuklar okullardan mezun olmaya başlayınca da, çalışmalar üniversitelere, kulüplere doğru genişledi. Bu gün bir basketbol yuvası olarak bilinen İstanbul Teknik Üniversitesi, o zamanki adıyla Yüksek Mühendis Mektebi, 1924-1944 yılları arasında voleybolun beşiğiydi. Ankara’daki Siyasal Bilgiler Fakültesi, o zamanki adıyla Mülkiye Mektebi de, voleybola öncülük eden bir yüksek okuldu. Otuz iki yıl süren bu başlangıç döneminde Türk voleybolu bütünüyle dışa kapalı kaldığından çok ilkel bir görünümdeydi. Spor Oyunları Federasyonu adı altında kurulmuş bir federasyon basketbol, eltopu, voleybolu birlikte yönetmeye çabalıyor, yeterince etkin olamıyordu. Oysa sporcularımızda dışa açılma özlemi büyüktü. Öylesine ki, 1946 yılında ülkemize Yunanistan’dan gelen bir basketbol takımında voleybolcularında yer aldığı öğrenilince, durum hemen Spor Oyunları Ajanı Turgut Atakol’a iletilmiş, onun aracılığıyla Atina-İstanbul karmaları adıyla bir maç oynanması sağlanmıştı. Voleybolda ilk yabancı karşılaşmamız olarak anabileceğimiz bu maç, o zamanki kurallara göre üç set üzerinden oynanmış, 2-0 İstanbul Karması’nın üstünlüğüyle sona ermişti. Bu karmada yer alan o günün ünlü oyuncuları şunlardı: Güneri Artunkal, Dinçer Asena, Mehmet Jeba Berkök, Ayhan Demir, Payidar Dobra,Gültekin Güler, Aleksandre Holyafkim, Valentin Holyafkim, Uğur Kalafatoğlu, Erdoğan Kutkan, Sacit Seldüz, Merih Serez. Uluslararası bir karşılaşmaydı, ama bizim hakemlerimizle ( Yani bizde geçerli kurallarla) üstelik de öncelikle basketbolcü olan sporculara karşı oynanmış, tam anlamıyla bir “dostluk” maçıydı. 1952 yılında ise başka bir uluslararası karşılaşma Türk voleybolunun görünümünü bütünüyle değiştiriverdi.