Çok değerli dostum gazeteci Hasan Yavaşlar’ın yaptığı haberi okurken ‘Vay halimize’ dedim. Maalesef ülkenin her yerinden sorun fışkırıyor.
Nereye dokunsak bin sorunla karşılaşıyoruz. Bu sürece şak diye gelmedik. Zamanla yöneticilerin yaptığı hatalar ülkeyi sorun yumağı haline getirdi. ‘Düzeltilmeyecek bir şey yok’ demeyi çok isterdim. Ancak bazı şeyler düzeltilmez. Giden canlar yaşanan kayıpların geri dönüşü yok. Hasan Yavaşlar, kendi çocuğunu bağımlılıktan kurtarmak için mücadele veren ve çocuğunu kurtaran Hayriye Kılıç’ın haberini yapmış. Hayriye Hanım kendi çocuğumu kurtardım, diğer çocuklar beni ilgilendirmez demek yerine diğer çocuklarında hayatını kurtarmaya çalışıyor. Ne kadar etkili olur bilmiyorum. Ancak yaptığı şey takdire şayan. Bunun yanı sıra Hayriye Hanım’ın verdiği rakamlara inanamayacaksınız. Hayriye Hanım şu sözlere yer veriyor:
“Oğlumu bağımlılıktan kurtardım ancak diğer bağımlılar da benim çocuğum. Şimdi onları kurtarmak için uğraş veriyorum. Bağımlılık herkesin kapısında. Uyuşturucunun başlangıcı esrar. Esrara bulaşan insanlar daha sonra diğer uyarıcı ve uyuşturucu maddeleri kullanıyor. Uyuşturucunun bilinen ve bilinmeyen her türü kullanılıyor. Şu anda en tehlikeli uyuşturucu, A4 diye bildiğimiz uyuşturucu. A4 kağıdının üzerine bonzainin spreyi, asetonu, fare zehri ve diğer kimyasal maddeler sıkılarak insanlara veriliyor. Bunu ilk içen insan çok az alırsa kilitlenir, biraz fazla alırsa ölür. Her gün 50-100 arasındaki insanın karnını doyuruyorum. Gönüllülerden temin ettiğim kıyafetleri ihtiyaç sahipleriyle buluşturuyorum. Tedavi olmak isteyenlere, özellikle kız çocuklarına yalvarıyorum. İkna edebildiğim insanları rehabilitasyon merkezlerine yönlendirip tedavi olmalarını sağlamaya çalışıyorum. İlkokullarda okul polisi yok, liselerde ise 1500 öğrenci var ve 1 tane polis var. O polis ne yapabilir? Zeytinköy’de 9-10 yaşlarında uyuşturucu kullanan çok fazla çocuk var. Bu çocuk büyüdüğü zaman mutlaka torbacı olur. Çünkü kullandığı maddenin parasını çıkarmak için onu satmak veya hırsızlık-gasp yapmak zorunda kalıyor. Öncelikle aileler maddeyi tanımalı. Çocuğunun sınıf arkadaşını ve ailesini de tanımak zorunda. Çocuğunun nereye gittiğini bilmeli. Çünkü hiçbir bağımlı yaşlanıp ölmüyor. Tüm bağımlılar gencecik yaşlarda ölüyor. 40-50 yaşlarını görmüyorlar. Bir aile çocuğunun bağımlı olduğunu öğrendiği zaman aile önce kendisi yardım almalı. Bilen insanlarla, çocuğu bağımlı olmuş ve kurtulmuş insanlarla temasa geçmeli. Bu işin terapistleri var ancak Türkiye’de çok az. Çocuğunu kontrol etmek isteyen aileler öncelikle çocuğun çöpüne bakacak. Çöpe atılan maddelerden bağımlı olup olmadığı anlaşılabilir. Çantalar, cepler ve özellikle sosyal medya mesajlarına bakılmalı. Bunları çocuğa belli etmeden yapmaları lazım. Çocuğun hayatındaki değişikliklere bakılmalı. Eve geç gelmeler, çok fazla bahane ve yalan varsa bir işaret olabilir. Bağımlılar çok inandırıcı yalan söyler. Para harcama, ders notlarının düşmesi önemli belirti olabilir. 8 dil bilen bağımlı gördüm. Mesleğinde zirve yapmış insanlar ve onların çocuklarını gördüm. Torbacıların hedefi, daha çok polis ve öğretmen çocuklarıdır. Gördüğüm en üst meslek sahibi insanlar arasında hakim ve savcılar vardı. Bunları kurtaramadım ve uzun zamandır görmüyorum. Yaşayıp yaşamadıklarını da bilmiyorum. Bu insanlar bana gelirse kurtarmak için çaba harcarım. Ailelere çağrım; çocuğunuza sahip çıkın.” Hangi sözüne şaşıracağımı bilemedim. Aklım tutuldu. Yetkililer nerede neden bu kadar sessizler bilmiyorum ama bir an önce bu soruna el atılmalı.