Merhaba, Uzun yıllardan sonra tekrar karşınızdayım sevgili okurlar…
43 yıllık gazetecilik hayatımda siyasete görev dışında hiç sempati besleyemedim. Ancak içinde
bulunduğumuz ortam: her sade vatandaş gibi hepimizi de siyasete doyurdu ve hatta sonunda
bıktırdı.
Her gün kara siyaset, her gün daha da kötüye giden ekonomi ve umutsuzluk, sokaktaki
çocuklarımıza bile mikrofon uzatıldığında onları bile nasıl etkilediğini bize gösterdi.
Geçtiğimiz gün benim de üyesi olduğum Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin Basın Bayramı ile ilgili
bir kutlaması ve kitap lansmanı vardı.
Konuşmalardan sonra ikrama geçildiğinde bizim masamıza CHP’nin Antalya milletvekili de geldi.
Hoşbeşten sonra, hazır yakalamışken milletvekilimize bir soru sorayım dedim. Malum ana
muhalefet partisi, seçimlerden mağlup çıkınca, içinde yaşadığı çalkantı yüzünden gündemin
merkezi haline gelmişti..
Gerek yerel seçimlerin ve gerekse parti kurultayının yaklaşması sebebiyle malumunuz en çok
konuşulan tek parti yine CHP idi ve herkes bu seçim yenilgisinden bir sorumlu arayışına girmişti.
Hayli neşeli olan bu milletvekilimize klişe “Ne olacak bu memleketin hali” yerine “Sayın
vekilim ne olacak bu CHP’nin hali” sorusu ağzımdan fırlayıverdi.
Aldığım yanıt ise itiraf edeyim beni biraz şaşırttı.
İki dönemdir Antalya milletvekili olan vekilimiz biraz acı bir tebessümle “ valla ne olacağını biz
de bilmiyoruz” dedi.
Çok şaşırdım ve içimden başka bir şey de sormak gelmedi. Aslında bu milletvekilimiz samimi bir
şekilde içinden geldiği gibi yanıt vermişti.
Yani ne olacağını ve dolayısıyla, ne yapılacağını sanırım kestiremeyen bir ana muhalefet partisi ile
karşı karşıyayız anlaşılan…