Sevgili okurlarım, bugün sizlere 64’üncü ölüm yıldönümünde Türk edebiyatının değerli ismi Yahya Kemal Beyatlı’nın hayatından biraz bahsetmek istedim.

Yahya Kemal Beyatlı 2 Aralık 1884’te Makedonya’nın Üsküp şehrinde bulunan Rakofça Çiftliği’nde dünyaya geldi. Babası, dönemin Üsküp Belediye Başkanı, eski icra memuru Nişli Naci Bey, annesi Nakiye Hanım’dır. 1889 yılında henüz beş yaşındayken ilk öğrenimi için bir mahalle okulu olan Yeni Mektep’e, sonrasında özel bir okul olan Mekteb-i Edep’e gönderildi. Sonrasında Üsküp İdadisi’ne başladı. Burada okurken bir yandan da İshak Bey Camisinin medresesine devam etti, Arapça ve Farsça öğrendi. Lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Beyatlı, Tevfik Fikret önderliğindeki Servet-i Fünun akımını ortaya çıkaran diğer şairlerin de etkisinde kalarak, aruz vezniyle dörtlükler yazmaya başladı. 1902 senesinde, lise eğitimine devam edebilmek için İstanbul’a taşındı. Burada bulunan Vefa Lisesi‘ne başlayan Beyatlı, İrtika ve Malumat adlı dergilerde, “Agah Kemal” takma adıyla şiirler yazdı. Sonrasında monarşi karşıtı görüşleri savunmaya başladı. Osmanlı Devleti’nin kurtuluşunu demokratik rejimlerde gören diğer muhalif arkadaşlarıyla birlikte, II.Abdülhamit‘e yönelik eleştirel söylemlerde bulundu. Dönemin gözde siyasi, düşünsel ve edebi topluluğu olan Jön Türkler‘e özenen Beyatlı, bu cephenin içinde yer alabilmek için Paris‘e gitti. Burada Meaux Koleji’nde Fransızca eğitimine başladı. Bir sene süren bu eğitimden sonra 1904 senesinde yüksek öğrenimini yapmak için, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdi. Üniversite yıllarında, ünlü tarihçilerden Albert Sorrel‘in derslerinden oldukça etkilenen Yahya Kemal Beyatlı kendine özgü, zengin bir tarihsel bakış açısı yakaladı. 1912 senesinde, İstanbul’a dönen Yahya Kemal Beyatlı, eğitim camiasında hizmet vermeye başladı. 1913 yılında Darüşşafaka‘da edebiyat ve tarih derslerine girdi. Sonrasında Medresetü’l-Vaizin’de uygarlık tarihi eğitimi verdi. 1915 senesinde İstanbul Darülfünun’una Uygarlık Tarihi, Batı Edebiyatı, Türk Edebiyatı dersleri için öğretim görevlisi olarak atandı. Bu vazifesini 1923 senesine kadar sürdüren Beyatlı aynı zamanda Türk dili, gelişimi ve Türk tarihi gibi konularda çeşitli dergilerde makaleler yayımladı. Peyam gazetesinde, “Süleyman Nadi” takma adıyla, “Çamlar Altında Muhasebe” başlığı altında yazılar yazdı. Beyatlı, Servet-i Fünuncuların şiir anlayışının, Türkçe’nin altyapısını, Arapça ve Farsça düzleminde işlediğini, dile kendine özgü özelliklerini kaybettirdiğini, sözcüklerin yapısının ve dizilişinin deforme edildiğini savundu. Bunun yanında, konuşma dilinde yazılan, şekilden gittikçe uzaklaşan ve şiiri basitleştiren hece ölçüsü yazarlarını eleştirdi. Beyatlı’nın eserlerinde ortaya koymaya çalıştığı form, benzerliklerin yinelenmesine son verecek, Batı modernitesiyle uyum gösterecek, Türkçe’nin, halkın konuşma tarzından çok, elit konuşma tarzını mısralarda işleyecek yeni bir şiir anlayışını kapsıyordu.

SAVAŞIN ARDINDAN

1918 senesindeki Mondros Mütarekesi‘nin ardından, Ati, Tevhid-i Efkar gibi dergiler için yazılar kaleme alan Beyatlı, aynı görüşleri paylaştığı şair ve yazar arkadaşlarıyla birlikte, “Dergah” adlı bir dergi kurdu. Milli Mücadele dönemine giren sosyal gelişmeleri yakından takip ederek ulusun bağımsızlığından yana oldu. O zamana kadar hep perde arkasında kalan, şiirlerini herhangi bir mecrada yayımlamayan ve dolayısıyla yerel edebiyat çevrelerinde adı çok da telaffuz edilmeyen Yahya Kemal Beyatlı, şiirlerini ilk defa, 1918 senesinde, “Yeni Mecmua” isimli dergide, “Bulunmuş Sayfalar” başlığı altında yayımlamaya başladı. 1929 yılında yeniden siyaset hayatına dönen Beyatlı, 1934 senesinde Yozgat, 1935 senesinde Tekirdağ ve 1943-1946 seneleri arasında İstanbul milletvekili olarak mecliste bulundu. Bu dönemde uzun bir süre Halkevleri Sanat Danışmanlığı görevini yürüttü. 1948 senesinde büyükelçi sıfatıyla Pakistan’a gitti. Bir sene sonra yaş haddinden dolayı emekliye ayrılarak İstanbul’a geri döndü. Burada Park Otel’de ikamet etmeye ve Milli Reasürans Şirketi’nde yönetim kurulu üyeliği yapmaya başladı. Sonrasında bir çeşit bağırsak hastalığına yakalanan Beyatlı, 1957 senesinde tedavi için Paris’e gitti. Hastalığının ilerlemesi üzerine 73 yıllık ömrüne hem edebiyatı hem siyaseti sığdıran Beyatlı 1 Kasım 1958’de, kaldırıldığı İstanbul Cerrahpaşa Hastanesi‘nde hayatını kaybetti.