Savaşlarda çatışmaların geçici olarak bitirilmesi için ateşkes antlaşmaları yapılıyor.
Fakat tarihte gördüğümüz kadarıyla savaşların kesin sonlandırılması barış antlaşmalarıyla oluyor. Barış antlaşmaları ise ateşkes antlaşmalarından kısa bir süre sonra gerçekleşebildiği gibi 40-50 senede gerçekleşmeyenleri de olabiliyor. 22 Şubat 2022’de başlayan bu savaşı sonlandırmak da savaşanlardan çok savaştıranların elindedir diyebiliriz.
Olaya savaşanlar açısından baktığımız zaman, savaşın hemen bitmesini isteyen taraf, şehirleri yanıp yıkılan, kadınları ve çocukları mülteci olan Ukrayna’dır. Ukrayna batıdan beklediğini bulamamış, adeta umduğu dağlara kar yağmış, oyuna getirildiğini anlamış olup savaşın hemen bitmesi için taviz verebileceğinin işaretlerini de vermiştir. Fakat artık ipler elinden çıkmış, barışa olduğu kadar kendisini savaşın devamına da hazır olmak zorunda hissetmektedir. Bu amaçla batının silah desteğinin yanında savunmasını yabancı paralı askerlere de açmıştır.
Savaşanlardan Rusya başlangıçta ülke savunmasını ve ABD tarafından kuşatılmasını engellemek için kısa sürede kazanabileceğini hesap ettiği bir savaşı başlatmıştı. Yani ABD’nin AB’yi arkasına almak, NATO’yu toparlamak, Doğu Avrupa’yı silahlandırmak ve yaptırımlarla kendisini çökermek için bu savaşı başlattığını, büyük bir tuzağa çekilmiş olduğun anlasa da artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiştir. Belli kazançları elde etmeden çekilmesi kendi ülkesi ve dünya kamuoyu önünde küçük düşmesine neden olacak ve diz çöktürüldüğü biçiminde yorumlanacaktır. Ayrıca içine düştüğü bu savaş bataklığı, mart sonunda buzların erimesiyle Ukrayna arazisi gerçek bir çamur bataklığına dönecektir. Buradan imajını çizdirmeden çıkmak için ise tahrip gücü yüksek silahlarla şehirleri yerle bir ederek Ukrayna’yı istediği koşullara yakın bir ateşkese razı etmek istiyor.
Savaştıran taraf, yani ABD ise savaşın uzamasını istemektedir. Çünkü savaş uzadıkça Rusya giderek gerilla savaşına dönüşebilecek savaş koşulları ve hem de yaptırımlar yoluyla iyice yıpranacak ve ekonomisi çökecektir. Rusya dünyada yalnızlaşırken ABD’nin liderliğinde NATO ve AB tam anlamıyla bütünleşen bir Batı Cephesine dönüşecektir. ABD’nin savaşı uzatmak istediğini, Ukrayna’yı yem olarak kullanırken onu koruyacak önlemleri almamış olmasından da anlayabiliyoruz.
Çünkü ABD Ukrayna’yı gerçekten korumak isteseydi Rusya yığınak yaparken beş altı ay öncesine dek burayı silahlarla donatır patriot savunma silahları satar ve Polonya’daki mig 29’lları Ukrayna’ya aktarırdı. Şimdi Polonya’ya bu uçakları ver diyor, Polonya ben Nato’ya vereyim sen ver deyince uygun olmaz diyor. Sanki Polonya’yı da mı yakmak istiyor, yoksa NATO ve AB’yi toparlamışken, Rusya’yı bir Avrupa savaşının içine çekmek mi istiyor diye düşündüğüm de oluyor. Ama dünyada hemen tüm savaşları ABD ve Rusya çıkarmış olsa da bunların tarih boyunca hiç savaşmadıkları da aklıma geliyor. Savaşların kayıplarını başka milletler paylaşırken kazançlarını bu ikisi paylaşmıştır.
ABD Ukrayna’yı yem olarak kullanırken onu korumak için hiçbir önlem almadı. Çünkü Ukrayna’yı korumak amacı yoktu. Rusya’nın korkunçluğunu Avrupa ve NATO’ya göstermek istiyordu. Savaşın uzaması ve Rusya’nın yıpranmasını istiyordu. Bu yüzden yabancı savaşçılar çağrısını da ABD yaptırdı. Savaşın 14. Günü yapılan açıklamaya göre 52 ülkeden 40.000 yabancı savaşçı geldiği bildirildi ki bu Ukrayna’nın da başına bela açabilecek bir durum. Ve muhtemelen çoğu da Müslümandır diye tahmin ediyorum.
Zaten Rus ordusunun çoğunluğu da muhtemelen Rusya’daki Müslüman topluluklardan toplanmış olabileceği gibi Çeçen ve Dağıstan Müslümanları da savaşmaya talip. Ayrıca Rusya Suriye’den de savaşacak gönüllüler getireceğini belirtmişti. Yani savaş Müslüman ile Müslümanın savaşına dönecek. Müslümanlar Hıristiyan iki devlet adına savaşarak birbirlerini öldürüp şehit olacaklar. Zaten Suriye’de, Irak’ta ve Afganistan’da da Müslüman Müslümanı öldürerek şehit olmuyor muydu? Yani Batılıların Müslümanları birbiriyle savaştırmalarının başka bir versiyonu.
ABD amaçlarına ulaştı mı? Evet, fazlasıyla. AB’yi Rusya’ya karşı birleştirdi. NATO’yu canlandırdı. Rusya’nın saldırganlığı bahanesiyle Baltık Cumhuriyetlerinden başlayarak tüm doğu Avrupa’daki NATO ülkelerini silahlandırma fırsatı yakaladı. Bu kazanımlar Rusya karşısında ABD’nin elini güçlendirdiği gibi tüm bu ülkelere silah satma fırsatı yakaladı. Dünya silah ticaretinin %37 sini ABD karşılıyor ve ekonomisinin temelinde birinci sırada silah 2. Sırada petrol var.
ABD aslında Rusya’nın 2030’a dek kendini toparlayıp ABD’ye rakip olamayacağını sanıyordu. Ancak Putin hızlı bir toparlanışla 2030’u 2020’ye çekti. Ayrıca Çin, Rusya gibi bölgesel bir güç değil, küresel bir güç haline gelince ileride bunların birleşmesinden çekinerek Rusya’yı etkisiz hale getirmeye karar verdi. Rusya Ukrayna’dan alacağı bir miktar toprakla amaçlarına bir ölçüde ulaşırken, ekonomik yaptırımlarla yıpranacağı gibi eski doğu bloku ülkelerinin silahlandırılmasıyla kendini ateş altına atmış oldu, diye düşünüyorum.
Şimdi Çin ne yapacak bu çok merak ediliyor. Rusya ile tamamen yakınlaşır mı? Batılı şirketlerin terk ettiği Rus şirketlerini ucuza kapatıp Rusya’ya çökerek daha büyük bir güç haline mi gelir? Dolarlarının çok büyük bir bölümü ABD’nin elinde olduğu için yaptırımlardan çekinir mi? Yoksa ABD ona da bir tuzak kurmuş olabilir mi?
İşte savaşın ne zaman biteceği böylesi çok bilinmeyenli bir denklem. Çünkü savaşı bitirme kararı, savaşanlardan çok savaştıranların elinde gibi geliyor bana. Mart 2022