Cumhuriyet kurulduğu zaman yabancı şirketlerin işlettiği demiryollarının hemen tamamı Batı Anadolu’da ve bu şirketlerin Anadolu’yu sömürmek için kendi empeyal çıkarlarına göre yapılmış yollar olduğunu, Cumhuriyet hükümetlerinin demiryolu politikalarının ise Türkiye’nin doğusunu batıya ve iç bölgeleri limanlara bağlamak olduğunu ilk yazımda belirtmiştim.
Ankara-Sivas ve Samsun-Sivas demiryollarının yapımı ile Anadolu’nun İstanbul ve Batı Anadolu ile bağlantıları sağlandığı gibi Samsun ve Marmara Denizi limanlarına bağlantıları da sağlanmış olup şimdi de bu bağlantının Sivas’ın ötesinde kalan Doğu Anadolu’ya bağlanması gerekiyordu. Bu da Sivas Erzurum bağlantısıyla sağlanacaktı. İşte Türkiye’nin doğusunu batısına bağlamak açısından Sivas-Erzurum demiryolu çok önemliydi.
Bu yolun yapımı için önce 1933 yılında ihale açılınca yabancı şirketler yolun karayoluna paralel olarak Suşehri’nden geçecek şekilde pahalı ve uzun vadeli bir süre teklifi vermişlerdi. Atatürk ise yolun Divriği’nden geçmesini istediği için ihale Nuri Demirağ ve kardeşi Abdurrahman Demirağ’ın kurduğu şirkete verilmiştir. Burada yerli şirketin teşvik edilmesi kadar Nuri Demirağ’ın şirketinin teklifi hem fiyat olarak daha ucuz ve hem de yapım süresi daha kısadır. Hattın 1940 yılında teslimi taahhüt edilmiştir. Sözleşmeye sonradan eklenen Çetinkaya Malatya hattının ise 1938’de teslim edilmesi istenmiştir.
Fakat Malatya hattı sözleşmeden 19 ay, Sivas Erzurum hattı ise 15 ay önce bitirilmiştir. Bu o günün koşullarında mucizevi bir başarıdır. Olaya bugünden bakacak olursanız, bugünkü araçlarla tüneller daha çabuk yapılabilmektedir. Fakat 2000’li yıllara dek makinelerle bile tünel kazmak çok zor ve çok zaman alan bir işti.
Nuri Demirağ hattın zamanında bitirilmesi için hattı muhtelif kesimlere ayırarak farklı taşeronlara ihale etmiş malzeme taşınması ve iklim koşullarındaki karşılaşılan zorlukları asgariye indirerek hattın zamanında bitirilmesinde başarılı olan taşeronların isimleri tünellere verilmesi (Ali Bey Tüneli, Yahya Bey Tüneli, Haşim Bey Tüneli, Osman Bey Tüneli, Yaşar Bey Tüneli) gibi teşviklerle taşeronların işi hızlı bitirmelerini sağlamıştır.
Yahya Bey tüneli zeminin uygun olmaması nedeniyle zamanında tamamlanamamış. Fakat Yahya Bey, yapımını üstlendiği bu tüneli zamanında tamamlayacağına dair Atatürk’e söz vermiş olduğundan bu sözünü tutamamış olduğu için intihar etmiş olup cenazesi Yahya Bey Tünelinin önüne defnedilmiştir.