Demiryolları ilk kez 1830’lu yıllarda İngiltere’de kullanılmaya başlamış ve arkasından hızla dünyaya yayılmıştır.
Günümüzde de emniyetli ekonomik taşımanın en önemli aracıdır. Elektrikli olduğundan ucuz ve çevreyi kirletmediği için ve ayrıca yapım maliyeti ve uzun ömürlü olduğu için önemi daha da artmıştır. Otoyol ile karşılaştırıldığında otoyolun kilometresi 12 milyon dolara mal olurken çift hatlı elektrikli demiryolu 4 milyon dolara mal olmaktadır. Bizde ilk demiryolu 1856’da İngilizlerin yaptığı 130 km. uzunluğundaki İzmir-Aydın demiryoludur. Sonraki yıllarda yabancı şirketlerin yaptığı demiryollarının uzunluğu 6778 km’ye ulaşmış olup Osmanlının kendi yaptırdığı 1564 kilometrelik hicaz hattıyla birlikte toplam 8619 km demiryoluna sahipti. Fakat bunların bir kısmı bugünkü sınırlarımızın dışında kalmış olup TC. Sınırları içinde kalan bölünü 4112 km ve tamamına yakını yabancı şirketlerin elindedir. Ayrıca bu yollar yabancı şirketlerin kendi çıkarlarına göre belli bölgelerde toplanmıştı. Cumhuriyet hükümetleri yabancı şirketlerin işlettiği demir yollarını satın alarak millileştirmiş ve ülkenin doğusunu batıya ve iç bölgeleri limanlara bağlayacak biçimde ülke ihtiyaçlarına göre 1940 yılına dek 4525 km yeni demiryolu yaparak uzunluğu 8.637 kilometreye çıkarmıştır. Fakat 2. Dünya Savaşının yarattığı ekonomik darlık nedeniyle yavaşlayan demiryolu yapımı savaş sonrası İngiltere ve ABD’nin baskısıyla duraklatılarak Marşal yardımı olarak alınan dış yardımın tamamına yakını karayolları için harcanmıştır. Aslında karayolu ulaşımı en pahalı ulaşım şeklidir. Ama demiryolu ağına ve limanlara ulaşmak için karayollarına da ihtiyaç vardır. Ama taşımada en ucuzu denizyolları olup sonra demiryolları, sonra kara yolları ve en pahalısı da havayolları şeklindedir. Son yıllarda ülkenizde taşıma ve ulaştırmada öncelik karayollarına verilmiş olup enerji kaynakları açısından dışa bağımlı olan bir ülke için bu yanlış bir tercihtir. ABD ve İngiltere’nin dayattığı bir tercihtir. Çünkü Marşal yardımı için ABD’nin dayattığı koşullar şöyledir. Birinci koşul köy enstitülerinin kapatılması. İkincisi demiryolu yapımından vazgeçilmesi. Üçüncüsü ağır sanayiden vazgeçilmesi ve dördüncü de planı kalkınmadan vazgeçilmesidir. İşte bu yüzden Türkiye’yi dünyanın en ileri devletleri düzeyine çıkaracak olan köy enstitüleri kapatıldı. Uçak ve motor fabrikaları kapatıldı, planlı kalkınmadan vazgeçilip demiryolları yapımı askıya alındı. İşte bu yüzden demiryollarındaki gelişme1940 yılından sonra duraklamıştır. 2023 yılı itibarıyla bugün TC. Devlet Demiryolları 10.984 kilometre uzunluğunda bir demiryolu ağına sahiptir. Bu yolun Burdur’dan Erzurum’a büyük bir bölümünde yol alırken 1960’lı yıllarda duygularımı şöyle dile getirmişim.
Güz bir kurgudur uzar gider morda
Güzlerden kaçıp burada olsaydın derim
Haşhaşlar çiçeklenirken Afyon Ovasında
Gündönümünde otlar gelir ömrünün sonuna
Ve inançların ağırlığı basar insana bozkırda
Sarı hasattır, emektir, berekettir Konya’da
Peri bacalarından bir ağıt getirir rüzgâr turuncuya
Buğdaylara, pancarlara, Malatya’da kayısıya
Bir hasat türküsüdür ürün, Kayseri toprağında
Girince tren Sivas’ın serin sabahına, başlar
Tarihte yolculuk, Timur’dan Pir Sultan Abdal’a.
Kurtuluş Savaşının Bismillahına.
Ölür sanki kışta, durgunlaşır yaşam ak karda
Baharda yaylalar çiçeklenirken yeşilden ala
Yaşasanız hayran kalırdınız Erzurum’da yazlara
Gölün mavisi bahçelerin yeşiline karışır Burdur’da
Erzurum dönüşlerinde bilsen ne çok isterdim
Bekleyip durur olmanı Burdur İstasyonunda
15.11.1965 Zorova