Özellikle hattın çoğu Karasu Kanyonundan geçen 100 km’lik bir bölümü insanların yaya olarak bile geçemeyeceği sarp ve kayalık bir alan olup kazma kürekle, balyozla dağlar delinmiş Türk müteahhitliğinin Türk Mühendisliğinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz akı, onuru, gururu bir eser yaratılmıştır.

“1939 yılında Erzurum İstasyonunun açılması nedeniyle hazırlanan kitapta bu zorluk şöyle dile getirilmiş:

“Bugün lokomotifler ile uzun trenlerimizin kolaylıkla geçmekte oldukları bazı yerlerden bundan birkaç sene evvel bir ameleyi geçirebilmek için aylarca çalışıp bir iz açmak icap etmişti. Atma boğazı gibi iki tarafı şakuli denilebilecek derecede dik yamaçlarla ihata edilmiş dar boğazlardan ilk geçen insanlar muhakkak keşif heyetlerimizdi” denilmektedir

Düşünün ki kol gücüyle 690 kilometre uzunluğunda bir hat inşa ediliyor, 138 tünel açılıyor ve 22 demir köprü yapılıyor. Bir başka deyişle bazı yerlerinde dağ keçilerinin bile zor yürüyebileceği bir arazide balyozla kayaları kıra kıra toplam uzunluğu 30 kilometreyi bulan tüneller açılıyor. Ve bunu Nuri Demirağ adında bir cumhuriyet müteahhitti başarıyor.

Sivas Erzurum demiryolu hattı Türk demiryolculuğu tarihinin efsanevi bir sayfasını oluşturmaktadır. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Planı, projesi ve tüm teknik özellikleri Türk mühendislerinin eseri olan ve bir Türk yatırımcı tarafından gerçekleştirilmiş bir zafer abidesi gibidir. Yol güzergahının değişik bölümlerinde çimento ve malzeme taşıyan kamyonlar eğimi 60 dereceyi bulan yollardan inip çıkmış ve demiryolu 90 derecelik dik açı oluşturan kanyon duvarlarının dibinden kimi yerde tünellerden kimi yerde köprülerden geçirilerek 550 kilometrelik Sivas-Erzurum hattı vaat edilen süreden 15 ay önce bitirilmiştir.

İsmet İnönü’nün dediği gibi “Şimendifer zaferi Türk işçisinin, Türk mühendisinin, Türk sermayesinin zaferidir.”