Yazıma rahmetli mizah yazarı Aziz Nesin’le başlamak istedim. Nesin’in o ünlü sözü dilden dile dolaşıyor. Aradan o kadar zaman geçmesine rağmen vatandaşların bu söz dilinden düşmüyor.

Mustafa Kemal, işgalci emperyalist ülkeleri geri püskürtüp cumhuriyeti ilan ettikten sonra ülke fakir ve halk cahildi. Hızla kültür devrimini gerçekleştirmeye çalıştı. O günlerde çoğalan okuryazar oranı Demokrat Parti zamanında engelleme girişimleri oldu. Amerikan işbirlikçileri başta köy enstitülerini ortadan kaldırdılar. O yıllardan günümüze okuryazarlar, ülke aydınları komünist diye suçlanarak ya öldürüldü. Ya hapse atıldı. Ya da ülke dışına kaçmak zorunda bırakıldı. Amerikan ve İngiliz gizli istihbarat ajanları ülkede dernek ve çeşitli isim altında örgütlenme yaparak Din ve Irk değerlerini kullanıp işbirlikçileriyle halkı cahil ve yoksul bırakma planlarını uyguladılar. Bugün geldiğimiz nokta budur. Maalesef günümüzde kitap okuma oranı yüzde biri bile bulmuyor.

Cahiller oranı hızla artış göstererek bugün içinden çıkması zor günlere kadar getirdi. Ülkeyi artık cahiller ordusunun verdiği oylarla, seçtikleri kişiler tarafından yönetilmeye başlandı. Türkiye sözüm ona demokrasiyle yönetiliyor. Gelişmiş ülkelerde Demokrasi tıkır tıkır işlerken bizde maalesef bir kâbusa dönüşebiliyor.

Bakın Sokrates yıllar önce bunu ne güzel açıklamış.

 Bir gün Sokrates yine talebeleriyle sohbet ederken bir talebesi Sokrates’ e sorar:

– “Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir? Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde, elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur, yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı? Hem çok mümkündür ki, daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. Şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz.”

Bunun üzerine Sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak o talebeye önce sorar: “Bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur yoksa cahil olmak mı daha zordur? “

Talebe: “Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur. Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur.”

Sokrates: “Peki o halde bize yine söyler misin toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur, yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur? “

Talebe:  “Elbette ve hiç şüphesiz cahil insanların sayısı fazla olur.”

Sokrates: “Peki bize yine söyler misin, bir gemide yüz yolcu bulunsa, geminin nerde nasıl hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir, yoksa o yüz yolcu mu?”

Talebe: “Eğer yolcular içinde Denizcilik bilgisi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır.”

Sokrates: “Peki o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez. Herkes bildiği yerde konuşmalı. Her iş ehline verilmeli….”

Talebe: “Pek tabi olması gereken budur.”

Sokrates: “Peki o halde, bize yine söyler misin, kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden, sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi? -Hem sen de kabul ettin ki, bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur.”

İşte o cahiller yüzünden ekmeği 6 liraya, peyniri 250 liraya eti 240 liraya yiyoruz. İşte o yüzdendir ki ülkede mafya cirit atıyor, kim ajan kim değil belli değil. Tecavüzler, hırsızlar nerdeyse meşru hale geldi. Ülke de adalet ve ekonomi dibe vurdu..

Cahiller bugün meydanlarda adaylarını alkışlıyor…

Yarın sandıkta kendisini köleleştireni seçecek…

İşte ülkede durum bu…