21 Mart 1955 tarihinde gün doğarken Diyarbakır’ın Urfakapı Caddesi Melik Ahmet Mahallesi 4 nolu evde dünyaya gelmişim.
Yani güneşin doğduğu, baharın gelişi bolluk bereketin ve özgürlüğün simgesi olan Nevroz günü dünyaya merhaba dedim…
Bugün benim karakteristik yapımı da sanırım oluşturmuş…
Şimdi böyle bir günde yaşadığımız bir olayı sizlere anlatırsam, bu günde doğan bir Kürdün yaşadığı zorlukları daha iyi anlarsınız sanırım.
GÖZALTI….
Bilindiği gibi Antalya bahar erkenden gelir. Erik ağaçları şubat ayının ilk gününden itibaren çiçeklerini açar ve meyve vermeye başlar.
İşte böyle güzel bir bahar günüydü. Eğlence mekanları gelen baharla birlikte canlanmış her gece konuklarına unutulmaz geceler yaşatıyordu. Malum bar ve müzikhollerin dolmasıyla magazin haberleri de yüksek trend gösterir. Ben her gece eğlence mekanlarında bir o yana bir bu yana koşturup duruyordum.
Bu günkü Atatürk Parkı o yıllarda Büyükşehir Belediye Başkanı Hasan Subaşı tinerciler ve fuhuş yatağı olan bu falez sahilinizde büyük bir değişiklik yaparak buraları turizme açtı. Baştan sona kadar mezbelelik olan bu yere yeniden hayat vererek bu günkü parkı yaptı.
İşte o günlerde falezlerin üzerinde Özel Restoran diye bir işletme hayata girdi. Sahibi Yusuf Özel, bir sosyete terzisi olduğundan dolayı elit isimler mekanını oluşturdu.
Çoğu zaman gece veya gündüz bu mekana gider bir kahve içimlik olsa bile oturur stres atar dinlenirdim. Yusuf Özel ile çok iyi arkadaş olmuştuk. Ailece görüşmeye başlamıştık.
Benim doğum tarihimi bilen Yusuf Bey bana bir sürpriz yapmak için doğum gününü mekanında kutlamamızı istedi. Israr edince yok diyemeyecek kadar bu yüreği güzel insanı kıramazdım. Çok samimi olduğum 3 gazeteci arkadaşımı da bu doğum gününe davet ettim. Cem Çon, Hülya Sevinç, diğerinin izni olmadığı için adını yazmak istemedim.
Doğum gününe 2 gün kala Valilik tarafından bir genelge yayınlandı. Bu genelgeye göre 21 Mart Nevroz günü olduğundan tüm eğlence mekanları kapalı olacaktı.
Bizde kapalı mekanda doğum gününü kutlamayı tercih ettik.
Pastalar hazırlanmış, mekan sahibi ev sahipliğinin en güzel örneğini sergiledi. Önce sohbetle çay ve kahvelerimizi yudumlarken ardından pasta masaya geldi.
İşte ne olduysa o an oldu…
Birden kapı açıldı bir anda polisler içeri girdi.
Tam 2 polis aracı ve içi polis dolu ekip. İşletmeyi basarak yüksek sesle yerlerimizden kımıldamamızı söylediler…
Polisleri görünce şaşırıp kaldık…
Kimlik kontrolüne başladılar. Hepimiz şoka girmiştik…
Derken mekan sahibi dahil hepimizi karakola götürmek istediler. Sorduğumuz soru yanıtsız kalıyordu….
Gözaltı süreci başlamıştı.
Biz mekan açık diye düşünürken, bizi neden götürmek istediklerine anlam veremiyorduk…
Birden en arkada içlerinden bir baş komiser sanırım bizleri tanımış olacak ki arkadaşlarını durdurdu. Ne olduğunu sorduğumuzda ise ‘’Bize ihbar geldi PKK’lılar Nevruz’u kutluyorlarmış’’ diye.
Aslında hepimiz endişe ve korku içindeydik. Ne için geldik başımıza ne geldi diye. Birden dizlerimizin bağı çözüldü.
Biz bir münasebetsiz yüzünden PKK’lı olmuştuk…
Komisere kimliğimi gösterdim. Durumu anlatmaya çalıştık. Yaşanan olayın doğruluğuna inanan komiser de, aslında bizim kadar üzüldü.
Polislerle birlikte doğum günü pastaları kesildi ve o gece kadehler benim doğum günüm olan Nevroz gecesi şerefe diye kalktı…
Kısa bir dinlenmeden sonra biz akşamın 12’sine kadar yaşadığımız stresten kurtulmaya çalıştık…