Bugün size atılan ilk mesajın nasıl atıldığını anlatmak istiyorum. 1793 yılına kadar dünyada iletişim ilkel şekillerde yapılmaktaydı. İletişim aracı olarak ayna, posta güvercini, ateş yakmak, mektup gibi birçok ilkel yöntem kullanılıyordu. Günümüze kıyasla kendimizi o zamanın şartlarında düşünürsek, karşımıza pek de iç açıcı bir sonuç çıkmayacaktır. Telgraf günümüzde pek değerli görülmese de o zamanın şartlarında mükemmel bir icat niteliğindeydi. Elektriğin ilk kez kullanıldığı bu cihaz, Fransız “Claude Chappe” tarafından icat edilmiş ve daha sonra geliştirilmiştir. Kulelerin tepelerine yerleştirilen hareketli kollar sayesinde işaret ve harfler istenilen yere ulaştırılarak telgrafın ilk adımları atılmıştır. Ve tarihte ilk iletişim teknolojisi olan telgraf daha da geliştirilmiştir. Zamanın teknik olanaklarının artmasıyla, yapılan kuleler daha da geliştirilerek, mesafeler ve telgraf ağı hayli uzatılmıştır. Telgraf’ın yaklaşık 4.828 kilometre bir iletişim ağı olduğu bilinmektedir. 1830 yılında Amerikalı Joseph Henry elektrik akımını uzak mesafelere taşıyıp elektro mıknatıs yardımıyla zili çaldırmıştır. 1835 yılında “Samuel Morse” ilk elektromıknatıslı telgrafı yapmıştır. Telgraf düzeneği elektromıknatıs ve başlı bir kalem olup bu kalem bir kağıdın üzerine çizgiler oluşturmaktaydı. Başarılı olamayan bu yöntemin ardından Morse ve yardımcısı eksikleri bularak telgraf düzeneğini geliştirmeye çalışmışlardır. Yapılan bütün çalışmalardan sonra Samuel Morse tarihte kendi adıyla anılan nokta ve çizgilerden oluşan Mors alfabesini bulmuştur. 1837 yılında William Cooke ve Charles Wheatstone adlı iki İngiliz, teller üzerinden elektrik akımı ile mesaj iletmeyi başarmışlardır. Telgraf düzeneğini incelediğimizde karşımıza iki merkez alan arasında işaretler yardımıyla karşılıklı haber ve belge iletimini sağlayan bir araç çıkacaktır. Bu araç alıcı ve verici arasında oluşturulan elektrik hattından oluşur. Verici kısmına maniple denir. Maniple anahtar görevi görmekte olup elektrik akımının açılıp kapanmasından sorumludur. Maniple aktif hale getirildiğinde telgraf şebekesinden akım geçmektedir. Karşı yani alıcılar kısmında ise elektromıknatıs olan bobinler vardır. Elektromıknatısın tam karşısında ileri ve geri hareket eden demir çubuk akımın geçmesiyle harekete geçer ve ardından çubuğun ucunda bulunan mürekkepli kalem kağıt üzerine ifadeleri geçirmektedir. Genellikle bu ifadeler nokta ve çizgi şeklinde olmaktadır. Tarihte ilk Telgraf hattı 1843 yılında Washington-Baltimore-Maryland arasında kurulmuştur. Samuel Mors’un ilk telgraf mesajı İngilizce olarak gönderilen “Tanrı ne yaptı?” sözü olmuştur. Asıl mesleği ressamlık olan Morse ilk madalyasını Osmanlı padişahından almıştır. Türk topraklarında telgraf ilk kez 1847 yılında İstanbul da Beylerbeyi Sarayı’nda Sultan Abdülmecit Han’ın karşısında “Samuel Morse” tarafından bazı araştırmalarda kullanmak için denenmiştir. Kırım savaşı esnasında Osmanlı’nın Avrupa ülkeleriyle yaptığı görüşmeler telgrafı Osmanlıya fazlasıyla sevdirmiştir. Sonrasında Osmanlı bu eksikliklerini nasıl gidereceğini ve telgraf gibi bir icadı kolaylıkla topraklarına nasıl getireceğini düşünmeye başlamıştır. İstanbul- Edirne arasına çekilen telgraf hatlarının devamı olarak Gülhane’de ilk telgraf merkezi kurulmuştur. Ülkemiz Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin (UIT) ilk kurucularından olmuştur. MORSE alfabesini anlamayan Osmanlı devleti telgraftan pek yaralanamamışlardır. Bunun üzerine Mustafa Efendi ilk Türkçe telgrafı yazmıştır. Ülkemizde 1974 yılında tele santraller aktifleştirilerek, 600 civarı teleks numarası ile birçok ilde Genteks yöntemi uygulamaya konmuştur. Yıllar süren teknolojiyle Faks-Tel uygulaması oluşturulmuş devamında 81 ilde e-telgraf uygulaması verilmeye başlanmıştır.