Her insan acı çeker ama çoğunlukla acı ve ağrıyı karıştırabiliriz. Türü ve gelişimi farklıdır. Çoğu Ağrı, genellikle vücutta bir sorunun belirtisi olarak ortaya çıkar ve fiziksel bir tepkiyi tetikler.

Acı daha çok duygusal ve psikolojik bir deneyimdir. Fiziksel acı dilin tat alması ile ilgidir. Yani fiziksel acı dilde başlar, yemek  borusu ile mideye kadar yakar, yandırır. Acı biler, acı meyve gibi…”Acı acıyı, su sancıyı keser” şeklindeki deyim de evirilerek günümüze kadar gelmiş. Bu deyim çaresizliği ifade eder. Fiziksel acı gelip geçici acılardır. Doktorlar verdikleri ilaçlarla gidere bilirler. 

Psikolojik acı, duygusal veya zihinsel olarak yaşanan rahatsızlık, huzursuzluk ve sıkıntı hissidir. Bu acı, travma tik olaylar, kayıplar, ilişki sorunları,  depresyon, anksiyete gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir.  Psikolojik acı, fiziksel ağrı ile bulunabilir ancak fiziksel ağrıdan bağımsız seyreder. İnsanı en çok rahatsız eden iç acılardır. Duygusal acılardır. Kalbi acılardır, üzüntü duymak, ayrılık, firkat, bir işin olumsuzluk yaratması gibi nedenleri söylemiz olasıdır.

 Âşık almak, Milli kültürümüzde sık sık rahatladığımız olgudur. Diş kaybı gibi kayıplar psikolojik acıya neden olabilir. Bu acılara göğüs germek gerekir. Kerem bir şiirinde : “Bu dünyada üç şeyden çok korkarım. Bir hastalık, Bir ayrılık bir ölüm... Âşık olmak iki kişinin biri birine gönül verip sevmesidir. İnsan başka şeyleri de sever. Kalem kâğıt, çalışma ofisi vb.

Dini olarak Allah’ı, Peygamberi sevmek, gönül verme,

Karşı cinse sevdalanmak. Yahut da manevi anlamı ile dert çekme de denmektedir.  Ozan der ki: ”Dert bende derman sende. Onulmaz yara bende der. Dert bende derman sende. Onulmaz yara bende der. Yara anlam olarak, kalp ağrısıdır. Ne kadar dertlenir ki şiiri yazan “Derdim çoktur, hangisine yanayım.” Aslen insanoğlu bilerek acı çeker. Mutsuz olmak için elinden geleni yapıyor.

Yaşadığımız hayat o kadar karmaşık ki; Sevmemek ve dertlenmemek gibi durum olmasın. ”Dertleri zevk edindim. Ben de neşe ne arar.” Derken hayatın, sevmek üzerine şekillendiğini düşünürüz. Bir taraftan hayatımızı başkalarının uyduğu kuralara uymakla geçiyor. Diğer yandan da bizden daha zengin, varlıklı insanlara özenir, onları takdir ederiz. Onlara ulaşmak için gayret ederiz. Gayret bizden bereket Allah’tan deriz.

Acılar asla bitmez.