Çok büyük ülke, başında büyük başkan  almış başını  gitmiş. Nereye demeyin dünya liderlerine kafa tutmuş. “Bir dakika sus! Bak ben bir daha buraya gelmem.” Demiş. Tabi olaylar yılların emek ve deneyimi ile Ülkenin kalkınması için canla başla çalışmış. Ağzından her çıkan söz yasa olmuş.

İyi aile en az üç çocuklu olmalı, ülke yaşlandıkça aile düzeni de bozulduğunun farkındaymış. Ana babaya önceden  bakılırmış. Şimdi bu nüfusu az aileler babasına, anasına bakmaz olmuşlar. Önceden insanlar komşusunu  ayıplarken şimdi ise devlet baksın. Yaşlılar yurdu açılsın dermişler.

Hay hay olmuş, bebeler büyümüşler. Baba ve anaları yememiş yedirmişler, içmemiş içirmişler, zar zorda üniversite eğitimini de yaptırmışlar. Öyle ya ana babanın görevlerinden biri de askere göndermek ve  evlendirmekti. Erkek çocuklara da askerliğini de tamamlamış gelmişler, ne yaparsa  yapsınlar, oğulları işe başlayamamış. Bu gençler hala ana babanın eline bakarlarmış. Babanın kamburu çıksa da çalışmak zorundaymış. İkinci, üçüncü iş bulma peşindeymişler.

Ivır kıvır toy toy olmuş...Hay hay olmuş. Gidip çocuklarını “Allah'ın emri, peygamberin kavli ..” ile gelin etme işlemleri yapılmış. Düğünler, kır düğünü olmaktan çıkmış. Ucuz bulunan salon ve kafelerde yapılmış. Ankaralı türkücülerin türküleri ile o gece oynamışlar. Alınan çeyrek altınlarla , mutlu olmuşlar. Eşlerin cicim ayları bitince gelin kocaya, koca karısına  küfür denecek türden söz söylemişler. Daha sonra bağırıp, çağırmışlar. ”Herif dediği kocasının işsiz olmasını kabul etmemiş.” baba anadan  ne zamana kadar kendilerine bakabilirler ki” diye  durumu ailede konuşmuşlar

Kendilerine şehrin çok yakın komşusu olmaya heveslendirmişler. Kendilerinden evvel mahalle olan yerlere sade gözle bakmışlar. Asfalt yol, su, elektrik.... Asfaltta çocuklar koşturup oynarken trafiğe aldırış etmemişler,  altta  kalanlar ezilmişler. Büyükler ise kapılarının önüne dökülen belediye hizmeti diye takdim edilen asfalt yolun parası için de para tahsil edilmiş. Şehir ve belediyenin adı Büyükşehirmiş. Artık köylülükleri bitmiş. Falan Büyükşehir'in  filan mahallesi .Köy iken evlerine almadıkları, tembellikten dolayı suyu eve almaya başlanmışlar. Ardından her evine su alan üye yaparak, Birer sayaç konulmuş .Kaç metreküp su  harcamışsa para vermeye başlamış ama olsun artık Büyükşehirli ya!...

Önceden ekilmeyen ya da ekili alana dönüm başına on bin TL destek kredisi alırlarken; artık bir dönüm tarla, arsa velhasıl metrekare hesabı ile yabancı illerden gelen kişiler alır olmuşlar. İşe yaramaz, kıraç ve çorak araziler rağbet görmüş. Bir kaç yıl içinde buralarda villalar hazineden ait  arazilerin üstüne büyükşehir üzerine geçmiş. Siyasi ihtirası olanlar TOKİ adı ile büyük nüfus birikintileri oluşmaya başlamış.

Şimdiki mahallenin bütün akar suları, kuyu sularını bir araya toplamış. Sakinlere ve diğer mahallelerin evlerine kesintisiz su vermeye başlamış. Bu işler yapılırken bazı insanlar da muhaliflik yapıyorlardı. Bazıları da gizli gammazlar üremiş. Hep bu cins insanlar  hep ucuz çıkarlar peşinden koşuyormuş.

Köyler, mahalleye dönüşünce; hayvan beslemenin de sonu gelmiş. Kendisini vazgeçtiği inek sütüne, etine  doğal olmayan şekildeki yumurta, tavuk doğal değilmiş. Kırk günde ilaç ve yemlerle tavuk üretiliyormuş. Önceden kıt bile olsa yumurta üretirken, folluktan yumurta alınırken, pazar ya da marketten alınmaya başlanış.  Fiyatını sorunca satıcıya bir yumurtanın 6-7 lira olduğunu  öğrenmişler. İş işten geçtikten sonra. Sütün içine ilaç katılınca çürümesi duran sütlerinde  sütün olmaktan çıktığı, değerini kavrayamamışlar.

Toki çok muhteşem daireler  yaparak bayraklı, flamalı bayraklar asmışlar. Reklam reklamın üstüne. Köy evinde  oturanlar da kendileri için de böyle güzel binalarda oturma isteği coşmuş. Arazinin jeolojik  yapısı, hızlı kentleşmeyle bozulmuş. Bir yolunu, bir kolaylığını bulunan partizan kişiler öncelikle ev sahibi olmuşlar TOKİ binalarından.

Eski köylerinde  50-60 yılda yetiştirdiği ağaçlar da kesilir olmuş. Güzel yollar, asfalt yollar açılacağı yafta ile etiketlenmiş. Yol alanları çoğaldıkça rezidanslar yapılmış. Her ne ise rezidanslar gidenlere hizmetin tamamı verir olmuşlar. TOKİ ile mahalle halkını bankaya da alıştırmışlar. Ömür boyu denilecek zamanda, aldığı maaşı da TOKİ'ye vermeye başlamışlar. Onun için “Aboneyim, abone” şarkısı da yapılmış. Tabi herke  ödeyememiş bankaya olan borcunu. İcralık olmuşlar. O güne kadar biriktirdikleri  berhava olmuş, yellere karışmış.

İyice fakirleşen  insanlar, siyasiler ile hem hal oldular. Ülkelerinde  senden benden olma dönemi  başlamış. İktidardaki kişiler yapılan ihaleleri kendi yandaşlarına sunmuşlar. Ülkede çeteler hırsızlık yaparak, soygun yaparak, paralarına para sağlamışlar. Devlete karşı duranlar içeriye alınmışlar. Zengin olanlara zaten hiç dokunulmamış. Parasından bir miktar o an kısmını verince adamlar bu kapıdan girip arka kapıdan çıkarlarmış..

A’dan Z’ye her şeye zam gelmiş. Enflasyon hızlanmış. Lakin başta olana itaat yitmemiş, vermeden saraylarda yaklaşık bir dakika gideri 350.000 TL imiş. Lüks  uçaklar  en bük liderin emrinde imiş. Belediye ile idari makamlar  uyumsuzmuşlar.