Sevgili İlyas Ali DAŞTAN, benim arkadaşım, dostum, oğlum… Yetmiş üç yaşında bir insan olarak, kırk üç yaşındaki kişiye dostum demek benim için gurur ve onur verici bir durumdur.
Kaç yıl oldu tanışalı hatırlamıyorum. Tanıştığımız günden bu yana sanırım her gün görüştük ve görüşmeye devam ediyoruz. Bir insanla paylaşımlarınızın çokluğu onunla geçirdiğiniz vaktin süresini belirliyor. Ortak geçmişe sahip olduğunuz kişilerle olan paylaşımlarınız da sanırım kâğıtlara sığmaz.
Bir bardak çay, simit ile geçirdiğimiz günler de oldu, gidip güzel bir lokantada yemek yediğimiz günlerde. Biz İlyas Ali ile azı paylaşma derdindeyiz. Zira çok olanı paylaşmak kolaydır.
Sevgili Dostumun “Kuş Yuvası” adlı kitabının teşekkür bölümünde benim için yazdıkları karşısında duygulandım. Yol ve yolculuklar insan tanımak için birebirdir. Sizi yarı yolda bırakmayan kişi de gerçek dostunuzdur. Ben dostluğu böyle tarif ediyorum. Yetiştirme Yurtlarından Ayrılanlar Kültür ve Dayanışma Derneğinin (YURTAYDER) genel başkanı olarak içimizden İlyas Ali gibi kardeşlerimin çıkması beni onurlandırmaktadır. Biliyorum ki bu olumlu ve iyi bir örnek olarak Türkiye genelinde yaygınlaşacak ve daha ne cevherler ortaya çıkacaktır. Bütün gayem ve gayretim bunun içindir. Bu nedenle, İlyas Ali dostuma yapmış olduğum naçizane yol gösterme ve yardımlar aslında çok da önemli değil. O, yolunu her zaman bulacak olan bir kâşiftir.
Elli yıl önce yetiştirme yurdunda kalmakta iken tek gayem başarılı kardeşlerime yardımcı olmak ve onların önünü açmaktı. Hayatında olumlu etkiler bıraktığım sayısız arkadaşım var. Zaman zaman onlarla karşılaştığımda eski günleri yâd ederiz. Bana teşekkür ederler, minnet duygularını ifade ederler. Yaptıklarım onlar nezdinde takdir ile karşılanıyorsa ben daha mutlu oluyorum. Bu vesile ile “Kuş Yuvası” adlı kitabında bana teşekkür etme nezaketinde bulunan İlyas Ali’ye huzurunuzda kendim teşekkür ediyorum.
Kitabı anlatacak değilim. Kitaba ulaşanlar kitabı okur ve kendi değerlendirmelerini elbet yaparlar. Kitapta, sevgili kardeşim benim elli yıl önceki yuva ve yurt yaşantımı anlatmış. Elli yıllık süreçte sosyal hizmet kurumlarında değişen şeylerin ne kadar az olduğu beni kaygılandırıyor. Çocukların, kurumlara ilk gelişinden ayrılışına kadar yaşanan duygusallıklar, oynanan oyunlar, çekilen özlemler hiç değişmemiş. Keşke artık yurt çocukları yurt ve yuvalarda daha mutlu olsalar.
Son zamanlarda, basından izlediğim ve kurumlara yaptığım ziyaretlerde yıllarca toplum içinde hizmet vermiş bazı yurt ve yuvaların kapatılacağını ve kimsesiz çocukların toplumdan tecrit edilerek belli bölgelerde kurulan adına sevgi evi denilen kurumlara yerleştirileceğini duyuyorum. Buradan, sosyal hizmet yetkililerine seslenmek isterim. Çocukları bulundukları yerlerden sürekli olarak oradan oraya taşımaktan vazgeçin. Her seferinde toprağı değiştirilen çiçekler nasıl ki yeni saksılarında kuruyup dökülürse çocuklarda bu taşımalarda örselenmekte ve zarar görmektedir.
Kendim, Yenikayı, Kızılcahamam, Ayaş, Zirkaya Yetiştirme Yurtlarında kaldım. Bu kadar çok yurt değiştirmenin çocukların dünyasında açtığı zararlar tahmin ediyorum ki meslek elemanları tarafından tahlil edilecektir.
Genel başkanlığını yaptığım dernekte ve www.yurtayder.org adlı sitede adına kimsesiz denilen ama aslında en büyük kimseleri cumhuriyet olan çocukların, kardeşlerimin sesi olmaya ve onların sesini duyurmaya çalışıyorum. Sesimin yettiği yere kadar da bu görevime devam edeceğim.
Sevgili Dostum İlyas Ali DAŞTAN da yapmış olduğu çalışmalar ve kalıcı işler ile bizim sesimizi daha geniş kitlelere ulaştırmaya çalışmaktadır. Bu nedenle “Kuş Yuvası” sadece İlyas Ali DAŞTAN’ın sesi değil, aynı zamanda benim ve bizim sesimizdir.
Benim arkadaşım, dostum, oğlum İlyas Ali DAŞTAN, dile getirdiklerin için asıl ben sana teşekkür ediyorum. Kalemine, kalemi tutan eline ve çocukların sesi olamaya çalışan ince yüreğine sağlık diyorum. Yazdıkların ve yazacakların ile oluşan bu damlalar bir gün muhakkak çağlayarak akan nehirlere dönüşecektir.
Bu inancımdan dolayı yolda yürürken bile önümden geçen herkese Kuş Yuvası kitabını okumalarını tavsiye ediyorum.
NOT: Bu yazı Kudret BULUT tarafından 10 yıl önce yazılmış ve onun sayesinde bir kere daha gündeme taşınmıştır. Arşivlerden çıkarıp bana ulaştıran değerli ağabeyime teşekkür ederim.