Bir zamanlar dedem derdi ki ‘Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağar’ o zamanlar ne demek istediğini anlamazdım. Çocuktum. Yırtık pantolonla gezmek çok ayıptı. Yama yapılıp giyilirdi.

Şimdiki zamanda yırtık pantolon moda. Eskiden abinin ablanın kıyafetleri giyilir büyük gelince utanılırdı. Şimdi adına salaş denen kendinden büyük kıyafetler giyiliyor. Eskiye dönüyoruz yavaş yavaş. Ama ayakkabı çantada almakta zorlanıyoruz. Tamirci bulamıyoruz, çünkü deden toruna babadan oğula geçen mesleklerden biride ayakkabı tamircileri. Dedemin sözünü şimdi daha iyi anlıyorum. Gerçekten dedecim bit pazarına nur yağdı demekten kendimi alamıyorum. Teknoloji ilerledikçe meslekler kaybolmaya başladı. Ayakkabı fiyatları arttıkça mecbur insanlar ayakkabı, çanta, valiz tamir ettirmek için dükkan dükkan gezip tamirci arar olduk. Bulamıyoruz. Onlarda yetiştirecek eleman bulamamaktan şikayetçiler. İş yerini 'ilk yardım hastanesine' benzeten ayakkabı ustası Ayhan Kuş, şöyle devam etti:

“Meslekte çalıştıracak eleman, kalfa, çırak bulamıyoruz. Çocuklarımızı buraya getiremiyoruz. Boyadan falan dolayı çocuklar benimsemiyor bu işleri. O yüzden çırak bulamıyoruz. Mesleği öğrensin diye en son iki ay önce arkadaşımızın çocuğunu yetiştirelim dedik. O çocuk da iki ay sonra bırakıp kaçıverdi. Bizim burası ayakkabı ilkyardım hastanesi gibi oldu. Acil servis gibi yani. Ayakkabı geliyor bize sıfır halde çıkıyor. Tabanını değiştiriyoruz, pençesini yapıyoruz, yırtığını, söküğünü dikiyoruz. Yani yeniden yaşatmaya, yeniden hayata döndürmeye çalışıyoruz. Bugüne kadar ayakkabı yaptırmamış olan insanlar gelip burayı görünce, bu konsepti görünce şaşırıyor. Çünkü her ayakkabı tamircisinde bu kadar malzeme, çeşit, alternatif yok. Müşteri diyor ki 'ayakkabım sağlamdı altı çıkmıştı attım' yapılmıyor diye. Veya çantasının, valizinin tekeri kırılmış, 'ben attıydım' diyor. Artık yavaş yavaş dönüşüm oluyor. Ayrıca ürünlerin fiyatlarının yüksek olmasından dolayı insanlar tamirat yaptırmak zorunda kalıyor. Haftada bir, 10 günde bir dinlendirerek giyerlerse hem ayakkabının ömrü uzar hem de koku yapmaz, ter olmaz.”