Son günlerde artan silahlı saldırılar insanları endişeye sevk ediyor. Dünya genelinde bireysel silahlanmanın artışı endişe yaratırken, özellikle Amerika’da gördüğümüz silahlı sapkınlıklar ülkemizde de başladı.

Bir yandan silahlı saldırganlar türerken, diğer yandan da insanlar bu kişilerden korunmak amacıyla silahlanıyor.
Özellikle önceki gün İstanbul’da bir Tekel bayinde meydana gelen ve iki kişinin ölümü ile sonuçlanan olay kamuoyunu son derece rahatsız etti. Zaten bu rahatsızlık sosyal medyaya da yansıdı.
Silahların yanlış ellerde kullanıldığına, terör eylemlerinde ve suç olaylarında kullanıldığına bakıldığında ne denli büyük bir risk altında olduğumuz ortada. Bir dönem oğlu silahlı saldırıda ölen Berna Dedeman tarafından başlatılan silahsızlanma kampanyası ilk etapta işe yarasa da sonraki yıllarda unutuldu.
Tabi ki buradaki bir başka sorun da ruhsatsız silah taşımaya caydırıcı cezalar verilmemesi. 6136 sayılı Silah Kanununa Muhalefet, hele ki silahınızı ateşlemediyseniz hiçbir caydırıcılığı olmayan bir suç durumunda. En azından ruhsatsız silah ile ilgili kanunlar daha caydırıcı hale getirilmeli.
Tabi bu arada biz annelere de büyük görevler düşüyor. Daha küçükten başlayan aslan oğlum, kaplan oğlum şeklinde sürekli gücü ön plana çıkartan yakıştırmalara bir de eklenen çocuklara oyuncak silah alma alışkanlığımız özendirici oluyor. Birde televizyondaki mafyatik dizilerde buna eklenince iş kontrolden çıkıyor. Ya çizgi filmlere ne demeli. Hepsinde ayrı güçler. Kimisi uçuyor, kimisinin kalkanı var, bir diğeri elinden ateş ediyor. Sahi bizim çocukluğumuzun masum çizgi filmlerine ne oldu? Sonuçta bu top yekün mücadele edilmesi gereken bir durum. Silah sadece güvenlik görevlisine yakışır.
Sağlıcakla kalın…